Dünya Müslüman alimler birliği başkan yardımcısı Er Raysuni'nin ajanslara düşen bir açıklaması dikkatimi çekti.
Türkiye, attığı adımlarla Katar'ın diğer körfez ülkeleri tarafından işgal edilmesini önledi, demişti bu açıklamasında.
Kriz sonrasında yaşanan hızlı gelişmeleri değerlendirdiğimizde Katar kurtarıldı mı yoksa kurda teslim edilen son kuzu mu oldu sorusuna cevap veremedim doğrusu. Er Raysuni'nin bu açıklamayı yapmasından bir gün önce Katar, ABD ile 12 Milyar dolarlık bir uçak alım anlaşmasını imzalamak zorunda bırakılmıştı hâlbuki.
Ya biz özürlüyüz, meselelere hep tersten bakıyoruz. Yanlış yorumluyor ve de yanlış görüyoruz. Ya da gerçekten durum çok vahimdir. İşgal nedir ki? Özellikle 21. asrın işgal şekli, tankların bir yere girip ele geçirmesi, yakıp yıkması mıdır? Hedef, Katar'ın işgal edilmesi miydi yoksa küresel statükonun dümen suyuna ters akan Katar'ı bir şekilde hizaya getirmek miydi? Katar, küresel statükoya ters hareket ediyordu, devasa sermayesini onlara peşkeş çekmemeye çalışıyor, hatta yer yer ümmetin maslahatına dahi kullanıyordu.
Türkiye'ye ekonomik saldırı döneminde Türkiye'ye çok cömertçe davrandı. E Tabi birilerinin hesabını da bozmuş oldu.
Suudi'nin tüm baskı ve uğraşlarına rağmen mezhepçiliğe prim vermedi. Yaptığı çok bir şey de yoktu aslında. Sadece orta bir yerde duruyordu. Ve en önemlisi; dünyanın en büyük sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) rezervlerine sahipti. Bunlar, Katar'ı hedef yapan gerekçelerden bazılarıdır.
ABD'ye Ortadoğu'nun en büyük askeri üssünü kurma imkânı sağlamış olması da onu kurtaramadı. Süreci beraber takip ettik; Katar'a ölümü gösterdiler. Türkiye ve diğer aracılar, Suudi ve diğer körfez ülkelerine bu haksız ambargo için yükleneceklerine Katar'a yüklendiler. Katar her ne kadar medyada dik durduğunu göstermeye çalışsa da aslında yelkenleri suya indirdi. ABD ile uçak anlaşması imzaladı.
Ortak tatbikat dahi yapacaklar. Ve en önemlisi; Katar Petroleum Şirketi (QP), Royal Dutch Shell şirketi ile sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ikmal tesisleri kurma anlaşması imzaladığını açıkladı. Yani anlayacağımız; arabulucular, Katar'ı teslim olmaya ikna ettiler. Silah alımı üzerinden haraca bağlandı.
Doğal gaz kaynakları Shell üzerinden kontrol altına alındı. Bizim bilmediğimiz başka tavizler de mutlaka alınmıştır. Yani şu an Katar'ın gönderlerinde beyaz bayrak sallanmaktadır anlayacağımız. Bir darb-ı mesel; iki arkadaş ormana geziye gitmişler.
Ormanın ortasında bunlara iri yarı bir ayı saldırmış. Biri kendisini ayının elinden kurtarmış. Ancak diğeri elinde kalmış. Bunlar boğuşurken, diğeri uzaktan seyretmekle yetinmiş.
Ayının elinde kalan kişi “imdat, yardım edin” diye bağırıp çağırmış, arkadaşına bir şeyler yap, yardım et, diye seslenmiş. Ancak ne yapıp edip arkadaşını harekete geçirememiş. Panik ve çaresizlik içinde seyreden kişinin yapabildiği tek şey, arkadaşına; vallahi ben ayıya yardım etmeyeceğim, demesi olmuş. Her gün bir arkadaşımız, bir komşumuz, bir ahbabımız ayının saldırısına maruz kalıyor ve bizim yaptığımız tek şey, ayıya yardım etmemek şeklini almış maalesef. Arkadaşımıza yardım etmemenin aslında ayıya en büyük yardım olduğunu dahi bilmiyoruz. Her acıktığında bizden birini götürecektir.
Hem ayının saldırabileceği fazla kimse de kalmadı zaten. Sıra bize gelmiş, ha saldırdı ha saldıracak. Çare, oturup veya seyredip saldırıyı beklemek mi, yoksa bu ayıyı bir şekilde öldürmek, kovmak, belasını defetmek, onunla aramıza sağlam bir engel koymak mıdır? Her geçen gün çember daralıyor ve biz sıranın bize geleceğini, gelmek üzere olduğunu bile bile seyrediyoruz.
Çemberi kırıp atmak yerine, daha da daralmasının zeminini oluşturuyoruz. Katar'ın ikna edilmesi yerine, etkin bir desteğe ihtiyacı vardı. Katar bir mevzi idi. Teslim etmek yerine, tahkim edilmeliydi. Bu yapılmadı. Devamı da gelecektir. Bundan şüphemiz olmasın. israil, şimdi emellerine daha yakındır.