Eğitim-öğretim'de I. yarıyılı bitirdik. Tabii karne heyecanı hemen her evi sarmış durumda. Çoğu çocuk e-okul sisteminde notlarını daha önce öğrenme imkânını buluyor. Ancak yine de heyecanla karnesini alacağı saati dört gözle beklemekte ve karne alacağı anın mutluluğunu arkadaşlarıyla paylaşmanın sevincini doyasıya yaşamaktadır.
Tatil onların en doğal hakkıdır. Bu 15 günlük süre içerisinde iyice dinlenecekler. Ama II. Döneme başlayacakları zaman için de hazırlık yapmaları gerekmektedir. Geçmiş döneme ilişkin planlamalarını gözden geçirmeli, ulaşamadığı hedeflerini masaya yatırmalı, eksiklerini görebilmeli ve bunları açık yüreklilikle ailesiyle paylaşmalıdır. Ailesinden alacağı destek ile II. döneme daha azimli, daha planlı ve hedeflerini gerçekleştirme konusunda kararlılığını ortaya koymalıdır.
Her gün okuyacağı bir kitabı mutlaka olmalıdır. Bu süre içerisinde okumalarını aksatmadan sürdürmeli, öyle ki ortaya koyduğu heyecan dalgasıyla diğer aile bireylerini de bu sürece dâhil edebilecek bir güzelliği yaşatmalıdır. Arkadaş ve akraba ziyaretlerini gerçekleştirmeli, havalar müsait olursa oyun oynamayı ihmal etmemelidir. Oyundan sıkıldığı zamanlarda test çözme alışkanlığını sürdürerek, kendisini eksik hissettiği konuları tekrar etme imkânını kaçırmamalıdır.
Camiye ve vakit namazlarına devam ederek manevi olarak donanmalıdır. Kur'an okuma alışkanlığını sürdürerek, gelecekte ahlaklı ve erdem sahibi ideal bir genç olma yolunda emin adımlarla yoluna devam etmelidir. II. Dönemin hemen ilk haftasında yapılacak siyer sınavına hazırlanma fırsatını kaçırmamalıdır.
Ailelerin de kırık notu olan çocuklara karşı tepkileri ölçülü olmalı, asla başka çocuklarla kıyas yoluna gidilmemelidir. Her çocuk kendi özel durumuna göre değerlendirilmeli, eksik kaldığı konularda bu durumunu telafi edecek fırsat zeminleri sunulmalıdır. Çocuğa karşı sevgimizin azalmayacağı gibi, ona bir nevi rehberlik ederek, her şartta onu sevmeye devam edeceğimizi hissettirmeliyiz. Başarmanın ancak çalışma ile olabileceğini kendi hayatımızdan somut örnekler vererek onu çalışmaktan başka bir seçeneğinin olmadığına ikna etmeliyiz.
Aldığımız bu karneler aslında çocukların durumunu ortaya koyduğu kadar, bizim durumumuzu da yansıtmaktadır. Tek taraflı bir eğitim yoktur, tek taraflı bir başarı da yoktur, tek taraflı bir suçlu hiç yoktur. Dolayısıyla bu karneler, aynı zamanda ailelerin ve öğretmenlerin de durumunu ve eğitime bakış ve katkılarını da ortaya koymaktadır.
Eğitim ailede başlar, okulda devam eder ve hayatın sonunda daha yeni biter. Ailede başlamayan bir eğitim, okulda ağır aksak devam eder. Okulda ailenin desteklemediği bir eğitimin başarı şansı oldukça azdır. Dolayısıyla aileler de, öğretmen ve okul ile beraber çocuğun eğitimine dâhil olmalı, sadece bir sorun yaşandığı zaman değil, her zaman okul ve öğretmenle iletişim halinde bulunulmalıdır. Aslında bu karnede herkes notunu net olarak görebilmelidir. İyi bir karnede payımız olduğu gibi, kötü bir karnede de sorumluluğumuzun olduğunu asla unutmamalıyız.
Ahlaki kurallar içerisinde başarıya odaklanmak bizim eğitim-öğretim hedefimiz olmalıdır. Eğitim sisteminin bütün yanlışlarına ve keyfi uygulamalarına rağmen aldığımız bu karneler, geçen dönemin özetini bize sundu. Özellikle manevi eğitimin eksik kaldığı, ahlaki değerlerin hak etmediği bir şekilde sistemin içinde etkisiz hale getirildiği bir zeminde, özlenen başarının da yakalanamayacağını bilmek gerekir. Bu da sistemin karnesidir.
Geçen dönemden ders alarak yeni dönemde eksikliklerini telafi etmiş bir vizyonla daha güzel karneler almak ümidiyle...