Kim Kazandı

Mehmet GÜLSEVER

Bu seçimde;

Bahçeli, Ak partiye yakınlaşma ve FETÖ'nün hedefinde olmanın bedelini, seçmeninin %80'nini İYİ partiye kaptırarak ödedi.

Ak Parti MHP'ye benzemeye çalıştığı için oylarının %7'sini, yani MHP'nin İYİ Parti'ye kaptırdığı oydan da fazlasını MHP'ye kaptırdı. Seçmen “madem aynısınız milliyetçiliğin gerçek adresi MHP” dedi.

CHP ve HDP “kardeş dayanışması” içinde olduğu için CHP oylarının, barajı aştıracak kadar kısmını HDP'ye kaptırdı/verdirtti ve önemli oranda geriledi. CHP Seçmeni “pratikte yok bir farkımız, ‘netekim' sahilleriniz yoksa da İzmir'de aynı plajı kullanıyoruz” dedi.

HDP de bütün mağduriyet edebiyatına rağmen Marjinal Türk Solu'na payanda olduğu için doğuda önemli oranda oy kaybetti. Seçmen tedricen uyanıyor.

Saadet Partisi CHP'ye yaslandığı için, basından aldığı “büyük” rüzgara rağmen AK Partiden oy kapamadı ve marjinal kalmaya devam etti.

BBP, hiç yoktan ve oturduğu yerden birkaç vekil çıkarmanın mutluluğunu yaşıyor.

HÜDA PAR bağımsız, bağlantısız ve hazine yardımından yoksun yol almanın bütün meşakkatini göğüslemeyi göze alarak ve Türkiye'nin tamamında ilk defa seçime girerek ve tamamından oy alarak oylarını üç katına çıkarmanın hazzını yaşasa da; meclise bağımsız vekil gönderememenin üzüntüsünü, bir sonraki seçimin sevincinde boğmayı hesaplayarak şimdiden yola koyulmuş ve seçim startı vermiş durumda.

Şimdi siz söyleyin bu seçimin kazananı kim?

Görüldüğü gibi bir yerlere yanaşanların ve “diğerine” benzeyenlerin hiç biri kazanmamıştır. Kendi gibi olmak lazım.

Sonrasında Ne Olacak?

2023 ve sonrasının hesapları ve planlamaları yapılıyor. Devletlerin uzun vadeli hesaplar yapması elbette kaçınılmazdır. Ancak Türkiye'de, son yirmi yıla damgasını vuran Sayın Cumhurbaşkanı'na bağlanmış bütün umutlar. Bütün hesap/kitap onun üzerinden yapılıyor. Bütün kazanımlar onun ile vardır ve devam ediyor. Peki ondan sonrası için kimsenin bir hesabı var mı?

Dava adamları arkalarından, davayı gönül rahatlığıyla teslim edecekleri dava adamları bırakırlar. Erbakan Hoca bırakmadı mı?

Bırakın Emri Hakk'ın vaki olmasını;  bir seçimi kaybetmenin bedelinin, FETÖ, Derin Devlet ve diğer iç ve dış şer güçlerin tekrar iş başına geçmesi olacağını hükümete yakın bütün herkes söyleyedurmuyor mu? Hele ki bunların birikmiş yirmi yıllık öfkelerinin nasıl tezahür edeceğini kestirmek bile çok zor. Bu iddialar bizim değil iktidara yakın kişilerin “uzman görüşü”. Yabana atılır iddialar da değil esasen. Çünkü “yakında” sayılan bu güçlerin, tetikte olduğu muhakkak. Beslendikleri küresel güçlerle ilişkileri de aşikâr. Hatta iktidar biraz da seçimleri bu korkuyu işleme/pompalama üzerinden kazandı diyebiliriz.

Beraber yola çıkılan yol arkadaşlarının yol boyunca bir bir yolda kaldığı veya bırakıldığı, yerine “boyanmış”  arkadaşlar devşirildiği de bilinen gerçek. Yani yol arkadaşları sayısında artış varken yol almada geriye gidiş var maalesef. Yani bu yol arkadaşlarının çoğu, şer güçler ipleri ele aldığında ilk o safa geçeceklerden olduğunu; beraber yola çıkılan ve halen “yürümeye”  devam edilen son birkaç sağlam dostun görüşü olduğu biliniyor.

Yani bu durumda kazanımların hiç birinin bir garantisi yok. Faraza bir seçim kaybedilir veya sağlık sorunu vb. sebeplerle Sayın Cumhurbaşkanı görevi bırakırsa; sonrası için kıyamet…

Peki bunca uzun vadeli plan, program ve strateji belirleyen bir yapının, yola sonrasında kim ya da kimlerle devam edeceğinin hesabını yapmamışsa/yapmıyorsa durum onların penceresinden de bakıldığında çok vahim olmaz mı?

Ne diyorlar; tüm iç-dış şer güçlerin tek hedefi Erdoğan'dır. Veya Erdoğansız bir Ak Parti istiyorlar.  Bu şu demek;  Erdoğan sonrası felaket…

 Öyle ise felaketi bertaraf etmenin hazırlık ve planlaması behemehal yapılmalı değil mi? “Derin mutluluk rüyası”ndan uyanmalı.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.