Kadriye ile iktidar aynı köktendir.
İktidar, siyasi ve idari güç sahibi olmaktır. İktidar, duygusal olarak itibar olarak aciz olmamaktır. İnsanlar iktidarı sever. Muktedir olmak sahibine özgürlük duygusunu verir. Toplum içinde, devlet nezdinde güven ve itibar verir. Fark edilmeyi sağlar. Ama diğer taraftan iktidardan mahrum olanlar açısından bunun sonuçlarını göz önünde bulundurmak gerekir. Zira iktidar sahiplerinin aksine iktidardan yoksun olanlar silik, sönük ve sinik olurlar. Bu da onları ya zayıf ya da mutsuz eder.
Kadriye, özel olarak içinde yemek pişirilen tencere demektir. Evde erkeğin iktidarı Kadriye'nin içinin boş olmamasına bağlıdır. Evin sahibesi Kadriye'nin durumuna göre erkeğin iktidarını takdir veya tekdir eder. Kur'an infak sorumluluğunu erkeğe vererek bunu bir kriter olarak vazetmiştir.
Evde erkeğin güç ve otorite anlamında muktedir olması aynı zamanda duygusal iktidarını da sağlamasına yetmiyor. Burada Kadriye'nin durumu sonucu belirler. Eğer Kadriye zengin ve güzel besinlerle kaynıyorsa o zaman erkeğin iktidarı duygusal olarak da tesis edilmiş olur.
Evdeki iktidar sahibinin, Kadriye'deki eksikliği dışardaki bazı sorunlara bağlaması, ev sahibesinden fedakârlık yapmasını, kemer sıkmasını istemesi, soyut vaatlerde bulunması bir yere kadar makul görülebilir. Ancak Kadriye'nin içindeki besin ve güzellik miktarı azaldıkça evdeki iktidar sarsılmaya başlar. Öyle olur ki bir yumurtanın bir soğanın o an yokluğu dahi evde sorun çıkmasına sebep olabilir. Nitekim buna benzer sebeplerle bazı ülkelerde yumurta devrimleri, ekmek isyanları patlak vermiştir. Demek ki iktidar büyük oranda Kadriye'nin durumuna bağlıdır. Kadriye süs olarak kemer bağlamayı sever; ama kemer sıkmayı sevmez.
Türkiye'de iktidar her anlamda kusursuz bir güce sahipti. Dış tehditler de içteki birçok sorunu tolere ediyordu. Ama gerçek şu ki son zamanlarda Kadriye'nin yani tencerenin durumu o kadar iç açıcı değildi. Bu nedenle iktidarın takdir edilme duygusu gözle görülür bir şekilde aşınmıştı. Toplum içinde kendini iktidarsız gören bir kesim homurdanmaya başlamıştı. Kadriye artık heyecanla kaynamıyor, fokurduyordu.
Türkiye'de İktidar son zamanlarda kudretiyle kendini ayakta tutuyordu; ama asıl olan iktidarın içten ve gönülden takdir edilmesidir. Yönetilenlerin çoğunluğu nezdinde takdirname sahibi olmasıdır. Millet, toplum, halk kudrete boyun eğer; ama takdir etmedikçe mutlu olmaz. İnsanlar kudrete bağlanır; fakat takdir ederek bunu içlerine sindirirler. Denge böyle sağlanır.
Evde memlekette durumlar birbirine benzerdir. Hane halkı, memleket ahalisi iktidarın kudretini hesaba katar. Ama takdir etme duygusu daha çok ekonomik ve sosyal duruma bağlıdır. Evde Kadriye'nin keyfi yerinde olursa iktidara karşı bir rahatlama ve tatmin durumu ortaya çıkar. Aksi takdirde iktidar kudretini kullanmak zorunda kalır. Ama bu da iktidarı yorar, yönetilenleri bıktırır. Son zamanlarda Türkiye'de böyle bir durum seziliyordu.
Bir memlekette bir evde her şey elbette Kadriye'ye yani tencereye bağlı olmamalıdır. Bu bir ölçüde doğrudur. Lakin Kur'an-ı Kerim Allah'ın Kadir isminin bir tecellisinin bu olduğunu buyurur. “Açken sizi doyurmadı mı?”(Kureyş:2) buyrulur. Demek ki Hak Teâlâ kendi Kadir ismini Kadriye ile ilişkilendirmiştir.
Türkiye seçime gidiyor. Dışarıda Türkiye'nin görünümü kötü değil. Kudret açısından Türkiye dünya ortalamasının üzerinde görünüyor. Ancak Kadriye'nin iktidarların geleceği üzerinde belirleyici rolünü fark edenler bu noktada kozlarını iyi oynadılar. Enflasyon-faiz-döviz fasit dairesi halkı sıkıştırmaya başladı. İş Kadriye'ye kadar varınca erken seçim kararı alındı. Şimdiden söyleyelim seçimlerde en belirleyici rol yine Kadriye'nin rolü olacaktır.