Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selam da O'nun pak Rasulüne olsun.
Günümüzün en büyük sorunlarından biri evlilik ve evlilikteki sıkıntılardır. Evlenmeden önce tozpembe görünen hayat, evlenince kimi zaman kâbusa dönüşmekte ve eşlere dünyayı zindan etmektedir. Bunun sebebi olarak da evliliğin aşkı öldürdüğü söylenip durulur. Peki, visal, yani kavuşmak aşkı öldürür mü?
Güneş ve Ay… Yani Şems ve Kamer… Şems, sanıldığının aksine müennes imiş, yani dişi. Kamer de erkek. Şu halde kadın evin güneşi yani enerji, ışık ve ısı kaynağıdır. Erkekse aydır ve eşinden aldığı ışığı yansıtır dışarıya. Kadın eşine kalbindeki aşkı ne kadar yansıtırsa erkek o kadar parlak olur. Ve eşini şefkatinin ılıman iklimine ne kadar alır yahut aşkının ateşinde ısıtırsa, erkek o kadar enerjik ve dinamik olur. “Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır.” sözü bu manada doğrudur.
Şems olduğunu bilen kadının enerjisi bitmez, çünkü o enerjisini Allah'tan alır. Her gün Arş'ın altında ettiği secdelerle güç kazanır ve bu enerjiyle eşine ışık ve nur kaynağı olur. Peki, aşkı öldüren, hatta öldürmeyip süründüren nedir?
Ay tutulmasının basit tanımı şöyledir: Ay ile Güneş'in arasına dünya girerse, ay tutulması olur.
Ay, müzekkerdir dedik. Ve her erkek, dünyanın etrafında dolaşmak, çalışıp kazanmak, ailesinin geçimliğini sağlamak zorundadır. Dünya hayatının meşakkatlerle dolu bir imtihan alanı olduğunu düşündüğümüzde, bu imtihanların da eşlerin arasında gölge yaptığı bir gerçektir. Demek ki aşkı öldüren kavuşmak değil dünyadır.
Ay tutulması olayında, ay karanlıkta kalmasına rağmen tamamen görünmez olmaz. Ayın üzerinde kırmızı renge yakın bir tonda dünyanın gölgesi oluşur. Kırmızı, öfkenin ve şehvetin rengidir. Doyumsuzluğun sembolüdür aynı zamanda. Dünyanın etrafında gezen ev reisi hırçın, öfkeli yahut başka başka hallerde olabilir. Bu durumda kadına düşen, bir Güneş misali onu aydınlatmak, onun soğuk yanlarını ısıtmak ve onu gecelerin nuru yapmaktır. Gecenin nuru olması için, Ay Güneş'in ışığına muhtaçtır.
Her kadın, kendi eşinin güneşidir ve yalnız ona ışımalıdır. Başkasına ışığından, ısısından veren kadın, kendini harama bulaştırmak suretiyle nimete şükürsüzlük ettiği için zamanla körelmeye başlar. Her evin hanımı, kendi evinin güneşi olmalıdır ki Şems ile Kamer arasına dünyaya dair başka aylar da girmesin, Güneş'in de ışığı sönmesin.
Ay tutulmamalı mı peki? Tutulmalı elbet… Ay da sadece kendi güneşine, eşine tutulmalı, ondan başkasına tutulmamalı, ondan başkasından ışık ve ısı almaya kalkmamalı. İki veya daha fazla parçaya ayrılmamalı. Unutulmamalı ki ay yarıldığı zaman kıyamet yakındır. Yahut kıyamet yaklaştığında ay yarılır. (Kamer, 1) Vesselam.