KDP Aydınlanma ve Medya Kuruluşunun Gazetecilik Bölümü, KCK Yürütme Konseyinin 23 Haziran tarihinde yayınladığı bildiriye tepki gösterdi.
Açıklamada KCK'nin 23 Ağustos 2020 tarihindeki bildirisinde, son birkaç yılda yaşanan siyasi, coğrafi, entelektüel ve toplumsal alanlardaki başarısızlıklarının sorumluluğunu KDP'nin omuzlarına yüklemek istediği belirtildi.
Açıklamada, "Temelde KCK’nıin mücadele tarzı Kürdistan halkı ve Kürt kamuoyu gözünde her zaman için kuşku ve şüphe uyandırmıştır. Bunun için daha önceki olaylar da göstermiştir ki PKK sürekli olarak Kürt sorunun çözülmemesi için yerel güçlerin ajandasına göre kullanılmıştır." denildi.
KCK'nin küçük çocukların beynini ifsat edip eline silah tutuşturduğunu ifade edilen açıklamada, "Bunu da 'halkların kardeşliği' adı altında sürekli bölge devletlerinin istihbarat örgütlerine hizmet ediyorlar." diye belirtti.
PKK'nin Kürdistan bayrağına karşı hakaret ve saygısızlık yaptığına dikkat çekilen açıklamada, "KCK buna rağmen geçen yılların tüm suç ve sorumluluğunu tüm bu yaptıklarını PDK’nin omuzlarına atmak istiyor. KCK tarihsellikten, siyasi hakikat ve mantıktan uzak açıklamalar ile kendini meşrulaştırmaya çalışıyor. Oysaki ki KCK’nin Kürdistan Bölgesel Yönetimi kanunlarında adı yoktur, meşru bir güç değildir. Şu ana değin Güney hattındaki varlıkları Güney Kürdistan halkının ve özelde de sınır bölgelerindeki yerleşim yerlerinin yıkımına ve kaosa neden olmuştur." denildi.
Zine Werte meşelisine
Zine Werte meselisine de değinilen açıklamada, "KCK bildirisinde ayrıca Peşmerge güçlerinin Zine-Werte’ye yerleşmesine dönükte doğru olmayan bilgiler verilmiştir. Soruyoruz: Zine Werte Kürdistan Bölgesinin bir parçası değil mi? KCK bildirisinde Kürdistan Hükümetinin kararı ile Peşmerge güçlerinin Zine-Werte’ye yerleşmesi PKK’nin haklarını ve sahasını ihlal etmek gibi ifade edilmiş. PKK kendi mantığına göre Kürdistan Bölge Yönetimine sınırlar koyuyor, Kürdistan Peşmergesine sınırlar koyuyor. PKK’nin bu tutumu ulusal birlik söylem ve siyaseti ile uyuşmadığı gibi kendini tek taraflı olarak Kürdistan Bölge Yönetimine dayatması da kabul edilmez. Kürdistan Bölgesi vatandaşları da bu yalan söylem ve düşüncelere kanmaz, Kürdistan halkı gerçekleri biliyor ve görüyor."
Şengal'deki PKK varlığına dikkat çekilen açıklamada, "KCK bildirisinin devamında da 'Ezidi Kürtlerin yardımı için Şengal’e gittik' diyor. Oysaki gerçekler çok farklıdır. Peşmerge güçleri ve DAİŞ'le mücadele koalisyon güçleri birçok kez Koço’da ki DAİŞ kuşatması altındaki Ezidi Kürtleri kurtarmak için program yaptı fakat bu plan gerçekleşmedi. Soruyoruz: KCK açık bir biçimde Kürdistan halkına hangi gücün bu kurtarma operasyonuna engel olduğunu açıklaya bilir mi? Biz açıklayalım; Koço ve Şengal’de ki kurtarma operasyonunun yapılmasına engel olanlar PKK’nin alandaki silahlı güçleriydi. Tüm bu süreçlerden sonra PKK güçleri Şengal Peşmergenin kahraman operasyonu ile kurtarıldıktan sonra Şengal ve çevresine gelip bir parçayı kopardılar, kanton ilan ettiler. Daha sonra Haşdi Şabi ile kol kola girerek Ala Rengin yerine kendi parti bayrağını çektiler. Böylelikle de Şengal’i de Türk ordusunun uçaklarına hedef yaptılar ve Şengal için yeni bir felaketin kapısını açtılar."
Açıklamanı sonunda, "KCK’ye diyoruz ki kendine Kürt diyen, açık açık Ala Rengini yakarak kendi ulusunu küçük düşüren siyasi bir hareketin Kürt ulusal birliğinden, direnişten, Kürt halkının meşru haklarından bahsederken utanması gerekir. Ayrıca şunu da söyleyelim Kürdistan parçalarındaki fikri ve örgütsel yenilginizden PDK sorumlu değildir. Başurda, Bakurda, Rojava ve Rojhilatda halk sizin gerçek yüzünüzü gördü, artık biliyorlar ki halk adına yaptığınız çalışmalar dış güçlere hizmet ettiği kadar Kürd sorununa, hakiki Kürt orjinli bir iş için hizmet etmiyor." ifadelerine yer verildi.
İLKHA