Hak-Par Genel Başkanı Kemal Burkay, Suriye'nin kuzeyindeki Kürt gruplardan PYD'nin bölgeyi özgürleştirdiği ya da Kürtleri örgütleyip özgürleştirdiği yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını savundu.
Kemal Burkay, Denge Kurdistan istimli sitesinden yaptığı açıklamada, PYD'nin bölgedeki varlığını Beşar Esad'a borçlu olduğunu belirterek, örgütü yöneten kişinin Esad rejimi tarafından özellikle getirilerek görevlendirildiğini belirtti. Burkay, Baas rejimi tarafından PYD'nin başına getirilen Salih Müslim'in aslında bir emanetçi olduğunu, Beşar Esad rejiminin savaş sırasında bu bölgeyi kontrol altında tutabilmek için böyle bir taktiğe başvurduğunu söyledi.
Burkay, savaştan sonra şayet Beşar Esad'ın başarılı olması durumunda Kürt bölgesinin yeniden Suriye rejmine bağlı halde kalacağını ve hiçbir hakkının olmayacağını iddia etti.
Burkay, PYD'nin bölgedeki gücünün Türk medyasında çok fazla abartıldığını ifade ederek aslında bölgede örgütlü başka Kürt grupların da bulunduğunu kaydetti.
İşte Burkay'ın o açıklamasından bazı bölümler:
İDDİALAR GERÇEĞİ YANSITMIYOR
Türk medyasının bir bölümüne, ağırlıklı olan kesimine bakarsanız, PYD Batı Kürdistan’daki (Rojava) başlıca örgüt, ve buranın kontrolünü tümüyle elinde tutuyor. Hatta bazı yorumculara göre, bölgedeki öteki Kürt örgütleri PYD’den ayrışmış… Bu iddialar gerçeği yansıtmıyor.
60 YILLIK KÜRT ÖRGÜTLER VAR
Suriye’deki Kürt hareketi oldukça eskidir, buradaki bazı partiler 50-60 yıllık bir siyasi ömre sahipler. Suriye Kürdistan Demokrat Partisi (PDK-S) 1950’li yıllarda Kürt politikacı ve yazar Osman Sebri’nin başkanlığında kuruldu. Kuruculardan Hemidê Heci Dewrêş o zaman bir üniversite öğrencisi idi ve şimdi 80’e ulaşan yaşıyla hâlâ politikada oldukça aktif, Suriye Kürtleri İlerici Demokrat Partisi’nin (Pêşverû) Başkanı.
PDK-Suriye yıllar içinde bölündü ve ortaya başka partiler çıktı. Bu partiler kitleler içinde oldukça yaygın örgütlüler ve demokratik bir seçimde bölge halkını PYD’den çok daha fazla temsil edebilecek güçteler.
Suriye Kürt hareketinin son 60-70 yıl içinde, Suriye koşullarına göre önemli bir siyasi mücadelesi ve deneyimi var.
ESAD, SALİH MÜSLİMİ GETİREREK PYD'NİN BAŞINA KOYDU
PYD ise İmralı sürecinde ve Öcalan’ın direktifleri doğrultusunda, yani son 10-12 yıllık dönemde oluştu. Başlangıçta etkisiz bir örgüttü. Lideri Salih Müslim, Suriye’de barınamadığı için Moskova’da mültecilik koşullarında yaşamaktaydı. Ancak Son üç yıl içinde baş gösteren ve “Arap Baharı” diye nitelenen halk hareketinin Suriye’ye yansımasının ve bu ülkede de Baas rejiminin dara düşmesinin ardından, sürgündeki PYD lideri ülkeye davet edildi, kendisine bazı olanaklar sunuldu ve Kürt bölgesinin kontrolü ona bırakıldı. Diğer bir deyişle, PYD bu kontrolü Suriye hükümetinin bilgisi ve onayı ile yapmakta. Rejim PYD’ye böyle bir rol verirken, kendi güçleri ve idari yönetimi bölgeden tümüyle çekilmiş değil. Böylece Suriye Kürtlerinin rejime karşı ayağa kalkması ve bölgede istenmeyen bir gelişmenin önlenmesi düşünülmekte.
Bu durumda PYD’nin Kürt bölgesini özgürleştirdiği iddiası doğru değil. Bu, hükümetin bilgisi dahilinde ve onun çizdiği sınırlar içinde bir etkinliktir.
PYD'YE ÖZEL GÖREV VERİLDİ
Bu uzlaşmanın ardından, aslen Suriyeli olan 1500 dolayında bir PKK gerilla gurubu Kandil’den Suriye Kürt bölgesine geçti ve bu silahlı gücün katkısıyla PYD’nin etkinliği arttı. PYD daha baştan itibaren, Kürt kesiminde rejime karşı herhangi bir kalkışmanın, hatta gösterinin olmaması için görev yaptı; bu türden girişimlere karşı şiddet uyguladı, Mişel Temo olayında olduğu gibi siyasi cinayetler de işledi.
Esat rejimine gelince, onun PYD’ye sağladığı destek taktik bir tutum, yani bu zor dönemi aşmaya yönelik. Eğer bunu başarabilirse, artık bu ittifaka gerek kalmayacak, yine büyük ihtimalle PYD’ye ve Salih Müslim’e yol görünecek…