Evlenecek olan kızının henüz 18 yaşında olmaması nedeniyle tedirgin olan beyefendi okuyucumuz şöyle diyor:
“Üç kızım iki oğlum var. Büyük kızım 16 yaşında okulu dışardan okuyor. Birkaç tane dünür geldi. Yaşı küçük diye geri çevirdik. En son istemeye gelenler tanıdığımız bir aile. Yaşı küçük dediysem de dinlemediler çok ısrar ettiler. Sonra yaşı 18 olursa başkasına verirsiniz dediler. Kız da sessiz kaldı, annesi de kızın sanki gönlü var filan deyince kabul etmiş olduk. Onlar da “illa bu yazın düğün yapacağız” diyorlar. Ben, iki sene bekleyin, sonra kimsenin başı ağrımasın filan dedim. Kabul etmiyorlar, “bize güvenin bir şey olmaz” diyorlar ama ben bu konuda diretince düğün tarihi belirleyemiyorlar.
Bir taraftan acaba hem kızıma hem de karşı tarafa haksızlık mı yapıyorum diyorum, öte yandan ne olur ne olmaz, başlarına bir şey gelmesin diyorum. Geçen bizim komşunun kızı 18'inden bir yaş küçük diye şikayet mi olmuş neyse, mahkemeye çağırmışlar. Ne bileyim biz de korkar olduk. Doğru mu yapıyoruz?”
Bu memlekette İslam düşmanı kesimler, Kur'an'a karşı verdikleri savaşı kazanamadıkları için, Müslümanların zayıf noktalarını arıyorlar. “Şehvetlerine tabi olanlar, sizin büyük bir sapıklığa meyletmenizi isterler.” (Nisa 27)
İffet, namus, haya, edep gibi kavramları yok ederek, kadın ve aileyi tahrip etmek istiyorlar. Ortalığı öyle velveleye veriyorlar ki, şeytanın gönüllü taraftarlığını yaparken çoklarını da kandıracak kadar gayret ediyorlar: “Onlardan gücünün yettiğini sesinle yerinden oynat; atlıların ve yayalarınla onların üzerine yaygarayı bas.”(İsra 64)
Ve maalesef, bu yaygaracıların her söylediğinin bilimsel(!) kabul edilerek yapılan kimi düzenlemelerle de ortaya çıkan mağduriyetler meydandadır.
“Yetimleri, evlenme çağına gelene kadar deneyin. Onlarda olgunlaşma (rüşd) görürseniz mallarını kendilerine verin; büyüyüp geri alacaklar diye onları israf ederek ve tez elden yemeyin..” (Nisâ 6)
Ayet-i kerimede evlenme çağı zikredilmiştir. Tabi bu olgunlukla birlikte ele alınmıştır. Peki burada neden 18 gibi bir yaş telaffuz edilmemiştir? Bunun hikmeti gayet açıktır. Çünkü canlılar robot/makine/malzeme değildir.
İnsan dediğimiz canlı türünün bölgeye, genlere, iklime, hastalık veya beslenme gibi şartlara göre farklılık arzeden bir fizyolojisi vardır. Dolayısıyla İslam, her ayrı iklim ve şart için tek tek ayrı ayrı hüküm saymak yerine herkesin evlilik yaşı denildiğinde anladığı ortalama yaşları zihne vermiştir.
Bu konuda bu coğrafyalarda on beş asırda hiçbir problem yaşanmadığı için öyle şu yaştan önce evlenemezsiniz diye kimseye bir yasak veya ceza da getirilmemiştir. İstisna dahi sayılmayacak –ki o tür haberlerin aslı astarı nedir o da belli değil- bir iki örnek için siz kalkar da beden ve zihin gelişimini, örfi kabulleri bir kenara atarak yasa çıkarırsanız, binlerce insanı “sen çocuğu gelin etmişsin” diyerek suçlarsanız, akılsız zındıkların hatırı için toplumun fabrika ayarlarıyla oynamış olursunuz.
Kaldı ki o yaygaracı ehl-i gafletin finanse edildiği, kulaklarına üflendiği merkezlerde, mesela Amerika'da, İngiltere'de, Fransa'da vd. güya o çok modern ülkelerde de öyle “şu yaşa gelmeden evlenmek yasaktır” gibi bir kanun filan da yoktur.
Her neyse, doğru kararı akl-ı selim ve temiz vicdanınızla siz vereceksiniz. İki yıl beklemeye karar verirseniz ve karşı taraf da bir şekilde kabul ederse bunu çok uzun bir süre görmezseniz sabretmiş olursunuz. “Allah sabredenleri sever.”(Al-i İmran 146)
Diğer halde de “tevekkeltü alellah” dersiniz. “Şüphesiz Allah tevekkül edenleri sever”(Al-i İmran 159) Yani her iki halde de hayrı murad ederseniz, inşallah yolun sahibi sizi darda bırakmaz.
Dua bekleriz.