Hz. Hüseyin'in şehadetinin yıldönümünü idrak ediyoruz. Her Muharremin 10'u geldiğinde yüreklerimiz dağlanır, 'Cennet gençlerinin efendisinin' şahadetini, sanki daha dün olmuş gibi bütün benliğimizle hissederiz. 1400 yıldır bu acı tabloyu her sene yaşarız.
Yezid açısından Kerbela dünyevi çıkar ve saltanatı uğruna, Âlemlere rahmet olarak gönderilen elçinin ailesine ve bütün çocuklarına saldırıp toptan katliamdan geçirme bedbahtlığını ortaya koymuş olmasıdır. Günümüz Yezitlerinin bedbahtlığı ise Müslümanların kanlarını hemen her İslam beldesinde ve hemen her gün aralıksız akıtmalarıdır. Küfür dünyasıyla yaptıkları anlaşmalarla ve gerçekleştirdikleri ortaklıklarla ümmet coğrafyasını adeta 'birer Kerbela' ya dönüştürmüşlerdir.
Yezid ve avenesinin Peygamber ailesine karşı ortaya koydukları 'kara ve lanetli yüzlerinin' bugünün Yezitlerinde aynı lanetli yüzle ümmetin çocuklarının karşısına çıktıklarını görüyoruz. Selmanlar, Sisiler ve daha nice zeliller Yezid'in mirasını çok iğrenç bir şekilde sürdürdüklerini acı gözyaşları içerisinde izliyoruz.
Hz. Hüseyin ve yarenleri açısından bakıldığında, Kerbela bir kıyamdır. Peygamberin davasını ihya etmektir. Zulüm ve tuğyana kılıç çekmektir. Zalim ve insanlık düşmanlarına, kanı pahasına hakkı ve tevhidi haykırmaktır. Zulme rıza göstermeyip, izzet içerisinde peygamberi mesajı kıyamete kadar sürecek bir heyecanla, kendisinden sonra gelecek olan müminlere miras bırakma bilincidir. Ve Allah yolunda bütün sevdiklerini, sırf Allah'ın dininin hükmü değişmesin diye kurban etme şuurudur.
Günümüz 'Hüseynilerine' düşen ise Hz. Hüseyin gibi düşünebilme, onun gibi yaşayabilme ve onun gibi mücadele edebilme azim ve kararlılığını ortaya koyabilmektir. Hz. Hüseyin'in hikâyesini çok edebi bir şekilde anlatabiliriz, çok güzel mersiyeler ve ağıtlar arkasından söyleyebiliriz. Görkemli matem merasimleriyle duygularımızı ifade edebiliriz. Ancak onun yaşadığı gibi bir hayatı yaşamazsak, onun verdiği mücadeleyi ortaya koymazsak ve günümüz zalim ve kan içicilerine karşı strateji geliştirip yüce dinimizin tebliğini daha gür bir sesle haykırmazsak, onun yolundan gitmediğimizin en açık delili olacaktır.
Bugün İslam coğrafyasının nerdeyse tamamının birer Kerbela'ya dönüştürülmüş olmasının sebebi, Hz. Hüseyin gibi yaşamayı ve onun gibi mücadele etmeyi terk etmiş olmamızdandır. Hüseyni bilinç yoksa Yezidi zulümat çöker üstümüze. Hüseyni yaşamak yoksa Yezidi zillet alışkanlıklarımız olur. Hüseyni mücadele yoksa Yezidi kılıçların doğradığı çocukların, kadınların ve ihtiyarların acı dolu feryatları sadece kararan vicdanlarımızı delip geçer.
Kerbela tarihte bir dönüm noktasıdır. Hak ve batılın birbirinden ayrıldığı zemindir. Hz. Hüseyin'in tevhidi haykırışı ve hak taraftarlığı ne kadar net ise, Yezit ve avenesinin zulüm ve batıllığı da o kadar nettir. Günümüz Hüseyinlerinin tevhidi haykırışları ne kadar izzet ve şeref barındırıyorsa, günümüz Yezitlerinin küfür ile işbirlikleri ve Müslüman kanı dökme ihanetleri de onları zillet girdabında kıyamete kadar sürükleyip duracaktır.
'Zillet bizden uzaktır' şiarı günümüzde Kerbela'yı en güzel şekilde anlama ve yaşama şuurunu bize vermektedir. Bu şuur ile Hz. Hüseyin'i anmayı ve Kerbela'yı hatırlamayı nasip eyle.