Türkiye genelinde yarın karne heyecanı yaşanacak. 17 milyon öğrenci yarın karnesini alacak. Bir milyonun üzerinde çocuk ise ilk kez karne ile tanışacak.
Öğrenciler, 180 iş günü ve yaklaşık 8 ay süren eğitim-öğretim yılının yorgunluğunu, 3 ay sürecek yaz tatilinde atacak. İlköğretim ve lise son sınıf öğrencileri mezuniyetin yanı sıra yaz tatilinde sınava girme, sınav sonucu öğrenme, tercih yapma ve kayıt heyecanı yaşayacak. Lise son sınıf öğrencilerinin katılacağı Lisans Yerleştirme Sınavları (LYS) yarın başlayacak. LYS`ler 15-16, 22-23 Haziran`da 5 oturum halinde gerçekleştirilecek. 2012-2013 eğitim-öğretim yılı 17 Eylül 2012`de başlamış, öğrenciler 28 Ocak-8 Şubat arasında yarıyıl tatili yapmıştı.
2013-2014 eğitim-öğretim yılında, ilk zil 16 Eylül Pazartesi günü çalacak. Anaokulu ve ilköğretim birinci sınıf öğrencileri 9 Eylül`den 13 Eylül`e kadar "uyum programı"na alınacak. Birinci yarı yıl 24 Ocak 2014`te sona erecek. Yarı yıl tatili, 27 Ocak-7 Şubat 2014`te yapılacak. İkinci dönemin ilk dersi 10 Şubat`ta görülecek. 2013-2014 eğitim-öğretim yılı, 13 Haziran`da tamamlanacak.
2014-2015 eğitim-öğretim yılı ise 15 Eylül 2014 Pazartesi günü başlayacak.
Öte yandan okul öncesi ve sınıf branşlarındaki öğretmenler, 17 Haziran`dan itibaren 3 haftalık hizmet içi eğitime alınacak. MEB`in 2012-2013 eğitim öğretim yılı istatistiklerine göre, 61 bin 592 okulda, 17 milyon 234 bin 452 öğrenci eğitim görüyor. Bu eğitim kurumlarında toplam 832 bin 726 öğretmen görev yapıyor.
UZMANLARDAN UYARI: PAHALI HEDİYE ALMAYIN
Denizli Devlet Hastanesi Çocuk Psikiyatri Uzmanı Dr. Ülkü Akyol Ardıç, karnesinde düşük getiren çocuğa anne-babanın kötü davranmaması, iyi gelenlere ise pahalı hediyeler almamasının önemli olduğunu söyledi. Uzun ve yorucu bir eğitim öğretim yılının ardından öğrencilerin sabırsızlıkla beklediği yaz tatilinin nihayet başlamak üzere olduğunu belirten Ardıç, "Çocukların karne alacakları dönemler yaklaştıkça her ailede büyük bir heyecan başlamaktadır. Karnedeki notların nasıl olacağı önceden bilinse de bu heyecanın yaşanması kaçınılmaz olmaktadır. Çocuğun sınav sonucunda aldığı notlar her zaman gerçeği yansıtmasa da maalesef hayatı yönlendiren değerlendirmeler arasında yer almaktadır. Bu noktada karnesi kötü gelenlere özellikle gelecek eğitim öğretim yılına hazırlık açısından ailelerin çok kötü davranmaması, çocuğu çok ezecek cezalar vermemesi, iyi gelenlere ise özellikle çok pahalı hediyeler alınmaması gerekmektedir." dedi.
Her anne baba çocuğunun okul yaşamında başarılı olmasını yüksek notlar almasını istediğini dile getiren Ardıç, "Bunun için birçok fedakârlıkta bulunmaktadır. Okul yıllarının başından itibaren çocuğa başarı ve ya başarısızlığının öncelikle kendi yaşamı için önemli olduğunun uygun bir şekilde anlatılması gerekmektedir. Böylece çocuk etrafındakileri memnun etmek ya da cezalandırmak için değil, kendi yaşamı için başarılı olma motivasyonunu kazanabilecektir." diye konuştu.
"ÇOCUĞUN OKUL YAŞAMI TAKİP EDİLMELİ"
Ailelere düşen en önemli görevlerden birinin çocuğun okul yaşamını yakından takip etmek olduğuna vurgulayan Ardıç, bunu gerçekleştirmenin yolunun ise yargılamadan, hemen çözüm üretmeye ya da akıl vermeye çalışmadan çocuğun kendileriyle rahatlıkla konuşabileceği, sorunlarını paylaşabileceği ve gerektiğinde yardım isteyebileceği aile ortamını oluşturmaktan geçtiğini belirtti.
Ardıç sözlerine şöyle devam etti: "Böylece anne babalar çocuğun okul yaşamı ya da derslerle ilgili yaşayabileceği zorlukları zamanında fark edip, öğretmenlerle ilişkiye geçerek çocuğun ihtiyaçları doğrultusunda olumsuz bir karneyle karşılaşmadan önce önlem alma şansını yakalayabilmektedir. Bu noktada başta dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu olmak üzere disleksi, depresyon ve davranım bozukluğu gibi çocukta akademik başarısızlığa da neden olan hastalıkların önceden tanınıp tedavi edilmesi de önem kazanmaktadır."
"TATİL İYİ DEĞERLENDİRİLMELİ"
Yaz tatili boyunca tatil yapamayacak olan bir grubun üniversite sınavına hazırlananlar olduğunu anlatan Ardıç, şunları kaydetti: "Onlara özellikle tatilin bir ayını dinlenerek geçirmelerini öneriyorum. Çünkü önlerinde çok uzun bir maraton olacak. Bu süre de bir ayı çok geçmemelidir. Çünkü zaten yıl boyunca bu disiplinden sıkılan çocuk yaz boyunca aynı disiplin devam edince bunalıma girebilir. Bunun haricinde ergenler ise daha çok arkadaşlarını tercih etmekte, arkadaşları ile vakit geçirmeyi seçmekteler. Onlara da bu özgürlüğü tanımak önemlidir. Ama her zaman için aileler, yaz tatilinin başıboşluk, bütün gün oturup televizyon seyretmek ve bilgisayar başında vakit geçirmek anlamına gelmediğini akılda tutmalıdırlar."