İSTANBUL- Mazlum-Der İstanbul Şubesinde bir araya gelen Keşmir Cemaati İslami yöneticileri bir basın açıklaması düzenleyerek Keşmir'de yaşanan insanlık dışı zulümlere dikkat çekti. Özgür Keşmir Cemaat-i İslami Başkanı Abdul Raşit Turabi, Özgür Keşmir Cemaat-i İslami Mensuplarından Av. Müştak Ahmet ve Av. Şeyh Akilürrahman ile Keşmir İslami Öğrenci Cemiyeti Başkanı Nazakat Ali Han'ın katıldığı basın açıklamasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Turabi, dünya Müslümanları ve Türkiye Hükümetine önemli mesajlar verdi.
Keşmir'de, Keşmir'in özgürlük mücadelesi için örgütlenmiş farklı cemaatlerin olduğunu dile getiren Turabi, Özgür Keşmir Cemaati İslami'nin faaliyetlerinden söz etti. Keşmir'in tamamında faaliyet sürdürdüklerini belirten Turabi "İşgal altında olan Keşmir'de her türlü eğitim ve dini faaliyet sürdürüyoruz. Hem İşgal altındaki hem de Azad Keşmir'de yaklaşık 200 bin öğrenciye eğitim veriyoruz. Bununla birlikte mahkum ailelerine, mustazaf ailelere, ve İşgal altındaki Keşmir'den Azad Keşmir'e göç etmek zorunda kalan kamplarda yaşayan 50 bin aileye çeşitli yardımlarda bulunuyoruz." diye özetledi.
DÜNYA BU ZULME SESSİZ
Keşmir'de bulunan diğer İslami Camialarla ortak platformlarda hareket ve istişarelerde bulunduklarını söyleyen Turabi, dünya kamuoyunun Keşmir'de yaşanan zulümlere sessiz kaldıklarını vurgulayarak, "Hindistan bundan da cesaret alarak zulümlerini her geçen gün arttırıyor. Her gün onlarca kayıp veriyoruz. Basın zaten Keşmir'e giremiyor işgal güçleri buna müsaade etmiyor. Bizde bundan dolayı buradayız. Sesimizi tüm dünyaya duyurmak sizleri yaşanan zulümlerden haberdar etmek istiyoruz" dedi. Türkiye hükümetine de çağrıda bulunan Turabi, "Türkiye bölgede sözü dinlenen bir güç haline geldi. Özellikle Filistin ve Gazze'ye olan desteklerini Keşmir'den de esirgememelerini istiyoruz. Müslümanlardan isteğimiz ise Keşmir'i yeniden gündemlerine taşısınlar. Gerek ülkelerinde gerekse uluslar arası platformlarda yaşanan zulme dikkat çeksinler." şeklinde konuştu.
65 YILLIK ZULÜM
Turabi'nin basın mensuplarının sorularına vermiş olduğu cevaplardan sonra Basın açıklamasını Mazlum-Der İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar okudu. Açıklamada Keşmir'in bağımsızlık mücadelesinin 1947 yılından bu yana devam ettiğine dikkat çeken Sarıyaşar, "Keşmir halkı Hindistan'a karşı özgürlük mücadelesinde 1947'de, bu gün Azad Keşmir olarak bilinen bölgede hükümranlığını ilan etmiştir. Daha sonra yaşanan süreçte ise Hint yönetimi bölgede 700 bin asker konuşlandırarak 2. Dünya Savaşından bu yana tüm dünyada askeri gücün en yoğun olduğu bir bölge haline getirmiştir. Keşmir 1952 yılından bu yana binlerce sivilin hayatını kaybettiği, açlık, yoksulluk ve dünyadan tecrit edilmiş bir yaşamın sürüldüğü, dünyanın kanayan yaralarından biridir. Hindistan'ın saldırgan politikalarına maruz kalan Keşmir'de saldırılar ve devlet terörizmi, baskınlar, bombalamalar, işkence, sokağa çıkma yasakları, din ve eğitim haklarının ihlali devam etmektedir. 1947'den beri yaklaşık 500 bin insan katledilmiş ve 2 milyon insan göç etmek zorunda kalmıştır. Hapishanelerdeki işkence ve baskı uygulamaları, haksız gözaltılar ve gözaltındaki kayıplar Keşmir'deki insan hakları ihlallerinin başında gelmektedir." dedi.
KEŞMİR AÇIKCEZAEVİ HALİNE GETİRİLDİ
Arap devrimleri sonrası Keşmir intifadasının da canlandığını dile getiren Sarıyaşar, "100 binlerle ifade edilen barışçıl gösterileri gerçekleştirirken Hint askeri birliklerince açılan ateşler sonucu her gün ortalama 10 kişi hayatını kaybetmektedir. Son olaylarda kanaat önderlerinden Şeyh Abdulaziz gösteriler sırasında ölen liderlerden biridir. İşgal altındaki Keşmir topraklarında Hindistan adeta bir açık cezaevi meydana getirmiştir. Turistlerin, basın mensuplarının ve STK'ların bölgeye girmesine izin vermemektedir" ifadelerini kullandı.
HÜKÜMET SORUMLULUKLARINI HATIRLASIN
Sarıyaşar sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz Mazlum-Der olarak Keşmir'deki dramın son bulması için BM'nin Keşmir konusundaki sorumluluklarını yerine getirmesini ve uluslar arası insan hakları kurumları ile kamuoyunun da BM'ye sorunun adil çözümüne yönelik baskı yapmaları gerektiğine inanıyor, İslam Birliği Teşkilatının Keşmir sorununu gündeme alması için çağrıda bulunuyoruz. Türkiye dış işleri yetkililerinin de bu soruna kayıtsız kalmamalarını talep ediyor sorumluluklarını hatırlatıyoruz." (Mehmet Laçin, Emrah Tel - İstanbul)