Bismihi Teala
Boşuna çırpınıyorsunuz… Zira, sizden evvel kendini bilmez sözüm ona densizler densizliklerini gösterdiler ellerine bir şey geçmedi… Zillet ile bu dünyadan çekip gittiler… Artlarından kalıcı eser bırakmadan hesap gününe hesap vermek için çekip gittiler… Şimdi de Oda TV denen bir gurup peydahlanmış! Değerlerimize, kutsallarımıza saldırmayı gaye edinmiş ve bu uğurda yoğun mesai verircesine, akıl hocalarına hizmetten geri kalmamacasına çirkince saldırıya geçme küstahlığından geri durmamaktadır. En son peygamber aleyhisselamın şahsiyetine, ashabı kirama ve İslam için canını veren İslam mücahitlerine çirkince sözler sarf etme cüretini göstermekten imtina etmediler. Ey beyinsizler! Şunu bilin:
-Bir: Güneş üflemekle sönmez, gözünü yuman kendine gece yapar.
-İki: Sizden önce Ebu cehiller, Ebu Lehebler, Ka'b bin Eşrefler dil uzattı o Nur'a fakat helak oldular, tarihin çöplüklerinde yer bile bulamadılar.
-Üç: O kutlu zatı çekemeyen, hasetlik ateşiyle yanıp tutuşan Yahudiler, bir yere varamadılar hep aç ve sefilce bir yaşam sürdüler…
-Dört: Vallahi o kutlu insana çirkince saldırmakla ruh bedenden çıkmadan da ru-i zeminde bir şekilde rezil olursunuz.
-Beş: Halkın inancına, kutsallarına saldırmakla muhalefet yapamazsınız.
Bir Müslüman birey olarak soruyorum:
Soru Bir: Basın yayın yapma özgürlüğü kutsallara saldırı ve çirkince ithamlarda bulunma hakkını veriyor mu?
Soru iki: Siber suçlarla mücadele ekibi sabahtan akşama kadar insanların sosyal medya hesapları paylaşımlarında Atatürk'e hakaret suçu ararken, birçok kişiye bu konuda soruşturma başlatılırken aynı hakaretin daha ağır bir şekilde Peygamber Efendimize (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yapılırken, neden işlem yapılmıyor?
Soru Üç: Devletin din kurumu olan Diyanet kurumu bu ithama karşı lütfedip de neden açıklama yapma zahmetinde bulunmuyor(!?)
Soru Dört: siyasi gücü temsil eden şahıslara dokunan sözler karşısında medya dört koldan gündem yaparken, bam telimize dokunan, kutsallarımıza saldırı niteliği taşıyan ağır sözler karşısında neden tepki verilmiyor?
Sakın karanlık odaklar bizdeki bu gafletten faydalanıp da bu çirkince emelleri işleme cüretinde bulunuyor olmasınlar mı? Ya da nabız yoklama egzersizleri yapıyor olmasın mı? Veya toplumu kamplaştırma antrenmanları olmasın mı? Ne olursa olsun tüm bu faaliyetler maksatlıdır. Belli bir amaç, gaye güdülmektedir. Sosyal medya hesapları üzerinden bir saldırıya zemin hazırlanıp bu vesileyle toplumu kamplaştırmaya doğru bir çalışma da olabilir. Onun için özellikle inancın, İslam'ın sabitelerini, kutsallarını, kendi ideolojileri uğruna saldırı malzemesi yapan basın yayın organlarına, STK'lara karşı hukuki süreç başlatılmalıdır. Yoksa bu karanlık odaklar Türkiye toplumunu belirli belirsiz karanlık dönemlere sürüklerler…
Kalın sağlıcakla..