Çatışmalı süreç ile beraber, Kürt illeri ve ilçeleri harabeye döndü. Binlerce Kürt öldü. Halk perişan oldu. Peki, bu yaşananların suçlusu kim? HDP/PKK'lılara bakılırsa tek suçlu ‘Saraydaki Diktatör!”
HDP'li siyasetçiler ve HDP/PKK'nın sosyal medyadaki trol/troliçeleri ile halk arasındaki mobil propaganda gücü, hâlâ aynı teraneleri okuyor. Onlara göre bütün bu yaşananların sebebi, HDP'nin 7 Haziran seçimlerinde almış olduğu %13 oy oranıdır. Bu sebeple savaşı başlatan da Erdoğan'dır ve Erdoğan her şeyin suçlusudur.
AK Parti Kürt oylarını alırken bir şey yoktu, hey şey iyiydi, güzeldi ama ne zaman HDP Kürt oylarını alınca, “saraydaki diktatör!” ateş/savaş emri verdi diyorlar veya demeye getiriyorlar. Parçaları bütün içinde değerlendirmeyen hafızalar, yanıltıcı bu müthiş propagandadan ister istemez etkileniyorlar. Manipülasyon ve dezenformasyon kabiliyeti yüksek bu propaganda hokkabazları karşısında sağlam olmayan zihinler karışıyor.
Bir anda varsayalım ki dedikleri gibi olsun, HDP'nin aldığı %13'lük oydan dolayı Erdoğan'ın gözü dönmüş olsun ve silahları kullanma emri vermiş olsun... Bu durumda Erdoğan'ın, bu emri, emri altındakilere vermiş olması gerekmiyor mu? Ancak ilginç bir şekilde ateşkesi bitirdiğini açıklayan ve silahları konuşturup, saldırıları başlatan taraf, Kandil ve PKK oldu.
Biz sadece emniyetin ve askeriyenin Erdoğan'ın emri altında olduğunu biliyorduk. Meğer Kandil ve PKK'nın silahlı güçleri de Erdoğan'ın emri altındaymış!
7 Haziran seçimlerinden sonra ateşkesi bitirdiğine dair ilk açıklama Kandil'den geldi. Çözüm süreci zarar görmesin adına asker hâlâ kışlasında uyuyorken, polis de sadece kendi emniyetini sağlamak ve tali işlerle uğraşıyorken, Kandil bahane bir şey bulamayınca, ateşkesi bozma gerekçesi olarak yapılan barajları ve yolları gösterdi. Ceylanpınar'da iki polisi yatağında vurdu, sokakta eşiyle beraber yürüyen askeri rütbeliyi ensesinden kurşunladı, aynı anda birçok yerde askere ve polise yönelik saldırılar başlattı. Şehirlere ve ilçelere çukurlar kazdı, mahalleleri barikatlarla doldurdu ve HDP/DBP'li siyasetçilerin destekleri ile silahların gölgesinde özyönetim ilan ettiler.
Bütün bunların emrini size Erdoğan mı verdi? Erdoğan mı size ateşkesi bitirin, asker ve polisleri öldürün, şehirleri barikat ve çukurlarla doldurun, cephaneliklere çevirdiğiniz yerleşim yerlerinde özyönetimler ilan edin dedi?
Zavallı Kürt halkını uyuttukları yalanları ile herkesi inandıracaklarını sanıyorlar. Artık Kürtler de, PKK'nın yalanlarına karşı bir bilinç geliştirmemiş olsa da, yaşadıkları mağduriyetlerden dolayı faturanın büyük kısmını PKK'ya kesmiş durumda. PKK'nın kalesi olan yerlerde dahi halkın tepkisinden dolayı HDP'li yöneticiler bile halkın içine çıkamaz olmuşlar. Çözüm sürecinde meydanları dolduranlar, şu anda küçük salonları dahi dolduramıyorlar. Bu görüntü dahi halkın, yaşananların suçlusu olarak kimi gördüğünü ortaya koyuyor. Mızrak, ne kadar büyük olsa da PKK'nın yalan çuvalına sığmıyor artık.
Kürt meselesi ile ilgili Erdoğan'da suç mu arıyorsunuz!? Erdoğan'da hata ve suç çok! Erdoğan en büyük hatayı Kürtlerin tek temsilcisi olarak HDP ve PKK'yı, yani sizi alarak yaptı. Bundan daha büyük hatayı da çözüm süreci boyunca (vali, kaymakam, asker ve emniyetin elini kolunu bağlamakla) uyuyarak, bölgeyi PKK'ya bırakmakla yaptı. Bundan güç alan PKK, 6-8 Ekim olaylarında her yeri ateşe verdi ve onlarca masum insanı vahşice katletti. Bunların yaşanmasında Erdoğan'ın hataları olduğu gibi, bütün bunlara rağmen harekete geçmeyen Erdoğan suçludur elbet.
Bırakın, Kürt meselesinde süreçle ilgili olarak Erdoğan'ı biz yargılayalım ve onun hatalarını biz sayalım. Size gelince, PKK tarihi boyunca olmadığı kadar her alanda Erdoğan sayesinde ve AK Parti döneminde güçlendiniz. Bütün bunlara rağmen, uluslararası ittifaklarınız ve müttefiklerinizin hesabı adına Erdoğan'a düşmanlık ettiniz.
Rüyalarında görseler inanmayacakları güce ve hakimiyete Erdoğan döneminde ve sayesinde ulaştıkları halde Erdoğan'a düşmanlık eden HDP/PKK'nın, bu ülkede partner olarak görüp, flört etmeye çalıştığı parti ve kesimler hangisi dersiniz? CHP ve Kemalistler. Yani Cumhuriyet tarihi boyunca Kürtleri katliamlardan geçiren ve Kürtlere her türlü zulmü yapanlar. HDP ve Kandil, Kürtleri inkâr eden ve katliamlardan geçiren CHP ve Kemalistlere kendilerini pazarlamak için başvurmadıkları yol, yapmadıkları cilve kalmadı. Şimdi kim diyebilir ki HDP/PKK'nın davası Kürtlerdir!
HDP/PKK'nın Kürt meselesinin dostları ve düşmanlarını belirlemede ve bunlarla ilişkilerini tayin etmede davası Kürtler olmadığı gibi, silahlı çatışmada da davası Kürtler değil. Öyle olsa, nedir Kürtlerin yaşadığı yerlerin hali? PKK, Kürt gençlerini mayın eşeği olarak kullanıp telef etmenin dışında, bir de akıl almaz bir şekilde Kürtler içinde tonluk bombalar patlatarak Kürtlerin ölümüne, şehirlerinin harap olmasına sebep oluyor.
İşin hakikati; PKK, Marksist ideolojisi ve “Türk Solu”nun devrim fantezileri için bir kısım Kürtleri devlete öldürtüyor, diğer bir kısmını da tonluk bombalarla kendisi öldürüyor.