Kardeşinin dilinden şehid Kutbeddin Yeşilmen

4 Kasım 1992'de henüz 24 yaşındayken şehid olan ağabeyini anlatan Adnan Yeşilmen, " Kutbeddin ağabeyim amcam şehit Seyyid Hüseyin'in Midyat'a gelmesiyle davaya dört elle sarıldı. Bu uğurda her şeyini feda edebilecek bir samimiyeti vardı" dedi.

İslam davasının ateşten gömlek olduğu ve adeta sahabe döneminde yaşananların tekerrür ettiği bir dönem olan 1990'lı yıllar, Güneydoğuda yaşayan Müslümanlar için büyük bir imtihanın verildiği, diğer bölgelere nazaran imtihanın kat kat ağır olduğu yıllardı.

Bir tarafta PKK'nin bölge halkı üzerindeki baskısı, öte yandan zamanın yöneticileri tarafından devlet eliyle yapılan baskılar, Müslümanlara hayat hakkı tanımıyordu. Yaşadıkları onca zulüm, sıkıntı, işkence, yokluğa rağmen İslami bir hayat yaşamaktan geri durmayan Müslümanlar, neredeyse her gün bir şehid veriyorlardı.

Tüm zorluk ve imtihanlara rağmen İslami bilincin dalga dalga yayıldığı dönemde ateşten gömlek giyen Müslümanlar, ne İslamı yaşamaktan ne de anlatmaktan bir an bile geri durmadan davalarında emin adımlarla ilerlemeye, hakkı anlatmaya devam ediyorlardı.

Bölgede şehid olan onlarca gençten sadece birisi olan ağabeyi Kutbeddin Yeşilmen'i İLKHA muhabirine anlatan Adnan Yeşilmen, tıpkı ağabeyi gibi şehid olan Seyyid Hüseyin Yeşilmen'in Midyat'a taşınmasıyla İslami dava ile tanıştıklarını, amcasının ağabeyi üzerinde çok etkisinin olduğunu söyledi.

Şehid Seyyid Hüseyin Yeşilmen (solda) şehit Kutbeddin Yeşilmen (ortada)

"Kutbeddin ağabeyim amcamın gelmesiyle adeta aradığını bulmuşçasına onun anlattığı davaya dört elle sarıldı"

Yeşilmen, "Şehid Kutbettin ağabeyimdi. Biz aslen Vergili (Becirman) Seyyidlerindeniz. Ağabeyim 1968 doğumlu, evli ve bir çocuk babasıydı. Şehid, tablada (4 tekerlekli tahta araba) sebze-meyve satarak geçimini sağlıyordu. Seyyid olmamız hasebiyle çocukluğumuzdan beri dinimizden haberdar olan insanlardık. Ancak Seyyid şehid Hüseyin amcamızın Midyat'a gelmesiyle bir şuur oluştu. Dolayısıyla artık hedefimiz sadece İslam'ı yaşamak değil aynı zamanda yaşatmaktı. Allah'a şükürler olsun ki, Kutbeddin ağabeyim amcamın gelmesiyle adeta aradığını bulmuşçasına onun anlattığı davaya dört elle sarıldı. Bu uğurda her şeyini feda edebilecek bir samimiyeti de vardı. Şehit, kararlı, ihlaslı, ibadetlerine düşkündü. İlmiyle amel eden âbidti. Allah'u Teâlâ onu cennet ile sevindirsin." diye konuştu.

"İmtihana karşı sabretmemizi tavsiye ediyordu"

Ağabeyinin dava sürecinde karşılaşabilecekleri olumsuzluklara karşı her zaman kararlı olmaları gerektiğini tembihlediğini belirten Yeşilmen, "Şehid, oluşan sıkıntılara asla prim vermememiz, gevşemememiz gerektiğini, her şeyin imtihan gereği olduğunu söylüyordu. Dolayısıyla asrısaadette nasıl ki sahabelerin başına gelen musibetler olduysa bunların sünnetullah gereği başımıza da gelebileceğini dile getiriyordu. Oluşabilecek durumlara karşı sabretmemiz gerektiğini tembihliyordu. O dönemde şer güçler olabildiğince Müslümanlara nefes aldırmamak için çalışıyorlardı. Sürekli tehdit ve baskılar sebebiyle insanlar tedirgin oluyordu. Rabbime şükürler olsun öyle bir şehadet nasip ettik ki, hakikaten zor olsa da mükâfatı düşünüldüğünde sevinip sabrettik." şeklinde konuştu.

Şehadet günü

Şehid olduğu gün ve sonrasında yaşananlarla ilgili de konuşan Yeşilmen, "Sabah namazını evde kıldıktan sonra işe gitmek için tablasını çıkarıp sebze-meyvesini dizerken Panzer'in üzerine geldiğini fark ediyor. Hatta yanında olan birisi olaya şahitlik ediyor. Yanındaki kişi kaldırımın bir tarafına, şehid ise diğer tarafa kaçıyor. Takdiri ilahi, ağabeyime denk geliyor. Panzerin bir demiri şehidin vücuduna saplanıyor. Kan kaybından dolayı şehid oluyor. Yanındaki kişi, şehid yere yığıldığında hemen yanına koştuğunu ve o anda kelime-i şehadet getirdiğine şahit olduğunu dile getirdi. Allah'a şükürler olsun ki, son nefesini verirken kelime-i şehadet getirmesi şehid olduğunun müjdesiydi. Allah'u Teâlâ hepimize şehadeti nasip eylesin." dedi.

"Babam kendi elleriyle şehidi yıkayıp defnetti"

Yeşilmen, "Cenazesi eve geldiğinde okula gitmek için hazırlanıyordum. Babam da o esnada tarlada çalışıyordu. Ben de babama haber vermek için gittim. Babam gelip cenazeye baktığında 'sizin yanlışınız var. Kutbeddin'e bir şey olmamış' dedi. Çünkü gerçekten siması ve teni bir ölü gibi değildi, şehitti elhamdülillah. Babama 'amca biz onu doktora götürdük ve doktor da vefat ettiğini söyledi' denilince, babam da, 'Allah'tan geldik ve yine ona döneceğiz' ayetini okuyarak sabır gösterdi. Allah'ın yardımıyla ailece sabır gösterdik. Babam kendi elleriyle cenazesini yıkadı ve Midyat'ta defnettik. Allah'u Teâlâ hepimiz cennetinde buluştursun. Rabbim davasına sadık kalanlardan eylesin. Son nefesimizde şehadete ulaşmayı nasip eylesin." diye konuştu.










İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

İstanbul Haberleri

Kolay para kazanma hırsı bireyi çıkmaza sürükler
HÜDA PAR Milletvekili Dinç'ten siyonizm ile topyekûn mücadele etme çağrısı
Atatürk'e hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklanan doktor serbest bırakıldı
HÜDA PAR'dan Dr. Mehmet Arslan'a cezaevinde ziyaret
MAZLUMDER: Duyarlı insanlar üzerinde kurulan baskılar kabul edilemez