İşin hakikatinde hep buradan başlıyor, ırkçılık. Ben senden üstünüm, ben senden şerefliyim, ben senden iyiyim, güzel olan her şeye ben senden daha layığım. Benim kumaşım daha iyi, benim hamurum daha beyaz, rengim daha güzel, benim dilim daha akıcı…
Nasıl da başını alıp gidiyor bu safsata, değil mi?
“Ben”in etrafında kurulan bir dünya ve her şey tozpembe… Neden öyle görmesin ki kendince üstün olan “ben”in milleti, rengi, ırkı, toprağı, yaratılışı olduktan sonra; sanırsınız, dünya adeta “ben”in etrafında dönüyor.
Fakat “Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ve dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah yanında en üstün olanınız Allah'tan en çok korkanınızdır…'(Hucurat-13) Kelam-ı Mübin'i ezelden bu ırkçılığın üstünlük safsatasının köksüz ve temelsiz olduğunu ortaya koymaktadır.
Bununla birlikte Resul-i Kibriya'nın veda hutbesinde “Hepiniz Hz. Âdem'in çocuklarısınız. Hz. Âdem de topraktandır. Arap'ın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap olana üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyah tenlinin de kırmızı üzerine bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada; Allah'tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetliniz O'ndan en çok korkanınızdır.” Diye buyurması da aynen kıyamete kadar mü'minler arasında vuku bulacak her tür ırkçılığa ve kafatasçılığa yapılmış bir reddiyedir.
Bu gün ümmetin azaları mesabesindeki Müslüman milletlerde ırkçılık fikriyatının hayat bulması, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in ırkçılık karşısındaki net duruşunu anlayamadığımızdan, anlamlandıramadığımızdan ve bu net duruşu bu çağa taşıyamadığımızdan kaynaklanmaktadır.
Diğer taraftan birilerinin ırkçılık bataklığında debelenmesi, ırkçılık mikrobundan nemalanması, rant ve çıkar devşirmesi; biz Müslümanlara bu mikropla uzaktan yakından yakınlaşmayı meşru kılmaz. Nasıl ki, bağımlılık yapan uyuşturucu maddelerinde büyük paraların dönmesine rağmen; bu durumun asla ve kat'a “toz”un ticaretini zerre kadar meşrulaştırmaması gibi.
Müminler olarak üzerimize düşen bu husustaki en büyük sorumluluğumuz, şerefi ve üstünlüğü Allah'ta ve onun davasına hizmetkâr olmada aramamız gerektiğidir. Şeref ve üstünlük mü istiyorsunuz, öyleyse Allah'a karşı olan sorumluluğunuzu bilin ve onun hakkını verin. Şüphesiz şeref, izzet ve üstünlük; Allah'ta, Resul'ünde ve Mü'minlerdedir.
Şartlar ne olursa olsun, kim nerede bulunuyorsa bulunsun; Allah'ın, Peygamberin ve ümmetin yanında yer alanlara, ırkçılık belasından vebadan kaçar gibi kaçanlara selam olsun.