Kevser, çokluk manasındaki kesretten gelir ama niteliksiz ve sayısal çokluğu değil, nitelikli ve kaliteli çokluğu ifade eder(Kevser: 1). Lafzi yapısından da anlaşıldığı üzere Kevser, yuvarlatılmış dairesel bir şekle sahiptir. Yani doğal seyrinde kolayca yol alarak gelişen ve artan bir çokluktur. Buna mukabil tekâsür, manadan ve değerden yoksun, kontrolsüz ve niteliksiz çokluğa ve bunun için yapılan mücadeleye taalluk eder. Allah (CC), bu vasıflardaki bir çokluk için yapılan yarışa “Tekâsür” adını verir ve bunu yapanları uyarır(Tekâsür: 1-4). Çünkü tekâsür, kendini ve elindekini ne pahasına olursa olsun ahlaksızca çoğaltma gayretidir.
Kevser; kaliteye dayalı, mecrasında, doğal ve hayırlı bir çoğalma eylemidir. Bu nedenle cennetteki bir nehre ve hayırlı insan topluluğuna “Kevser” adı verilmiştir. Demek ki Kevser; mecrasında akan, hayır ve bereket getiren bir çoğalma ameliyesidir. Bunun zıddı tekâsürdür. Tekâsür; maddeci, kapitalist ve salt hırsa dayalı hormonlu bir çokluk yarışıdır.
Tekâsürde kendisine birilerini rakip görmek şarttır. Burada hırs, haset ve düşmanlık vardır, amansız bir rekabet ve gaddarca bir çekişme söz konusudur. Tekâsürün temeli ateş, Kevser’in temeli ise sudur. Bu nedenle tekâsür sahipleri için “Muhakkak ateşi göreceksiniz”(Tekâsür: 4) buyrulur. Bu, onların içini yakıp kavuran hırs ve kin ateşidir. Buna mukabil Kevser, bir nehrin ismidir. Çünkü sahibine serinlik ve selamet verir.
Kevser bir hediyedir, Allah (CC)’ın bir bağışıdır. Buna mukabil tekâsür bir aldatmacadır, insanın kendi kendisiyle uğraşmasıdır. Tekâsür, köşeli; Kevser ise yuvarlak bir çağrışıma sahiptir. Kevser ses itibariyle bir ülfet, ünsiyet ve letafet ifade ederken tekâsür ise uyumsuzluğu, kabalığı ve zorluğu ifade eder. Bu nedenle Kevser daima hedefe yaklaştırırken tekâsür ise gittikçe hedeften uzaklaştırır. Yuvarlak yapısıyla Kevser, insana mecra kazandırıp yol aldırırken köşeli yapısıyla tekâsür ise insanın patinaj yapmasına yol açar. İnsan yol aldığını zanneder ama aslında yerinde saymaya devam etmektedir.
Kevser, insana genişlik ve ferahlık kazandırırken tekâsür ise insanı adeta kabre mahkûm eder. Ona dünyayı mezar yapar. Kevser her geçen zaman gelişip güzelleşirken tekâsür ise her geçen gün büzülür ve çirkinleşir.
Ebter; Kevser’in zıddı, tekâsürün neticesidir. Ebter, arkasında hayır namına bir şey bırakmadan çekip gitmektir. Ebter, yapılan işten bir nemanın elde edilmemesi, o işin kısır kalmasıdır. Her kim ki Kevser’e sahip olursa kısırlıktan kurtulur. Her kim de tekâsüre tutunursa ebter olur, kısır kalır. Arkasında hayır namına bir şey bırakmadan çekip gider. Müslümanların neslinin bereketine karşın, Avrupa ülkelerinin çocuk yapmayı teşvik etmesine rağmen nüfus artışının yavaş olması da Kevser-Tekâsür farkının bugüne bakan somut bir göstergesidir.
Fert olarak, aile ve toplum olarak Kurban Bayramı bizler için tekâsürden kurtularak Kevser’e sahip olmak için bir dönüm noktası olmalıdır. Bayramdan sonra bir yıl boyunca Tekâsür ateşini Kevser’in serinliğiyle dengelemek gerekir. Fert olarak içimizde, ailemizde ve toplumumuzda tekâsürün ateşini Kevser’in pınarıyla söndürmek için çalışmalıyız. İçimizde, evimizde Kevser’in serinliği olmalıdır ki tekâsürün ateşi dinsin. Böylece içimizde, ailemizde ve toplumda tekâsürün keskinliği ve ateşi değil, Kevser’in tatlı dili ve serinliği hâkim olsun.
Müslümanlar Kevser, zalim ve cahiller ise Tekâsür ehlidir. Müslümanlar, bulundukları yerde doğal bir şekilde ve hayır üzere gelişip artarken zalimler ise tekâsürle varlıklarını ortaya koymaya çalışır, içlerini bürüyen ateşle sağa sola saldırırlar. Tekâsür hırsıyla saldırarak Kevser’i sindirmeye çalışırlar. Bölgede Mustazaflar Cemiyeti ve HÜDA PAR(Hür Dava Partisi) teşkilatlarının maruz kaldığı saldırılar bu kabildendir. Kevser’le gelişip artan bir hareketi tekâsürle engelleme girişimidir bu. Hareketin doğal mecrasında hayır ve bereketle gelişip artması belli ki tekâsür hırsıyla kendisine yer edinmeye çalışanları fevkalade rahatsız ediyor. Yoksa bayramda bile saldırma hırs ve kinine sahip olmak başka türlü nasıl izah edilebilir. Fakat suyun letafetini istismar ederek ateşleriyle Kevser’e saldıranların unuttuğu bir hakikat var: Ateşin suyu yendiği görülmüş mü hiç?
Bir tarafa Allah’ın fazıl ve keremiyle Kevser verilmiş, öteki taraf ise tekâsür ateşiyle yanıyor. Tekâsür aldatmacasıyla kendisini çok görerek, çok göstererek dayatmaya çalışıyor. Bütün çabalarına rağmen belli sınırları geçememeleri, buna mukabil Kevser sahiplerinin sakin, istikrarlı, doğal, verimli ve sabırlı gelişmeleri hormonlu büyüme sahiplerini acayip rahatsız ediyor. Fakat bütün bu girişimleri, akim ve kısır kalacaktır. Çünkü tekâsürün neticesi ebter olmaktır. Kevser olmaya çalışanlar endişelenmesin! Onlarla uğraşanların, onları sevmeyenlerin arkası kesilecektir. Akıbet muttakilerindir.
Dünyada ve ahirette Kevser’in âl ve ehline salat ve selam olsun.