Kanserin göz ardı edilmemesi gereken çağın hastalığı olduğunu söyleyerek, hastalığa karşı daha dikkatli olunması gerektiğini vurgulayan Onkoloji Bölümü uzmanlarından Doçent Doktor Mehmet Küçüköner, konunun ehemmiyetine işaret ederek bu bağlamda her yıl ‘1-7 Nisan Kanser Haftası’ kapsamında kansere karşı toplumu bilinçlendirme amaçlı etkinlikler düzenlendiğini söyledi.
“Erken teşhis hayat kurtarır”
Kanserin çağın hastalığı olduğuna dikkat çeken Doçent Küçüköner, Türkiye’de hastalıklardan dolayı hayatını kaybedenlerde birinci sırayı kalp ve damar hastalıkları alırken, 2’inci sırada ise kanser hastalarının olduğuna dikkat çekti.
Kanserin önemli bir sağlık sorunu olduğunu söyleyen Doçent Küçüköner, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kanser, önemli bir halk sağlığı sorunudur. Farkındalığı artırmak ve toplumu bilgilendirmek için kanser nedenleri olası risk faktörlerini belirtmek gerekiyor. Erken teşhise yönelik bilgilendirmeler yapılması için özel günlerin belirlenmesi çok önemlidir. Şuan için kanıtlanmış bir takım risk faktörleri var. Bunların sebepleri arasında özellikle sigara, beslenme, viral enfeksonlar, bir takım kimyasal maddeler, radyasyon ve güneş ışınları gibi risk faktörleri var. Bunların içerisinde en önemli risk faktörü sigara ve kötü beslenmedir. Sigara baş ve boyun tümörlerinde, akciğer kanserlerinde ve diğer iç organ kanserlerinde önemli bir aktördür.”
“Hastaneye geç başvurmak teşhisin geç yapılmasına neden oluyor”
Erken teşhisin hastalıktan kurtulma noktasında önemli bir etken olduğuna dikkat çeken Doçent Küçüköner, hastanın hastaneye geç başvurmasının ve teşhisin geç yapılmasının, kurtulma ihtimalini düşürdüğünü belirtti.
Erken teşhis için bakanlığın oluşturduğu bir tarama programı olduğunu söyleyen Doçent Küçüköner, halkın bu programa riayet etmesi gerektiğinin de altını çizdi.
“Hasta kendi kendine intihar etmiş oluyor”
Kanserin insan vücudunda yayılması durumunda tedavisinin çok zor olduğunu söyleyen Doçent Küçüköner, “Bölgemizde Biyopsi yapılıp parça alındığı zaman hastalığın yayıldığına dair gerçek dışı bir inanç vardır. Yahut bıçağın kullanılması durumunda hastalığın yayılacağına yönelik yanlış bir algı var. Bu önyargı özellikle kırsal kesimlerde, eğitim düzeyinin düşük olduğu bölgelerde daha yaygın. Bu ön yargılardan dolayı da hastalığın teşhisi maalesef geç yapılıyor. Bu korku ile doktora başvurulmuyor ve öneriler ret ediliyor. Hasta kendi kendine intihar etmiş oluyor. Bu yüzden halkın bilinçlenmesi gerekiyor. Bunun için toplum olarak bizlere de görev düşmektedir.” ifadelerini kullandı.
“Hastalığın ilerlemiş evresinde yapılan tedavi sonuç vermeyebilir”
Yaşanan bu sıkıntıların önüne geçmek ve yapılan kanser tedavilerinde daha yüksek bir iyileşme ihtimalini sağlamak için erken dönemde biyopsi yaptırıp ameliyat olunmasının gerektiğini belirten Doçent Küçüköner, aksi bir durumda, bu hastalıktan kurtulması söz konusuyken biyopsi yaptırmadığı için daha ilerlemiş bir evrede başvurulması durumunda bile yapabilecek şeylerin çok kısıtlı kaldığı uyarısında bulundu.
Dünya çapında yapılan araştırmaları kaynak gösteren Doçent Küçüköner, biyopsinin hastalara vereceği bir zararın olamayacağını söyledi. Kanser hastalığına patolojik olarak parça alınarak tanı konulduğunu söyleyen Doçent Küçüköner, bu nedenle biyopsinin bütün bilim camiasında zorunlu bir teknik olduğuna dikkat çekti. (M. Sıddık BilgeEmrah Deniz – İLKHA)