Rusya'nın işgali altındaki Kuzey Kafkasya'da yaşanan insan hakları ihlalleri belgelendi.
Uluslararası İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) tarafından hazırlanan son Kafkasya raporu Rus basınında geniş yer buldu. HRW, 2012 yılının Rusya demokrasi açısından en kötü yıllardan birisi olduğunu belirtti ve Rusya otoriter rejiminin daha da kuvvetlendiğini vurguladı.
Putin'in devlet başkanı koltuğuna tekrar oturmasından sonra Medvedev tarafından genişletilmeye çalışılan siyasi özgürlük düşüncelerinin daha da kısıtlandığı ve sınırsız ölçüde baskıların ugulanmağa başladığı ifade edildi. Bunun yanı sıra medya sektörünün da baskı altında tutulduğu ve ulusal basında sansür uygulamasının "başarılı" bir şekilde devam ettiğinin altı çizildi.
HRW'nin Kafkasya Raporu:
Kuzey Kafkasya
Resmi verilere göre isyancıların Kuzey Kafkasya’daki saldırıları 2009 yılına göre 2010 yılında iki kat artış gösterdi. 2011 yılında ise isyancıların saldırıları en fazla Dağıstan Cumhuriyetinde oldu. Aynı yılın Ocak ayında Kuzey Kafkasyalı bir intihar bombacısı Moskova Havaalanına yaptığı saldırıda 37 kişinin yaşamını yitirmesine ve 120’den fazla kişinin yaralanmasına yol açtı. İddiaya göre yine aynı isyancılar tarafından Kabardin Balkar’daki yetkililerden bölgede bulunan bir kayak merkezinin kapatılmasının istenmesi ve akabinde Şubat ayında 3 turistin öldürülmesi olaylarının vuku bulması gerçekleşti. Yetkili makamların işkence yapmaları, adam kaçırma ve göz altıların yapılması, gözaltında kaybedilmelerin çoğalması, bağımsızlık yanlısı çalışmalar yapanlara karşı yargısız infazların gerçekleştirilmesi ve bütün bunlara karşı ihlal yapanların cezasız bırakılmalarıyla birleşince Kuzey Kafkasya halklarının sisteme karşı nefretleri daha da artmıştır.
Dağıstan Cumhurbaşkanı toplumsal uzlaşma ve istikrar aradıklarını söyleyerek bir çıkış yapmıştı ancak aynı dönemde MEMORIAL’ın verilerine göre ülkede en fazla adam kaçırma ve kaybolma olayı gerçekleşti. 2011 Ocak ve Eylül aylarında 28 kişi kaçırıldı bunların 9’undan ise haber alınamadı. Özellikle Selefi Müslümanlar bu hukuksuz zulüm uygulamalarına karşı savunmasız bırakıldı.
MEMORIAL’ın verilerine göre İnguşetya’da Ocak ve Eylül ayları arasında ise 12 yerel sakin kaçırıldı ve bunların 7’sinin izine rastlanılmadı.
Ramzan Kadirov’un bizzat kontrolü altında bulunan Çeçen kolluk kuvvetlerinin direnişçi olduğu düşünülenlerin akrabalarına ve direnişçilere yardım ettiği iddia edilenlere karşı toplu cezalandırma yöntemlerine devam ettiği görüldü. Yine MEMORIAL’ın verilerine göre Çeçenistan’da Ocak ve Eylül ayları arasında 11 yerel sakin Kadirov güçlerince kaçırıldı ve bunların 5’inin izine ise rastlanılmadı.
Giderek artan bir şekilde kurbanlar kolluk kuvvetlerinin kendilerinden intikam alacakları korkusuyla artık kendilerine karşı yapılan kanunsuzlukları konuşmamayı tercih etmektedirler. Mart 2011 tarihinde Rus Federal yetkililerinin bir Rus Sivil Toplum Örgütüne gönderdiği mektupta Çeçenistan Cumhuriyeti’nde polisin yerel sakinlerin kaçırılmalarındaki soruşturma dosyalarını sabote ettiklerini ve failleri koruduklarını bildirmiştir. Bu mektup Rus Federal yetkililerinin Çeçenistan’daki hak ihlalleri ile mücadele edemediklerinin ilk resmi beyanatıdır.
Avusturya polisi 2009 yılında Çeçen mülteci Umar Israilov cinayetiyle Çeçen lider Ramzan Kadirov arasında bir ilişki olduğuna dair ciddi kanıtların olduğunu duyurdu. Ancak 2011 yılında Rus yetkililer bu şekilde suça karışmış kişilerin -Kadirov da dâhil yargılanmaları isteklerine karşı vurdumduymazlığını sürdürdü. Israilov, Kadirov’un kendisine işkence uyguladığını öne sürerek 2006 yılında AİHM’e başvuruda bulunmuştu. 2011 Haziranında Viyana mahkemesi cinayeti organize eden 3 kişiyi 16 yıldan ömür boyu hapse kadar çeşitli cezalarla cezalandırdı. Pressmedya