Babasının kendilerinde kaldığını ancak kocasının babasına iyi davranmadığını belirten hanımefendi okuyucumuz şöyle diyor:
“Annem 10 yıl önce vefat etti. Babam evinde yalnız kalıyor. Son bir senedir ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığı için bizde kalıyor. Bize gelmeden önce iki kardeşimde kalıyordu. Ben de çocuklarım da babam geldiği zaman çok seviniyoruz. Hiç gitmesini istemiyoruz.
Yalnız kocam, babamla hiç konuşmuyor, muhabbet etmiyor. ‘Ya bir kaç kelime sohbet et filan' diyorum. Hiç umursamıyor. Eve geldiği zaman selam bile vermiyor. Kumandayı alıyor, babamın izlediği kanalı değiştiriyor. Babamın sorduğu sorulara cevap vermeye tenezzül etmiyor. Sanki ‘niye geldin, ne zaman gideceksin' gibi davranıyor. Haydi böyle yapması neyse de, babam hasta olduğu için sık sık kontrole gitmesi lazım. Hiç ilgilenmiyor, ne yaptınız diye sormuyor. Evde eşimle bu yüzden sürekli tartışıyoruz. Babam bize gelirken ona uçak bileti almıştı. ‘Ona söyle bilet paramı versin' dedi. Resmen deliye döndüm. Babamın kendisine bir kötülüğü, bir haksızlığı olsa neyse. Nasıl bu kadar vicdansız, katı kalpli biriyle evliyim diye çok ağladım. Aklımdan türlü türlü şeyler geçti. Üzüntümü içime atınca da hasta oluyorum..”
İnsanın yarın kendi başına gelme ihtimali olan hususlarda empati yeteneğini kaybetmesi acınacak bir durumdur. İman varsa, edep, terbiye ahlak ve insaf varsa, fazilet, erdem, fedâkârlık ve insanlık adına yitirilmiş bir dünyanın çocukları olmak mazeret olamaz.
Aileye, fıtrata, cinsiyete, iffete ve ilâhi değerlere düşman olan bir İngiliz veya Hollandalı için yaşlı anne babayı sahiplenmenin bir anlamı olmayabilir.
Ancak anne babaya öf bile dedirtmeyen bir medeniyetin nimetleriyle varlığa bürünen ferdlerin böyle bir şımarıklığa düşmesi onun için de toplum için de felâkettir.
Okuyucumuz, acı çekse de, şimdilik karşılığını almasa da tepkisine, itirazına ve ısrarına devam etmelidir. Kocasını etkili sözlerle hatta açık üzüntüsüyle sarsmalıdır. Madem katılaşan bir kalple karşı karşıyadır. O halde onu yumuşatmak için sabırla çaba ve gayretine devam etmelidir.
Hiç netice alamasa bile en azından eşini bu sınırda tutmuş olur, daha fazla çoraklaşmasını önlemiş olur. Kesinlikle doğru olmamakla birlikte, sohbet etmeme, konuşmama veya sormama biraz kişilik yapısıyla ilgili zaaf gibi görünebilir. Ancak yüzdeki ifade önemlidir. Çatık kaşlı, asık suratlı bir yüze gizlenmiş merhametsizlik zulümdür ve hesabı sorulur.
Bununla birlikte siz kendi vazifenizi yaparak babanıza yardımcı oluyorsanız, onunla gereği gibi şefkatle ilgileniyorsanız ve eşiniz bu konuda size engel olmuyorsa buna da şükretmeniz icap eder. O da ihmal etmese daha iyi olurdu ama mevcut durumu aşırı biçimde abartıp problemi büyütmek de yanlıştır.
Eşiniz için de babanız için de dua ve mesuliyetleri unutmamak en iyisidir.
Dua bekleriz.