Torpil, rüşvet, adam kayırma, dalavere alavere… Okurun midesini bulandırıyoruz işte. Zehirden oklarla moralini bozduğum, keyfini kaçırdığım muhterem! Bilmiyorum, sona doğru sana vereceğim müjde cezama ne kadar kefaret olur?
Evvela şu acı noktayı belirtmek durumundayım. Dün bu kirli işleri binamazlar yapardı. Namazlılara, bu müzmin hastalık için bir umut olarak bakılırdı. Ama maalesef şimdi namazlılar da bu çirkefin içinde. Bunun duygusal kırılma ve düşünsel sarsılma üzerindeki toplumsal etkisi çok korkunç olacak. Toplumsal hafıza, bunu uzun süre unutmayacak ve bu, ha bire temiz Müslümanların önüne çıkartılarak işleri daha da zorlaştırılacaktır.
Bu yazıyı yazmama sebep olan hikâye de bu nevzuhur kayırmacı dalaverecilerle ilgilidir. Bir arkadaş kendisinin kaydırıldığını ve yerine başkalarının kayrıldığını anlatıyordu. Anlattıklarından onunla birlikte dayısız birçok kişinin kaydırıldığı ve yerlerine dayısı olanların yerleştirildiği anlaşılıyordu. Ağzım bir karış dinlediğim alavere dalavere şöyle olmuş: Arkadaşın girdiği öğretmenlik mülakatının sonuçları akşam açıklanıyor. Milli eğitimin sitesinde arkadaşın açıklanan notu 90'dır. Arkadaş sonuçtan memnun gibi. Mülakat notu sınavdan aldığı notla birleşirse bir yerlere yerleşeceği kesin. Sabah uyanıp tekrar notuna bakıyor. O gece, dayı yeğen rüzgârları öyle esip durmuş ki 90 puandan kala kala 55 puan kalmış. Yeğenler kayrılınca bizim arkadaşın notu 55'e kadar kaymış. Ne diyem, eskiden hilenin de kendine göre bir şerefi vardı. Zavallı hile, sen de iyice ayağa düştün.
Mesela, şu bizzat kendimin tanık olduğu hile, hilenin şerefli(!) dönemlerinden kalmadır. Çünkü hilenin raconu, işi gizliden yapmaktır ve biz de öylece yapacaktık. Ama arkadaşınki göstere göstere olmuş ki, bu da hileye acayip ayıp olmuş.
Sene, 2005'ti galiba. Kendisinden iyilik gördüğüm bir yönetici benden bir kayırmaya, rica yollu merdiven olmamı istedi. Onun bir arkadaşının oğlu üniversite sınavında heyecanlandığı için sınavı kazanamıyor imişmiş. Eğer ben kabul edersem bana da görevlendirme çıkarılacaktır. Sonra tek kişilik bir odaya alınan çocuğun sorularını, biz dört branş öğretmeni birlikte çözeceğiz. İşin güvenliği noktasında da hiç endişelenmemize gerek yokmuş. Çünkü bina sorumlusu da bizden. Sizin de ağzınız açık kaldı değil mi? Bir sınıfta bir öğrenci ile dört branş öğretmeni, üstelik güvenlik de elimizde. "Arkadaş!” dedim, "Daha önce de sınavlarda kopya ile ilgili çok şey duymuştuk ama bu kadarına da pes doğrusu.”
Yok diyeceğim demesine de, hemen söyleyemiyorum. Ne de olsa karşıda iyiliğini gördüğüm bir adam var. "Yarın size cevap veririm." dedim. Şimdi düşünüyorum da insanlar normal halde asla yapamayacakları nice şeyleri dost hatırı için yapabiliyor; beğenmediği bir sürü icraata dost deyip, çevre deyip, örf deyip kerhen de olsa bulaşıyor. Aslında başka biri olsaydı yok cevabını hemen yapıştırırdım ama hatır meselesi var.
Hani, o da kötü bir adam değildi. İnanıyorum ki o, bu işi kendi çocuğu için yapmazdı. Belli ki o da daha yukarılardaki dost bir yöneticinin hatırında kalmış, ondan gördüğü iyiliğin karşılığını bu şekilde ödüyordu. Ertesi gün onu gördüm ve şuraya iftiharla yazacağım cevabı verdim: "Vallahi, bunu yaparsam bir ömür boyu kendime lanet edeceğim." Onu da vazgeçirmeye çalıştım ama ne çare…
Değerli okur, seninle kendisiyle ödeşmeyi düşündüğüm müjdeme gelince... Evet, hayattır bu, elbette ki bir sürü sıkıntımız olacak ama en azından şükürler olsun, bugün kendimize lanet etmiyoruz. Ama onlar var ya onlar... Onlar kesinlikle kendilerine lanet edecekler. Küçük bir yanlışın, bir haksızlığın vicdani azabını hepimiz biliriz. Ama onlarınki vicdan azabından öte bir şey olacak. Onlarınki, kendi kendini yemek diyorlar ya, işte öylece kendi kafalarını ellerine alıp kemirmeye, yemeye çalışmak gibi korkunç bir şey olacak.
Ey kayırma ve torpil ile insanların emeğini çalan necis hırsızlar! Ey çağdaş yol kesici kravatlı eşkiyalar! Yaptığınız iş, eğer vücut bulup bedene bürünseydi, haklarına geçtiğiniz insanları çoluk çocuklarıyla birlikte yediğinizi görecektiniz. Mutsuzluğun arkeolojisine girişen herkes sizinle karşılaşacak, her kazıda sizin uğursuz başınız belirecektir. Ama unutmayın, siz insanları yemek suretiyle mutluluğu kendinize ilelebet haram ettiniz.