Arapçada arabûn veya urbân şekilde telaffuz edilen kaparo ön ödeme ve bağlanma parası anlamına gelmektedir. Fıkıhta ise; satım veya icare akdinde müşterinin, sözleşmeyi tamamlaması halinde toplam fiyattan düşülmesi, feshetmesi durumunda ise akidden dönmenin karşılığında yaptırım özelliğini de taşıyan bir hibe olarak mal sahibinde kalması şartıyla yaptığı ön ödemeye denir. (DİA)
Kaporayla ilgili varid olan hadislere bakıldığında bunun hükmüyle ilgili net bir bilgiye ulaşmak mümkün değil. Zira konuyla ilgili birbirleriyle çelişen iki hadis bulunmaktadır. Her ikisi de muhaddisler tarafından zayıf olarak görülüyor. Caiz olmadığına işaret eden hadis: Amr Bin Şuayb'ın, babasından ve dedesinden rivayetle; Peygamber Efenfimiz (aleyhissalatu vesselam) kaporayı nehyetti. (Muvattâ, Ahmed. Nesâî, İbnu Mâce) Helal olduğuna işaret eden hadisi ise Zeyd Bin Eslem rivayet etmektedir. Zeyd derki: “Allah Resulüne urbân satışı sorulduğunda helal olduğuna hükmetti.” (Musannaf, Abdürrezzâk)
İslam âlimlerinin büyük çoğunluğu kapora parasını caiz görmez. Aralarında Şafii ve Maliki mezhebi ile Abdullah Bin Abbas gibi bazı sahabelerin yer aldığı imamlar haksız kazanç olması nedeniyle kapora şartıyla yapılan alışverişin batıl/geçersiz olduğu görüşüne giderler. Hanefiler ise alışverişi geçersiz kılmamakla birlikte fasid olduğuna hükmederek, para müşteriye geri iade edildiği takdirde tekrardan alışveriş meşru olur görüşündedirler. Kaporayı caiz görmeyenler Zeyd Bin Eslem tarafından rivayet edilen hadisi de zayıf olarak gördüklerinden kendileri için hüccet olmayacağını söylerler.
Hanbeli mezhebi ve Hasan-ı Basri gibi tabiinden bazı âlimler ise kaporanın caiz olduğu görüşündedir. Zeyd'in hadisi dışında Hanbeliler, Nafi' Bin Abdülharis'in, Safvân Bin Ümeyye'nin evini hapishane yapmak için kapora ile satın aldığını delil olarak getirmektedir. Öyle ki Hz Ömer (radiyallahu anh)'ın eve razı olması durumunda kapora parası fiyata dâhil edilecek eğer razı olmazsa para ev sahibinde kalacaktı. Fakat paranın ev sahibinde kalmasına işaret eden herhangi bir delil bulunmadığından urbânı caiz görmeyenler aynı şekilde bu rivayetin de kendileri için delil olmayacaklarını bildirmektedir.
Kaporayla ilgili hadislerin, caiz görenler ile görmeyenler tarafından zayıf olarak görülmesi bu konuyu örf üzerinden değerlendirmenin daha uygun olabileceğini gösteriyor. Asri âlimlerin büyük çoğunluğu bu konuda Hanbeli mezhebinin görüşüne tabi olmanın, yaşanacak mağduriyetlerin önüne geçme adına daha isabetli olduğunu bildirmektedir. Asrımızın en önemli fıkıh akademilerinden biri sayılan Mecmau'l-fıkhi'l-islami 1993'te düzenlediği toplantıda bu konuyu tüm detaylarıyla ele almış ve uzun müzakereler neticesinde kaporanın caiz olduğunu kararlaştırmıştır.
Bir kimse bir malı sipariş ettiğinde dükkân sahibi onu temin etmek için bazen bin bir zahmet içerisine giriyor. Fakat sonrasında müşteri kendisinden kaynaklanan bazı sebeplerden dolayı malı almaktan vazgeçiyor. Mesela marangoza mobilya siparişi veren kimse, mobilya yapıldıktan sonra alışverişi feshediyor. Bu ise satıcıya ciddi manada zarar veriyor. Fakat kaporayla bu mağduriyet nispeten giderilmiş oluyor. Aynı şekilde kaporanın yaptırım gücü de bulunuyor ve müşterileri, sözlerinde durmaya sevk ediyor. Çünkü kişi, kaporasının yanmaması için kendisini, alışverişi tamamlama mecburiyetinde hissederek sözünde duruyor.
Tüm bunlarla birlikte kaporanın bazen haksızlıklara yol açtığına da şahitlik edebiliyoruz. Zira müşteri keyfi olarak değil de geçerli bir özürden dolayı alışverişi feshetme durumunda kaldığında, İslam'ın kendisine verdiği hıyaruş şart yani alışverişten cayma hakkı bu sebeple elinden alınmış oluyor ki caiz görmeyenlerin en büyük delillerinden biri de budur.
Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi; kullar kendi aralarında haksızlığa ve zulme dönüştürmedikleri sürece bu konudaki ihtilaf esasen ümmet için bir rahmettir. Dolayısıyla tüccar kardeşlerimiz gerçekten bir mağduriyet yaşamamışsa haksız bir parayı elde etme hususunda Allah'u Teâlâ'dan sakınmalıdır. Aynı şekilde müşteriler de satıcıları mağdur etmekten sakınmalı, eğer mağdur etmişlerse bunu kaporayla telafi etmeleri daha hayırlıdır.