İhsan YILMAZ, GÜLEN'in nikâh şahitliğini yaptığı bir akademisyen.
GÜLEN'in sağlam bir tetikçisi.
Her Gülenci gibi sadece kendisine yükleneni ifade eder, kendince bir ifadesi olamaz.
Ünvanını ve akademik kariyerini masaya yatırmak yersiz.
Çünkü GÜLEN grubunda kariyerini masaya yatırdığınız hiçbir adam, hiçbir şahıs ameliyat masasından kolay kolay kalkmaz.
Her birinin yaşamı gibi kariyeri de şaibelerle dolu.
Onun için fırsat bulan soluğu kutsal mekân belledikleri ABD'de alır.
Uslu'su, Öz'ü, Yeşil'i, Aytaç'ı ve daha niceleri…
Neyse İhsan'ın kariyerini masaya yatırmayı bir kenara bırakıp İhsan'ın HÜDA PAR'ın seçime katılmamasının gerekçesini AK PARTİ'ye destek olarak sunmasına gelelim.
Hizbullah'ın öyle bir demeci yok, HÜDA PAR desen, genel başkanları 1 Kasım seçimlerine katılmama gerekçesini en beyinsiz insanın, hatta İhsan YILMAZ'ın bile anlayacağı bir dille ifade etti.
Bütün bunlara rağmen bu bir niyet okuyuculuğu mu, yoksa başkasının eline tutuşturduğu bir kâğıdı okuma densizliği mi?
Birileri kendince algı oluşturacak, İhsan gönüllü piyon.
Aynı gün, aynı cümleler PKK'nın gazetesi Özgür Gündem'de de görülünce bu iki kuklayı hareket ettiren kuklacının okyanus ötesinden uzuuuun bir ip salladığı anlaşılır.
Yıllardır her etkinliğinde BİM'e saldırmayı Kürdistani bir davranış zanneden çetenin, devşirme yuvası FEM'in yakınından geçmemesi, kuklacı ABD'nin: “Oğlum Abdullah, bu da kardeşin Fethullah, ona sataşırsan Ortadoğu'yu sana dar ederim billah!” sözünün yankısı buralara kadar geliyor.
Her kuklacının bir karakteri, bir fıtratı bir mizacı olur, olması da doğaldır; ancak kuklaların karakterinin olmadığı kesin.
Onun için İhsan YILMAZ'la Özgür Gündem'de o yalanı ortaya atanın fıtratı ve karakteri aynıdır, diyemeyeceğim.
Çünkü karakter ve fıtrat insanda olur.
KİRLİ OYUNUN PİYONU
KDP Musul sözcüsü Said Mamuzini'nin iddiasına göre DAEŞ, Musul'da fakirlerden on bin liraya organ alıp zenginlere satıyormuş.
İddianın doğruluğunu veya yanlışlığını burada tartışmayacağız.
Said Mamuzini'nin güvenilirliğini de tartışmak yersiz.
Ortada bir hakikat var:
ABD ve israil'in Irak ve Suriye'de Cengiz ve Hülagü'nün Moğol'undan daha çetin vahşetlere imza attığıdır.
Kurduğu organ mafyasıyla on binlerce insanın organını alıp cesetlerini çöp kutusuna veya intihar saldırısı süsü verdiği araçlara koyan israil menşeli Siyonist mafyanın temize çıkması icap ediyordu.
Ebu GUREYB Cezaevindeki arşa çıkan feryatların bastırılması ve ABD'nin yaptığı vahşetin unutulması gerekiyordu.
Irak'ta öldürülen bir milyon ve yetim kalan on milyon insanın hafızalardan silinmesi gerekiyordu.
Suriye'de milyonların mağduriyeti unutulmalıydı.
israil'in bekası için mezhep çatışmaları başlatılmalı, Irak ve Suriye'den küçük küçük devletçikler oluşmalıydı.
Batı'nın her tarafında patlamaya hazır Müslümanların da Batı'ya zarar vermeden bir yerlerde patlatılması gerekiyordu.
Bunca ağır yükü yüklenecek, bunca kiri aklayacak bir yapıya ihtiyaç vardı.
Ortadoğu'da var olan örgütlerden birini bu denli kirli bir amaç için kullanmak mümkün değildi.
Öyleyse ivedilikle bir örgüt oluşturulmalı ve bu örgütün hormonla gelişimi sağlanmalıydı.
Bütün bu amaçlara tartışmasız hizmet eden DAEŞ, ABD ve müttefiklerinin bütün kirli dosyalarını kapatmaya namzet bir yapı.
Amaç basit:
İslam'ı vahşetle özdeş tutmak.
Küresel cihatçıları bir yere toplayıp hem yok olmalarını sağlamak hem de Batı'da toplumsal reaksiyonlara tepki gösterecek insanları ayıklayıp Batı'nın kaygılarını gidermek.
Şiddet görüntüleriyle Batı'daki İslam'a olan eğilimin önüne geçmek.
Mezhep çatışmalarını körükleyip toplumsal ayrışmaya yol açmak.
Ümmet bilinci yerine millet ve mezhebi önceleyip tefrikayı körüklemek, böylece ABD'nin bölgeyi kontrol altında tutmasını sağlamak.
Siyonist mafyanın organ kaçakçılığını unutturup Batı'ya yöneltilecek eleştiri oklarında canlı kalkan olmak.
Peki bu örgütün ümmete hiç faydası yok mu?
Varsa, onu da siz bulun…
SOL YUMRUĞUN HİKMETİ
Türkiye, Gamze Akkuş İLGEZDİ'yi 7 Haziran seçimlerinden sonraki milletvekili yemin töreninde sol yumruğunu kaldırıp "ezilenlerin yanındayım" demesiyle tanıdı.
“Ezilenlerin yanındayım” sloganı ve havadaki sol yumruk, marjinal solun takdirini kazanırken, ergen solcular için Gamze'nin idol olmasını kaçınılmaz KILIYORDU.
Ne marjinal solun ne de ergen solcuların Yoldaş Gamze'nin eşi Yoldaş Battal İLGEZDİ'nin Ataşehir belediye başkanı olur olmaz Gamze'yi belediye sağlık müdürü yapmasından ve buzlu rezidanstaki on altı dairesi ve altındaki milyonlarca servetten haberi vardı.
O sol yumruk kutsaldı, tıpkı Maradona'nın dünya kupasında İngiltere'ye gol atmasına vesile olan yumruk GİBİ...
Kimsenin serveti tartışma gibi bir derdi olamazdı.
Sonuçta Gamze Hanım sol elini kaldırıp “ezilenlerin yanındayım” demişse gerisi teferruattır.
ŞÜKÜRLER OLSUN, ADAY DEĞİLİM!
CHP aday listelerini baştan sona iki defa okudum, emin olmak için de gözü keskin iki arkadaşıma okuttum.
İçimde bir korku vardı.
Ya beni listeye eklemişlerse?
CHP'deki listeden emin olunca HDP'yi taradım. Hafizanallah kerhaneci İstanbul'a kaydırılınca isminiz onun isminin altında geçerse siz ne düşünürsünüz?
AK PARTİ'yi incelemedim, çünkü sırada yığınca insan var, bana düşmez, MHP beni ne ismen ne de cismen tanır.
Peki, MHP sizi tanımıyorsa CHP veya HDP nereden tanıyacak diye düşünmeyin.
Bizimkisi Habil - Kabil meselesi.
YİNE BAYRAM YİNE PKK
PKK; yaklaşık on beş yıldır bütün dini bayramların Kürtler arasında kutlanmaması için her yıl bir bahane ileri sürüyor.
Bir sene, “bu yıl iki militan öldü” diyor.
Bir başka sene, APO'nun gazı var, midesindeki şişkinlikten sonra Kürtler nasıl bayram kutlasın, diyorlar.
Bahaneler eften püften.
Yezidilerin Laleş bayramını ihmal etmeyen, hiçbir Nevruz'u es geçmeyen zihniyetin bayram protestosunun deyyusluğundan kaynaklandığı hepimizin malumu.
Her yıl bayramı yasaklayan PKK, bu yıl işi daha da ileri götürdü ve Nusaybin'de vatandaşın bayram için tezgâh açmasını yasakladı.
Kurulduğu günden bu yana Kürtlere kan ve gözyaşından başka hiçbir getirisi olmayan PKK'nin bu halka faydası kocaman bir HİÇ'tir.
Peki, yıllardır bayramı yas içinde kutlayan bu halk, gerçek bayramları ne zaman kutlayacak?
PKK'nin olmadığı bir dünya, Kürtlerin en güzel bayramı olacaktır.
En güzel bayramlara ulaşmanız dileğiyle.
Bayramınız mübarek olsun!
ters köşe
MİTİNGDE KUR'AN MI OLUR?
Cumhurbaşkanı ERDOĞAN ve Başbakan A. DAVUTOĞLU'nun birlikte konuşmacı olarak katıldığı “Milyonlarca Nefes, Teröre Karşı Tek Ses” mitingi Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Buraya kadar bir sorun yok.
Bazı mitingler halayla başlar, bazıları şarkıyla, bazıları zılgıtla…
Bu miting de Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlamış.
Today's Zaman yazarı, kendi algı ve zekâ seviyesine göre mitingi eleştirmek istemiş.
Bayanlarla erkekler niye karışıktı dese, hak verirsiniz.
"Namaz kılınması için ayrılan yer dardı” dese, buna hak vermek mümkün.
Peki eleştirdiği nokta ne olsa beğenirsiniz?
“Mitingde Kur'an-ı Kerim tilaveti… Yahu hiç mi sınır tanımıyorsunuz?”
Yani Kur'an-ı Kerim'in ne işi var mitingde?
Kur'an-ı Kerim, “Tek Türkiye”'de yakışıklı Türk, çirkin Kürt'ü öldürmeye gitmeden önce okunmalı.
Çalınan soruların çalındığını şakirtlerden gizlemek için, akşam onlara Kur'an-ı Kerim okutulmalı ve sonra sorular verilince de bunu keramet sanmaları sağlanmalıdır.
Bankanız var, faizden müthiş para kırıyorsunuz, sevap kazanmak için size para yatıran saftirikler de servetinize servet katıyor. Bir abiniz Kanada'da köpük banyosunda, başka bir abiniz kumar masasında gafillere İslam'ın, pardon, hizmetin güzelliklerini anlatıyor. Bir uzun adam çıkıyor ve bütün kirli planlarınızı ifşa ediyor. Uzlaşma diyorsunuz oralı olmuyor. Adı anılınca el pençe durduğunuz, isminin başına her türlü sıfatı eklemekten üşenmediğiniz hocanızı, efendinizi, muhtereminizi, muhterem hocaefendinizi çoluk çocuğun ağzında mizah malzemesi yapmış. Keramet beklediğiniz zat içinde biriktirdiği bütün havayı boşaltırcasına bir beddua ediyor ki etkisi anında kendisini gösterecek diyorsunuz.
İki şakirt iddiaya tutuşur. Biri uzun adama bir hafta biçerken diğeri bir ay kadar da uzun yaşayabilir, diyor. İşin vahametini anlayan abileriniz, kerametten kiremit çıkacağını bildiklerinden bedduanın etki süresine bir yıl biçerler. Aradan bir yıl geçer ve uzun adam sizin finans kaynağınıza, bankanıza, faiz yuvanıza çöreklenir. Bütün ablalarınız bu bankanın önünde set oluşturur. Saflar sık ve düzenli. İntizam mükemmel, her şey muntazam… O da ne ablalar Kur'an-ı Kerim okurlar, hemi de bankanın önünde, banka için, Cevşen okurlar, Yasin okurlar.
Yani anlatacağım BİLO!
Hiçbir hareket bu kadar pespayeleşmedi!