Türkiye'deki kronikleşmiş Kürt meselesi ve şiddet sarmalı sorunu sizce nedir? Kim nasıl görüyor?
Ak Parti hükümetleri Recep Tayip ERDOĞAN'ın başbakanlığında bu cerihalara eğildi, fakat gelinen an itibariyle istenilen hedefe ulaşılamadı. Sebepleri, nedenleri bakış açıları farkından öte bir şey değildir.
Evet, herkes kendisine Kürt meselesine ve şiddet sorununa yaklaştı/yaklaşıyor, istisnalar olsa da genelde pastadan ne kaparım endişesiyle yola çıktılar/çıkıyorlar. Yine herkes kendisi dışındakilerinin karşısında konumlanarak istek ve beklentiler içerisine girdi.
Halklar olarak Kürtler, Türkler bu meselelere farklı açılardan; Devlet, Hdp- Pkk, Ak Parti, Hüda Par ve toplumun diğer ayakları farklı açılardan bakıyor. Örtüşen bakış açıları olsa da, genelde açılar farklı, bakışlar farklıdır. Diğer yandan halklar olarak Kürtler, Türkler başta olmak üzere yine devlet, Ak Parti, Hüda Par, Hdp-Pkk ve toplumun diğer grupları başta kendi karşılarında olmak üzere diğer sıraladığımız bu unsurlar karşısında konumlandılar, istek ve beklentiler içerisine girdiler. Muhakkak ki bu bakış açılarından ve konumlamalardan; masum, doğru, istikrarlı, hakkaniyet çerçevesinde olanlar olduğu gibi art bakış açıları ve iblisi konumlamalar da vardı ve vardır. Buraya kadar özetle toplumu oluşturan farklı unsurların sorun ve meselelere bakış açılarının farklılığı ve birbirine karşı istek ve beklenti yarışına girdikleridir. Peki, kim, neye, nasıl yaklaştı, nasıl yaklaşıyor?
Birincisi; Kürtlerin Kürt meselesine ve şiddet sorunu olarak adlandırdığımız Pkk sorununa yaklaşım farklılığı olmakla birlikte bu durum objektif olarak objektiflere kolay kolay yansımıyor. Sebep baskı ve şiddettir. Devletin ve Pkk'nin kuruluşlarından bu yana süregelen tekçi zihniyet bunun önündeki en büyük engeldi ve bu engel yer yer kendisini göstermeye devam ediyor. Belirtmek gerekirse Kürtleri oluşturan hiçbir oluşumun Kürt meselesine bakışı Kürtlerin cümlesini ihata etmiyor. Bundan dolayı Kürtlerden kimi, Kürt meselesi ve şiddet sorununu bir tutuyor, kimi ayrı tutuyor, kimi Kürt meselesinin varlığına bile inanmayıp şiddet sorununa da terör sorunu olarak bakıyor.
İkincisi; Türklerin bakış açısı biraz da devletin bakış açısının tezahürüdür. Çünkü Türklerin kahir ekseriyeti Kürt meselesi ve şiddet sorunu ayırımına gitmiyor. Kürt meselesi=şiddet sorunu=terör diyorlar. Düne kadar, Kürt ve Kürdistan kavramlarını kullanmak bile ötekileştirilmek ve terörist olarak damgalanmak için yetiyordu.
Üçüncüsü; devlet onlarca yıl Kürtlerin varlığını bile kabul etmiyordu ki Kürt meselesiyle ilgili bir bakış açısı olsun. Varsa yoksa “herkes Türk'tür” ve teröristler vardı. Geldiğimiz nokta itibariyle Ak Parti Hükümetlerinin normalleşme adımları sayesinde “herkes Türk'tür” handikapından anayasal düzeyde olmazsa da kurtulmuştur.
Dördüncüsü; Ak Parti her devletin geleneksel bakış açısının aksine Kürtlerin varlığı ve hakları noktasında yeterli olmazsa da olumlu bir bakış açısına sahip. Fakat bakış açısındaki en büyük çıkmazı, Kürt meselesi ile şiddet sorununu ayrı düşünememesi, ayrı görmemesi ve bunlara ayrı yaklaşamamasıdır. Hatta yer yer Kürt meselesini şiddet sorununa indirgediği, birbirine geçirdiği durumlar da yok değildir. Bu gün itibariyle başına örülen çorap bu engelli bakış açısından tevellüd etmiştir.
Beşincisi; Hdp-Pkk Kürt meselesini kendi sorunu olarak göstermeye çalışıyor. Devletteki düz mantık burda da nüksederek Kürt meselesi=şiddet sorunu=Pkk diyor. Hatta biraz daha ileri giderek yer yer Pkk zihniyetinde olmayanların Kürt bile olmadıklarını belirterek adeta Kürtlüğü ipotek altına alıyorlar.
Altıncısı; Hüda Par, Kürt meselesi ve şiddet sorununun ayrı olduğunu belirtiyor. Devletin tekçi zihniyetinin Kürt meselesini, bunun da şiddet sorununu doğurduğunu belirtiyor. Fakat Kürt meselesinin Kürtlerin hak ve hürriyetlerinin meselesi olduğu bunun her şeyden bağımsız olduğu ve her şeyden bağımsız olarak muhataba ihtiyaç duyulmadan çözülmesi gerektiğini deklare ediyor. Şiddet sorunu olan Pkk sorununun da ayrı olarak görülmesi ve ayrı olarak çözülmesi gerektiğini dile getiriyor.
Toplumun diğer unsurlarının da bireysel veya grupsal olarak farklı bakış açılarına sahip olmaları, bunlardan birine yakın veya uzak olmaları muhtemeldir.
Sözün burasında; zor, baskı ve şiddetin miadını doldurduğunu insanlar birbirini ne kadar daha çok tanısalar, o kadar birbirini iyi anlayabilecekleri, anlaşabilecekleri şüphesizdir. Onlarca yıldır Kürt meselesinde ve şiddet sorununda ilerleme kaydedilmemesinin başat sebebinin bunların bir tutulmasıdır. Öyleyse hak ve hürriyetler noktasında ayrı olarak Kürt meselesine yaklaşılması gerekir. Şiddet sorununun da ayrı olarak çözülmesi gerekir.
Nihayetinde de toptancı ve tekçi zihniyetten kurtulmamız gerektiğini, meseleleri görmeden gerçekliğimizi göremeyeceğimizi ve geleceğimizi inşa edemeyeceğimizi göz önünde tutmamız gerekir. Kürt meselesine ve şiddet sorununa bu şekilde yaklaşılmadığı, yapılan hatalardan ders çıkarılmadığı ve hatalarda ısrar edildiği müddetçe temcit pilavı olarak ekranlarımızı, köşelerimizi ve manşetlerimizi işgal edecektir. Vesselam.