İslam ümmeti uzun bir süredir sömürgeci güçlerin saldırısı altında varlık mücadelesi veriyor. Kültürel ve askeri savaşa ekonomik savaş da katıldı. Küresel şeytani güçler ellerindeki maddi imkânları kullanarak bağımsız politikalara yönelen İslam ülkelerini ekonomik olarak çökertmek, yoksullukla terbiye etmek istiyor. Özgür ve bağımsız İslam ülkeleri görmek istemiyor dünyanın günümüzdeki egemenleri. Müslümanların direniş ve dirilişlerinin kendilerine pahalıya patlayacağını biliyorlar.
İnsanlık korkunç bir tuğyan, azgınlık ve vahşet girdabında eriyip yok oluyor ve bunun en büyük sorumlusu, suçlusu iki asırdan fazladır dünyanın hâkimiyetini ele geçirmiş Batı uygarlığı. Putperest Roma'nın Pagan kültürü ile saptırılmış, hurafeler yığını haline getirilmiş Hıristiyanlık değerleriyle altyapısı oluşan Batı uygarlığı teknolojideki üstünlüğünü de kullanarak iki asırdır dünyaya kan kusturuyor.
Batı bu iğrenç, barbar uygarlığına tek alternatifin İslam medeniyeti olduğunun farkında… Bu yüzden Müslümanların başlarını doğrultmalarına izin vermek istemiyor.
Batıya karşı durmanın tek yolu bilinçli bir toplum ve neslin inşasından geçiyor. Bilinçli bir nesil ve toplum da ancak sağlıklı bir okumayı gerçekleştirmekle mümkün, yani kitapla…
Modern kültür, teknolojik gelişmeler ne yazık ki en büyük zararı kitaba ve okumaya verdi. Tüm vaktini sosyal medyada dolaşarak tüketen, saatlerini bilgisayar başında geçiren, başını akıllı telefonlardan kaldırmayan cahil, okumayan, sığ görüşlü, hazcı bir gençlik yetişti bu süreçte. Evet, toplumumuz, özellikle gençlerimiz okumuyor, kitaba ve bilgiye yabancı. Okuyan gençlerin de çoğu iletişim araçlarını yönlendiren sömürgeci kartellerin propaganda seline kapılarak içi boş popüler kitaplar okuyor.
Okuyan, ama faydalı bir okuma gerçekleştiren bir nesil inşa etmek zorundayız. Anneler, babalar, eğitimciler, aydınlar, sorumluluk makamında olan insanlar olarak gençliği kitapla buluşturmak için ne gerekiyorsa yapmalıyız. Geleceğimiz buna bağlı. Kurtuluşumuz buna bağlı. Güçlü, özgür, bağımsız, kalkınmış bir toplum ve ülke olmanın yolu bilgili, bilinçli, sorumluluk sahibi bir gençliğin varlığıyla mümkündür ancak.
Müslümanlar bir zamanlar tarihi yönlendiren insanlardı. Tarihi onlar yazardı. İslam milletleri asırlarca dünyaya bilgi, medeniyet ve sanat ihraç ettiler. İnsanlığın ilmi, bilimsel ve ahlaki kalkınmasına büyük katkı sağladılar. Bunu İslam'ın oku emrine riayet ederek, okumaya ve ilme önem vererek yaptılar. Müslümanlar bilgiye olan düşkünlükleri sayesinde binlerce âlim, filozof, bilim adamı, sanat adamı yetiştirdiler ve bin yıldan fazla dünyanın efendileri oldular.
Müslümanlar ne yazık ki şu an dünyaya yön veren bir ümmet değil. Tarih yazmıyorlar. Dünyanın en perişan, edilgen ve değersiz halkları olmaya mahkûm olmuşlar. Güçlü milletler karşısında savunmasız ve çaresizdirler. Yine böyle oldu. Okumayı, bilgiyi bıraktıkları için. Oku diyen dinlerine sırtlarını döndükleri için. Bugün dünyada en az kitap okuyanlar Müslümanlar. En az aydın ve bilim adamı çıkaranlar Müslümanlar. Müslüman halklar kitap okuma konusunda dünyanın diğer ülkelerine oranla çok gerideler.
Tekrar güçlü, özgür, egemen, müreffeh bir ümmet olmanın yolu kesinlikle kitaba ve okumaya dönüşten geçer. Kitap tekrar hayatımızın vazgeçilmezi olmalıdır. Genç nesillerimiz kitapla, okumayla haşir neşir olmalıdır. Bu bilinçli, seçici bir okuma olmalı. Bizi özgürleştiren, öze dönüşümüzü sağlayan, dinimiz ve değerlerimizle barıştıran, kültür emperyalizmini yenilgiye uğratan bir okuma olmalı.