Katar 05.06.2017 Pazartesi gününe adeta kâbusla uyandı. İlk olarak Suudi Arabistan, Bahreyn, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri, petrol zengini Katar ile ilişkilerini kestiklerini duyurdu. Daha sonra Yemen, Libya ve Maldivler de bu 4 ülkeye katıldı. Katar'a uçuşlar durduruldu, bazı Mısır bankaları, Katar bankalarıyla para transfer işlemlerini askıya aldı.
Bu krizin biri siyasi diğeri ekonomik olmak üzere iki sebebi var.
Krizin siyasi nedeni: Katar bir süredir komşuları tarafından Müslüman Kardeşler ve Hamas'a verdiği destek nedeniyle eleştiriliyordu. Suudi Arabistan ve diğer körfez ülkeleri Müslüman Kardeşler ve Hamas'ı bölgede istikrarı tehdit eden birer terörist grup olarak nitelendiriyor. Müslüman Kardeşler ve Hamas'a verilen desteği suç sayıyorlar.
Bu tavırları ile asıl terörist olan israil ve Sisi'nin emellerine hizmet ediyorlar.
Krizin ekonomik nedenine gelince: Katar hâlihazırda Basra Körfezi'ndeki karasularında dünyanın en büyük doğalgaz rezervlerinden birine sahip ve denizin karşısındaki İran da rezervlerin diğer sahibi konumunda.
Katar özellikle doğalgaz rezervleri açısından dünyada üçüncü sırada. Önünde birinci İran, ikinci Rusya. Rusya ile birlikte dünyanın en çok doğalgaz ihraç eden ülkesi Katar'dır. İşte emperyalistler bu rezervlere göz dikmiş durumda.
Mayıs ayı verilerine göre Katar günde 1.5 milyon varil petrol üretiyor. Ülkenin nüfusunun 2.5 milyon olduğu düşünüldüğü zaman zenginliğin kaynağı açıklanabilir. Katar dünyanın en büyük 17. petrol üreticisi durumunda. Türkiye ise günlük 49 bin varil ile 53'üncü sırada.
Türkiye' de son yıllarda çoğu yatırımın arkasından Katar'lılar çıkıyor. Son olarak Varlık Fonu'na devredilen Çay Kur'un önce Katar'lılara satıldığı daha sonra hisselerinin rehin gösterildiği iddiaları gündeme gelmişti. 2015 yılından itibaren Katar'lıların Türkiye'de aldıkları kritik şirketler içinde ONB Finans Bank, Abank, Dijitürk, BMC ile Boyner'deki ortaklıklar geliyor. Emperyalist ülkeler Katar'ın Türkiye'deki yatırımlarından da rahatsız.
QIA yatırımlarını sürdürürken, diğer Katar'lı yatırımcılar da boş durmuyor. Katar spor Yatırımları şirketinin 2011'de satın aldığı Fransız Paris Saint - Germain Futbol kulübü bugüne kadar 4 şampiyonluk kazandı. Türkiye'de de yatırımı olan Mayhoola şirketi ise İtalyan giyim devi Valentino'yu 700 milyon euro'ya aldı. Katar eski Başbakanı Hamad bin Jassim, İspanyol dev mağaza zinciri El Corte Ingles'in yüzde 10'unun sahibi oldu. Katar'ın büyük ilgi gösterdiği İngiltere'de 35 milyar dolarlık varlığı olduğu hesaplanıyor. Bu yatırımlar arasında Londra Heathrow havalimanının yüzde 20'si, Britsch Airvays'in sahibi IAG'nin yüzde 20'si, ünlü Harrods mağazası dikkat çekiyor.
ABD'deki yatırımlarını da 2020 yılına kadar 35 milyar dolara çekmeyi düşünen Katar, Oscar'lı Ucuz Roman (Pulp Fiction) filminin de yapımcısı olan Miramax stüdyoları ile Empire States binasının yüzde 10'unun sahibi. 2022 Dünya Kupası'na ev sahipliği yapacak olan ülke, İspanyol Barceleno Futbol kulübünün sponsorları arasında. Ülkenin tanınan yatırımları arasında televizyon kanalı El cezire ve havayolu şirketi Qatar Airways de var.
Bu gelişmelerden Katar ekonomisinin etkilenmemesi mümkün değil. Katar Borsası yüzde 8 düşerek Ocak 2016'dan bu yana en düşük seviyesini gördü. Zaten asıl amaç bu ülkenin ekonomik atılımını durdurmak ve tüm rezervlerini kontrollerine almaktır.
Diğer Arap ülkeleri kendileri gibi Amerika'ya kuklalık yapmayan bu ülkeyi kendileri gibi kuklalık çizgisine çekmek istiyorlar. Katar baskılara boyun eğecek mi, direnebilecek mi onu da bekleyip göreceğiz.