6-8 Ekim katliamında dünya öyle bir cinayete tanık olmuştu ki, kurban eti dağıtan gençler, tarihte eşi benzeri görülmemiş bir vahşetle katledilmişlerdi.
Ve yine şaşırtmadılar. Dürümlü köyünde öyle bir katliam yaptılar ki, ölenlerin bedenleri dahi bulunamadı.
Ama kana doyduklarını sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Hiç şüpheniz olmasın ellerinden gelse, kendi ilahlarına boyun eğmeyenlerin ciğerlerini çok rahatlıkla dişlerler ve bölgede kendilerinden olmayan herkesin, kefere dostlarından devşirdikleri özgürlük barış ve demokrasi bombalarıyla zerrelere ayrılmasından da zerre kadar rahatsız olmazlar.
Nice yerde, müşriklerin bizzat kendi kavminden hatta kendi akrabalarından oldukları halde inananları sırf kendileri gibi düşünmüyorlar diye nasıl işkencelerden geçirdikleri, vahşice katletmekle kalmayıp, o ölmüş bedenlerine dahi nice eziyetler ettikleri siyer okuyan herkesin malumudur. Hal böyleyken, bir Müslüman bugünkü müşriklerin yaptıkları karşısında çok da şaşırmaz.
Yine malumdur ki, müşrik kimse Allah'a inanmayan değil tam aksine Allah'a inanırken başka ilahlar da edinmiş kimsedir. Dolayısıyla günümüzde müşrik birinin başını örtme, namaz kılma ve bir takım İslami söylem ve fiillere bürünmesi de gayet mümkündür.
Halkımız filan deyip sırtından oy aldıkları ve kendileri için bol süt veren sürüden başka bir değeri olmayan kitleler için neden üzüleceklerdi ki? Hani devlet tarafından da öldürülmediler ki, iyi bir propaganda malzemesi olsunlar.
Ne için ölmüşler peki? 15 ton patlayıcı yüklü bir kamyona engel olmuşlar. ‘Allah muhafaza, bu, kalabalık bir yerde patlarsa çok masum ölür, çocuklar yetim, analar dul kalır, yazıktır, analar ağlamasın şuna fırsat vermeyelim' demişler ve kendi canlarını siper etmişler.
Eh öyle büyük bir cürüm işlemişler ki, daha önce bilmeden verdikleri oylar bile onların suçunu hafifletmeye yetmemiş olacak ki, katledilmekten öte bir de hain ilan edilmişler. Kimler tarafından?
Mesela: 9 Mayıs 1988 Mardin'in Nusaybin ilçesi Taşköyü'nün Behmenin mezrasını basıp bir aileden 8'i çocuk, 2'si kadın 11 kişiyi katledenler tarafından... 26 Kasım 1989 Hakkari'nin Yüksekova İkiyaka köyünde 21 köylüyü öldürenler tarafından...11 Haziran 1990 Şırnak'ın Çevrimli köyünü basarak 27 kişiyi öldürenler tarafından...
26 Haziran 1992 tarihinde, Diyarbakır'ın Silvan ilçesine bağlı Yolaç köyü camiine saldırarak 10 kişiyi hunharca şehit edenler tarafından..1 Ekim 1992 Bitlis'in Cevizdalı köyünde aralarında çocuk ve kadınların bulunduğu 30 kişiyi öldürenler tarafından.. 20 Ekim 1992 Bingöl'ün Solhan ilçesi Hazarşah köyü yakınlarında, bir otobüsü durdurup 19 yolcuyu kurşuna dizerek katledenler tarafından...
26 Haziran 1993 Mardin, Yeşilli, Koyunlu köyünde 1 çocuk, 4 kadın, 3 erkek, toplam 8 kişi, 6 Temmuz 1993 Erzincan'ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde 28 kişi, 19 Temmuz 1993 Van'ın Bahçesaray ilçesine bağlı Vanizer köyünde 22'si kadın ve çocuk olmak üzere 25 kişi, 21 Ekim 1993 Siirt, Baykan, Günbulak köyü, Derince mezrasında 22 köylü, 25 Ekim 1993 Erzurum'un Çat ilçesine bağlı Yavi beldesinde 35 masum sivil insanı, 1 Ocak 1995 Diyarbakır'ın Kulp ilçesine bağlı Hamzalı köyünde 19 kişiyi katledenler tarafından...
Bunlar sadece birkaçı. Halk dediklerini o kadar sevmişler ki, adeta hediyeleri kurşun olmuş, bomba olmuş, kan ve gözyaşı olmuş. Kendilerine verilen oyları da böylece karşılıksız bırakmamışlar.
Ve dün olduğu gibi bugün de çok rahatlar. Sırtlarını büyük şeytana dayamışlar. Kahkahalarla konserlerle keyfediyorlar. Ölenler için de dağdakilere ‘özür dile yoksa darılırım' dediler ya daha ne...
Saddam diye bir zalim vardı, hani şu Halepçe'yi kimyasal bombalarla katleden zalim. Sırtını ABD'ye dayamıştı da İran-Irak savaşında kendisine istemediği kadar silah da vermişti. Ama sonra işler iyi gitmedi. ABD, kendisine sırtını dayayan Saddam'ı geldi astı bitirdi.
Saddam'ın dokunulmazlığı filan var mıydı yok muydu? Bilinmez ama şimdi silinip gitti. Demek ki büyük şeytanın öyle vefası filan yok. Eh şeytan işte, nasıl güveneceksin ki değil mi?