Kâr payı ortaklığı (Mudâraba) helal olan kazanç türlerindendir. Öyle ki bu vesileyle, hem ticari alanda tecrübe sahibi olup da sermayesi olmayanlar hem de sermayesi olup da ticari tecrübesi olmayanlar, gerçekleştirdikleri bu akitle kâr elde etmiş olacaktır. Ancak bu kazancı bazen farkında olmadan faize bulaştıracak adımlar içerisine girilebiliyor. Bu tehlikeli durum bazen sermayemizi teslim ettiğimiz kişinin faize bulaşmış olmasıyla gerçekleşirken bazen de mudâraba yerine faiz akdi gerçekleştirerek meydana gelmektedir.
Kâr payı ortaklığında sabit gelirin söz konusu olduğu her türlü ticaret iyi bir şekilde araştırılmalıdır. Mesela yirmi bin lirasını mudaraba akdiyle bir kimseye veren kişi her ay düzenli bir şekilde sabit kâr elde ediyorsa büyük ihtimal bunda faiz vardır. Çünkü bir ticarette her ay belirli meblağda kazanç elde etmek imkânsız gibidir. Mudâraba ortaklığında sermaye sahibi ile parayı çalıştıran, kendi aralarında anlaştıkları yüzdelik veya ondalık kârla kazanç elde ederler. Bu kazanç da sermaye parasından değil de elde edilen kârdan alınmalıdır.
Yukarıda geçen fıkhî hükme binaen;
•Bazı katılım bankalarının öncülük ettiği kâr payı ortaklığı hesabında, sermaye sahibi aylık düzenli kazanç elde ediyorsa bunun detayını bütün şeffaflığıyla bankadan öğrenmelidir. Arada cüzi bir farkla dahi olsa aydan aya elde edilen kârın oranı değişmelidir.
•Sabit kâr ancak; parayı çalıştıranın gayrimenkul tarzı bir yeri satın alması veya ortak olmasıyla gerçekleşebilecek bir durumdur. Öyle ki çalıştıran kişi aldığı bu gayrimenkulü veya hissesini kiraya vermiş olacak ki bu kirayla sabit bir kazanç elde etsin. Yoksa bu şekildeki bir kazanç, daima içerisinde şüphe barındırmış olacaktır.
•Kâr payının sabit olmasının bir diğer tehlikesi de şudur; sermayeyi çalıştıran kişi, olur da bazen fazla kazanç elde eder ve paranın asıl sahibini bu kazançtan mahrum bırakır. Ya da bazen zarar eder ve buna rağmen ortağına fazla para vererek kendisini mağdur eder.
Ebu Hureyre (radiyallahu anh) rivayet ediyor: Gün gelecek insanlar elde ettiklerini (kazancı) sorgulamayacak. Acaba helalden mi yoksa haramdan mı? (Buhârî) İşte bu asrın müslümanları olarak tam da o günü yaşıyoruz.