Suudi Arabistan ve uydusu durumundaki ülkeler, Amerikan Başkanı Donald Trump'ın ziyareti sonrası ilk hamleyi Katar'a yönelik yaptılar.
Aslında hedef Katar üzerinden İhvan ve Hamas idi. Nitekim kısa süre içerisinde Suud Dış işleri bakanı Adil el Cubeyr açık bir şekilde taleplerinin ne olduğunu söyledi. Suud'un talebi Katar'ın İhvan ve Hamas'a yaptığı yardımı kesmesi, her iki İslami hareketin temsilcilerini ülkeden çıkarması idi.
Bu durum birçok kişi için beklenmeyen bir şeydi. Nitekim Suud'a destek de gecikmeli olarak gelmeye başladı.
Bazıları ise halen daha ne olduğunu tam olarak anlamış değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Ortada bir oyun oynanıyor; ama arkasındakileri henüz tespit edemedik” şeklinde bir açıklama yaptı.
Erdoğan tespit edemedi; ama Kemal Kılıçdaroğlu, tespit etmiş olmalı ki, çok net bir açıklama yaptı: “Katar, İhvan'a desteğini kesmeli. Bu konuda İhvan'ı destekleyecek siyasetten AK Parti uzak durmalı. Müslüman Kardeşler'i desteğini başta AK Parti Genel Başkanı çekmeli, aynı şekilde Rabia simgesinden de vazgeçmeli. Mısır, Suudi Arabistan ve BAE terör örgütü olarak görüyor. Siz simgesini getiriyor, AK Parti'nin simgesi haline getiriyorsunuz. Ne yerli ne milli. Terör örgütünün 4 parmağını getirdiniz, simge yaptınız.”
Tam da 15 Temmuz için “kontrollü darbe” söyleminin altında kalmış ve her zamanki pişkinlikle çark edip “Darbe FETÖ işi” demişken, Katar konusu imdadına yetişti Kemal Beyin.
Bir uzman edasıyla konuşuyor; ama mesela bir televizyon programına çağırılsa ve ona “İhvan, onca katliam ve hukuksuzlukla karşılaşmasına rağmen hiçbir terör eylemine bulaşmamış, siz nasıl “terör örgütü” diyebiliyorsunuz?” diye sorulsa sanıyorum yine hiç yüzü kızarmadan çark eder.
‘Nerden baksan çelişki, nerden baksan tutarsızlık!'
Bir taraftan parti olarak Suudi'nin Suriye iç savaşına müdahil olduğunu ve “terörist gruplara” destek verdiğini iddia edeceksiniz, öte taraftan Suudi'nin sözlerini hüccet kabul edeceksiniz.
Yetmedi bir de buradan talimat vereceksiniz: “Katar İhvan'a desteğini kesmeli.”
İhvan kim peki?
Seçimle iktidara gelmiş, ardından askeri bir darbeye muhatap olmuş, binlerce üyesi sivil protesto eylemlerinde vahşice katledilmiş, on binlerce üyesi zindanlarda insanlık dışı muameleye muhatap olmuş mutedil bir İslami harekettir İhvan.
Küresel emperyalist proje, İslam dünyasını uşaklığa ve dar bir alana hapsetmiş olan diktatörlük, krallık ve emirliklere en önemli alternatifin bu tip köklü hareketler olduğunu bildiği için onlara baskı uygulamakta ve onları marjinalize etmek istemektedir.
İhvan'a karşı yapılmak istenen budur; ama sanırım Kılıçdaroğlu'nun bunlardan haberi yoktur.
Darbecilerle her zaman iyi geçinmiş olan bir CHP geleneği vardır. Kılıçdaroğlu da o damardan yola çıkarak Erdoğan'ın Mısır'ın darbecileriyle iyi geçinmesini istemektedir.
Bir de kafayı “Rabia” işaretine takmış!
Mısır'da darbe mağdurlarının toplandığı meydanın ismi “Rabia” idi ve bundan dolayı sembol haline getirildi.
Erdoğan buna Türkiye'de farklı bir anlam verdi; ama Kılıçdaroğlu anlamına değil, işaretin kendisine itiraz ediyor.
Yine çelişki, yine tutarsızlık!
Kendileri seçim döneminde ülkücülerin “bozkurt” işaretini yapmıştı; ama inanın bana o işaretin de ne anlama geldiğini bilmiyordu.