İnsanlık tarihi boyunca her kavme bir uyarıcı gönderilmiştir. Kimi toplumlar, gelen ilahi mesajı dikkate alarak güzel bir yaşam sürdürmüş kimi ise mesajı dikkate almayıp doğadaki nesneleri ilahlaştırarak sembolleştirmişler. Bu sembolleri ifade eden nesnelerden biri taşlardır.
Taş algısı, yaşanılan kültürlerde farklılık arz eder. Mezar taşı yapılıp faniliğe işaret ettiği gibi tesbih, süs eşyası yapılıp da kıymetlendirilebilir. Kıymetli olanlar da kendi aralarında taşların kıralı, paşası olarak isimlendirilebilir.
İnanç bağlamında düşündüğümüzde gerçekten taşların kıymetli olanı inci yakut mudur?
Rivayetlere göre: Kâbe-i muazzamanın doğu köşesinde bir buçuk metre kadar yükseklikte bulunan taş, Cennet yâkutlarından olan parlak, siyah bir taştır. İbrâhim aleyhisselâm ile oğlu İsmâil aleyhisselâmın birlikte Kâbe'yi inşâ ettikleri sırada, melekler taş getirerek İsmâil aleyhisselâma yardım ettiler.
Sıra Hacer-ül-Esved'e gelince, İbrâhim aleyhisselâm; ‘Ey İsmâil! İyi bir taş getir ki, hacılara işâret olsun' buyurdu. İsmâil aleyhisselâm bir taş getirdi. İbrâhim aleyhisselâm; ‘Bundan daha iyi bir taş getir' buyurunca; Ebû Kubeys dağından; ‘Cebrâil aleyhisselâm, tûfanda bana bir taş emânet etti. Gel onu al! diye bir ses işitti. Bunun üzerine Hacer-ül-Esved taşı Ebû Kubeys Dağından alınıp, Kâbe'deki yerine yerleştirildi.
Olayların farklı zamanda yaşanış biçimi bizleri derinden etkilemektedir. Bu derinlik algısı kiminde panik-heyecana neden olurken kiminde ise sağlam bir teslimiyete vesile olmaktadır. Bu teslimiyetin öncesine bakıldığında ilahi metinler üzerinde derin bir tefekküre şahit oluyoruz. Böyle bir tefekkürü prensip haline getirenler her olaya ilahi bir nazarla bakmışlardır.
Yaşanılan olaylardan biri de Bingöl ilimize düşen meteor taşıdır. Bu taşın parçalanarak farklı alanlara düşmesi, maddi değerinin yüksek olması her kesimin ilgisini çekmiştir. İnsanların bu türden rızıklanma biçimi, tarihsel gelişim içinde bazı ayetleri çağrıştırmıştır.
Kur'an'da ‘'Demiri indirdik. Onda çetin bir sertlik ve insanlar için bir takım menfaatler vardır.'' Şeklinde buyruluyor. Demirin indiriliş biçimi kadar maddi boyutu da ön plana çıkmaktadır. İnsan eliyle yapılan şeylerin büyük bir çoğunluğu, doğrudan veya dolaylı olarak demirle alakalıdır. Evler onunla bina edilir. Gıdalar demir aletler kullanılarak hazırlanır. Elbiseler demir aletler kullanılarak hazırlanır. Elbiseler demir aletler ile kesilir, dikilir. Savaşlar eskiden beri demir hammaddesinden üretilen silahlarla yapılır. Nimetler böyle anlatılırken her zamanki gibi ölçü önemlidir.
‘Hani bir zamanlar Musa, kavmi için su istemişti, biz de “asanla taşa vur!” demiştik, bunun üzerine o taştan on iki pınar fışkırmıştı. Her kısım insan kendi su alacağı yeri bildi. Allah'ın rızkından yiyin ve için de bozgunculuk ve saldırganlık yaparak yeryüzünü fesada vermeyin.''(Bakara-60)
İnsanların taşı gönderen kudreti iyi anlamaları gerekir. Kalpleri yakut ve cevhere çeviren kudret, taştan kıymetsiz de yapabilir. Bu insanın şükür anlayışıyla alakalıdır.
‘'Sonra bunun arkasından yine kalpleriniz katılaştı, şimdi de taş gibi, ya da taştan da beter hale geldi. Çünkü taşlardan öylesi var ki; içinden nehirler kaynıyor, yine öylesi var ki, çatlıyor da bağrından sular fışkırıyor, öylesi de var ki, Allah korkusundan yerlerde yuvarlanıyor... Ve sizin neler yaptığınızdan Allah gafil değildir.''(Bakara -74)
Selam ve dua ile...