Hareket etmede pürüzlü zeminin de kaygan zeminin de zorlukları ve tehlikeleri vardır. Pürüzlü zemin sürtünmeye sebep olurken kaygan zemin kayıp düşmeye neden olabilir.
Yüzeyde özellikle pürüzlü zeminde hareket etmenin bir sürtünmesi vardır. Sürtünme genelde kuvvet ile aynı doğrultuda ve zıt yönlerde olur. Düşüncenin, zihnin ve duyguların pürüzlü olması sürtünmeyi artırır. Bu da hareketi ve işleyişi zorlaştırır. Maddi-manevi her açıdan insanı yorar. Bu nedenle Kur'an'da Onlar istediler ki yağcılık yapasın da onlar da sana yağcılık yapsınlar. (Kalem:9) buyrulur.
Müşrikler bu manada bir sıkıntı yaşadıkları; kalpte, zihinde, duygularda pürüzler yaşadıkları için istediler ki Peygamber onlara yağcılık etsin de o pürüzleri aşabilsinler. Tarihin, kültürün, akidenin oluşturduğu çukurlu zeminde mesafe kat etsinler. Zira yağ, sürtünme kuvvetini azaltarak daha hızlı ve daha kolay hareket etmeyi sağlar. Bu manada yağcılık nisbi bir rahatlama sağlar. Büyük olan güç, yağcılığı bir noktada sever. Zira bunun kendisini rahatlatacağını hızlandıracağını düşünür. Ama tersi de mümkündür. Yağcılığın zemini kayganlaştırarak orada kaymaya sebep olma ihtimali de vardır. Bu nedenle büyük güce ikisi de sorundur. Sürtünme yorar ve yıpratır, kaygan zemin kaydırır. “Rabbim, bana, senin bağından daha hayırlısını verir; senin bağına ise gökten yıldırımlar gönderir de, bağın buz pistine döner." (Kehf:40). Ayeti bunu buyurur.
Müslümanlar kaygan zemin stratejisini de pürüzlü zemin stratejisini de uygulamayı iyi öğrenmelidirler. Ağır bir güç karşısında bazen sürtünmeyi artıracak hamleler yapmak gerektiği gibi bazen zemini kayganlaştırmak gerekir. Ama her halde bu, Müslümanların kendi takdir ve inisiyatifleriyle olmalıdır. Siyasi bilinç ve manevra kabiliyetiyle olmalıdır. Müslümana yağcılık yapmak yakışmayabilir ama karşıdakinin yağcılık olarak anlayacağı şekilde yoluna yağ dökebilir. Bu yağ-cılık onu sürtünmeden kurtarma, daha hızlı hareket etmesini sağalama amacıyla değil aksine kayması amaç ve varsayımıyla olmalıdır. Tersi olarak da hızlı yol alan bu kuvvete karşı zemini pürüzlü hale getirmek gerekebilir. Bu da onun fren tutması için değil durdurulması için olmalıdır.
Müslüman, bir şeyi hikmetle ve aşkla yaptı mı her hal ona uyar. Bir kesim yola yağ döker. Bu “yağcılık” diye anlaşılsa da bir şey olmaz. Yeter ki bu belirli bir bilinç, taktik ve strateji dâhilinde olsun. Başka birileri de karşı karşıya bulunulan böyle bir güç karşısında zeminde pürüzler oluşturarak kayganlığı giderir. Ama bu da o gücün daha sağlam durması için değil hızlı hareket etmesini önlemek için olmalıdır.
Kaygan zeminde yağcılık yapmaya gerek yoktur. Bugün Batı'nın zemini zaten kaygandır. Zaten kayıp gidiyor. Müslüman iyi kaymalı iyi tutunmalıdır. Yeter ki kaygan zemin onu düşürmesin, pürüzlü zemin onu yavaşlatmasın. Gerisini başkaları düşünsün.