PKK/BDP çevresi, Batman’da bir düğünün silahla taranması sonucu PKK/BDP’li Özcan Temel’in yaşamını yitirmesini provakasyon malzemesi olarak kullandığı gibi bölgede çatışma ve kaos ortamı isteyen türk ve kürt elit çevreler de aynı dili kullanarak provakatif amaçlı haberler ve yazılar yayınlıyor.
Cumhuriyet Gazetesi; "Batman’da düğünün silahla taranması sonucu BDP’li Özcan Temel’in yaşamını yitirdiği ve 4 kişinin de yaralandığı saldırıyla ilgili Hizbullah yanlısı yayınlarıyla dikkat çeken İlke Haber Ajansı’nın (İLKHA) Batman muhabirleri Fatih Akgül ve Yasir Oğuz ile Hizbullah’a yakınlığıyla bilinen Hüda Par’ın gençlik yapılanmasından toplam 15 kişinin gözaltına alınması Güneydoğu’da 1990’lı yıllarda sokak ortasında ki kanlı infazlar, domuz bağı ve işkenceli sorgularla anımsanan Hizbullah yeniden eylemlere mi başlıyor sorusunu akıllara getirdi. BDP ve PKK, olayın Hizbullah tarafından gerçekleştirildiğini belirtirken Hüda Par ve İlkHa, olayın provokasyon olduğunu savunarak “PKK ile derin devletin işbirliği” yorumunda bulundu. Hüda Par Genel Başkan Yardımcısı Bahattin Temel, “Birileri bugüne kadar küçümsedikleri Hüda Par’ı siyasi bir tehdit olarak görmüş olacak ki saldırılarına devam etmektedir. Birileri ısrarla Hüda Par’ı hedef gösterip böyle çirkin bir komployu bizim üzerimizden oynamaya çalışıyor. Bu olayın altında ciddi, derin bir komplo, bir tezgâh var. Biz buna karşı da sabırlı davranıp dikkatli olacağız. Kolluk güçleri ciddi bir soruşturma yapmalı, gerçek failleri bulmalıdır” dedi. BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, Batman’da partisine yönelik Hizbullah saldırısı ile Hüda Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşme arasında bağlantı kurdu" şeklinde olayı haber yaptı.
Sosyalist Kürt olarak tanınan Nejat Erdim'in aynı dili kullanarak olayı provakatif bir uslupla kaleme aldığı "Hüda-Par, Hizbullah'ın legal kolu mu?" başlıklı yazısını yayınlayan Radikal Gazetesi de Cumhuriyet'ten geri kalmadı; "Geçtiğimiz günlerde Batman'da, bir mahalle düğününe, bir araçtan faili meçhul kişilerce açılan ateş sonucu 28 yaşındaki Özcan Temel yaşamını yitirmişti.
Yakın tarihimizde, henüz doksanlı yılların başında yaşanan yüzlerce faili meçhul cinayet ve ardından peş peşe gelen kadın intiharları ile ülke gündeminden hiç düşmeyen Batman için Özcan Temel'in katledilmesi o karanlık ve korku dolu yıllara tekrar dönülebileceği ihtimali doğurdu.
Hızla gelişen, ülkenin en büyük yirmi kenti arasına girmeye namzet yarım milyonluk Batman, şimdi nefesini tutmuş; Özcan Temel'in katil veya katillerinin bir an önce bulunmasını istiyor. Aksi takdirde, an itibari ile olayın bir numaralı faili olarak gösterilen ve Hizbullah'ın legal(!) kolu olarak kabul edilen HÜDAPAR'ın kuruluş amacına ve misyonuna yönelik kuşkuların daha da derinleşeceği görünüyor gibi.
Öte yandan, HÜDAPAR genel başkanı, Zekeriya Yapıcı'ının geçtiğimiz günlerde başbakan Erdoğan ile AKP merkezinde,1 saat 10 dakika süren esrarengiz görüşmesinden sonra, bölgede artan lobi ve misyonerlik faaliyetlerinin tesadüf olmadığı yönünde birtakım şüphelerin olduğu açık.
1990'lı yılların başında, derin devletin kurduğu ve başta Batman olmak üzere, aralarında DEP milletvekili Mehmet Sincar, yazar Musa ANTER, gazeteci, Gonca Kuriş ve Cengiz Altun'un da bulunduğu yüzlerce insanın katledilmesinin bir numaralı sanığı olarak gösterilen Hüzbullah'ın bugünlerde adeta legal kolu olarak piyasaya sürülen HÜDAPAR'ın Özcan Temel'in kanında umulur ki parmak izine rastlanmaz.
Gerçi HÜDAPAR yetkilileri, olayın hemen akabinde yaptıkları açıklama ile, cinayetle ilişkilendirtmelerini kabul etmediklerini ve asla olayla ilgilerinin olmadığını, bunun BDP ve PKK'nın bir kara propagandası olduğunu dile getirseler de bunun inandırıcılığı tartışılır.
Olayın oluş şekline ve görgü tanıklarının anlattıklarına bakılırsa, HÜDAPAR'a yönelik kuşkuların hiçte yersiz olmadığı daha net görünüyor zaten.
Olaydan birkaç saat evvel, düğünün yapıldığı mahalleye gelen HÜDPAR'lı gençler kendi partilerinin propagandasını yapan bildirileri dağıtmak istemiş ve yine anlatılanlara göre; BDP'li gençler, bu grupla tartışıp onları mahalleden uzaklaştırmışlar.
Aradan çok geçmeden, bu kişilerin bir araçla tekrar geri dönerek, uzun namlulu silahlarla rastgele kalabalığı taradıkları ve olay sonrası Özcan Temel'in yaşamını yitirdiği söyleniyor.
Bundan çok değil, henüz 15-20 sene evvel "Kürt Ergenekon'u" da denilen Hizbullah ile PKK'nin kanlı hesaplaşmasında yüzlerce evladını kaybeden Kürtlerin, açıkçası bir daha böylesi bir çatışmayı kaldırabileceğini sanmıyorum.
Tarih boyunca, düşmandan çok kendi içindeki kavgalar ve hesaplaşmalarla kan kaybeden Kürtler için, o acı ve gözyaşı dolu karanlık dönemi tekrar sahnelemek isteyenlerin olabileceğini de unutmayalım.
Bunun tarihte o verebileceğimiz birçok örneği var.
İhanet sarmalına takılmış, kendi halkına ancak acı ve ölüm getiren yığınla örnek var Kürtlerin tarihinde.
Bir alçakça ihanetsin sonucu olarak katledilen, büyük Kürt yazarı Musa Anter'in, Kürtlerin kendi halkına yaptıkları ihanetlerin sonucun da söylemiş olduğu şu söz çok anlamlıdır.
Anter, Kürtler için: "qewma kew", yani; "keklik kavmi" diyordu.
Bilindiği gibi avcılar, keklik avlarken, başka bir kekliği kafese koyup pusuya yatar, kafesteki kekliğin ötüşü ile onun yanına gelen öteki keklikler avcının hazırladığı tuzaktan habersiz birer av olurlar.
İşte Kürtlerde ne yazık ki hep böyle oldular.
Abdülhamit'in 1891 yılında Kürt gençlerden oluşturduğu ve doğuda Kürt ve Ermeni isyanlarına karşı kullanmış olduğu hamidiye alayları.
1985 yılında sözde PKK'ye karşı kurulan köy koruculuğu sistemi ve son olarak 1990'lı yılların başında derin devlet ve JİTEM tarafından uzunca süre yine sözde PKK'ye karşı kullanılan Hizbullah, bu kötü örneklerden sadece bir kaçı.
Bu oluşumlar giderek kontrolden çıkan birer canavara dönüşmüş ve bu canavarı yok etmek hiçte kolay olmamıştır.
Hamidiye alaylarının o dönem yoksul Kürtlere nasıl kan kusturduğu azıcık tarih bilgisine sahip olanların bilebileceği gerçeklerdir.
Yine sözde "terörle etkin mücadele" amaçlı kurulan Koruculuk sisteminin ne denli tehlikeli bir yapıya dönüştüğünü çoğumuz biliyoruz.
Bundan daha birkaç sene evvel, Mardin'in Bilge köyünde korucuların yaptıkları katliam ile çoluk, çocuk demeden 44 masum insanı nasıl katlettiklerini unutmak mümkün mü?
Hizbullah'ın adam kaçırma, domuz bağı cinayetleri ise vicdanları yaralayacak cinsten.
Batman olayının, işte bu yüzden bir an önce aydınlığa kavuşması, fail veya faillerin yargının önüne çıkartılması gerekir, yoksa bu olayın provokasyona çok açık olduğunu unutmamak lazım."
Öte yandan PKK/BDP/KCK/HDP'nin yayın organı Özgür Gündem gazetesinin de tıpkı Cumhuriyet ve Radikal gibi haber ve yazılar yayınlaması dikkat çekti.
(Hürseda Haber)