İktidarın kaybettiği, CHP’ye kaptırdığı belediyelerden, büyükşehir belediyelerinden söz ediyorum. Basit bir particilik adına değil, birçok yönden beni çok düşündürüyor.
Sadece medyadan takip ederek değil, sık sık ziyaret ederek, bizzat yerinde tespitlerde bulunmaya çalışıyorum.
Öncelikle ülke nüfusunun çok büyük bir bölümünün söz konusu belediye sınırları içinde yaşadığını unutmayalım. Hatay’dan itibaren Adana, Mersin, Antalya, Muğla, Aydın ve İzmir’den İstanbul’a ve Trakya’ya kadar büyük bir şeridi içine aldığı gibi Ankara ve birçok ili de buna ekleyin.
Evet, giden bu belediyeler geri döner mi, bu gidişler geçici mi? Bakıyorum da iktidar cenahının tek ümidi yeni yöneticilerin yapacağı büyük falsolar, önemli hatalar ve beceriksizlikler.
Siz buna bir de baraj seviyeleri, tabiat şartlarının olumsuz etkisi beklentisini ekleyin.
Hadi siz buna bir de söz konusu şehirlere iktidarın doğrudan yapacağı büyük yatırımları da ekleyin.
Bütün bunları üst üste koysanız bile söz konusu belediyelerin geri dönmesini boşuna beklersiniz.
Her şeyden önce belediyeleri eline geçiren muhalefetin halkı öfkelendirecek ahmaklıklar yapacağını zannetmiyorum.
Muhalefeti yıpratacağını zannettiğiniz vatan-millet- terörle iltisak ve bu yönde kadrolaşma söyleminin işe yarayacağını zannetmek de iktidara hiç bir şey kazandırmayacaktır.
O halde iktidar, belediyelerin geri gelebilmesi için çok daha başka şeyler yapmalıdır.
Hem sadece belediyelerin geri gelmesi için değil, iktidarını sürdürebilmek için.
Sadece yeni bir söylem değil yeni ittifaklar, yeni ittifaklar için de yeni ve büyük şemsiyeler açmalıdır.
Hem “Büyük Türkiye, Mazlumların Sığındığı Türkiye, Müslümanlara kol kanat geren Türkiye...” diye bugün iktidarın elinde tuttuğu şemsiyenin altına kim sığar Allah aşkına?
İnşallah bu şemsiyenin ne kadar büyük ve altında kimlerin olması gerektiği konusunu yazmaya devam edeceğim.