Klostrofobi, genel anlamıyla küçük bir alana ya da odaya girmenin veya kaçmanın korkusu olarak ifade edilebilir. Bu durum, birçok durum veya uyaranlar tarafından tetiklenebilir; kalabalık asansörler, penceresiz odalar ve hatta dar boğaz kazaklar da dahildir. Genellikle anksiyete bozukluğu olarak sınıflandırılır ve panik atak ile sonuçlanır.
Klostrofobisi olan kişiler, asansör gibi küçük ve kapalı alanlarda panik atak geçirebilir veya bu tip yerlerde panik atak geçirmekten, nefes alamamaktan korkabilirler. Çocukken yaşanan travmatik bir olayın da klostrofobiye sebep olabileceği bilinmektedir.
Bu korkuyu yaşayanlar duygu durumlarını kontrol edemezler. Bulundukları alandan çıkamayacakları kaygısını taşırlar. Etraftaki duvarlar üzerine geliyormuş hissi yaşarlar.
Gerçekçi bir açıklaması bulunmasa da kendilerini tehlike altında hissederler. Korkunun büyüklüğü ölçüsünde farklı tepkiler verirler. Günlük yaşantısında kapalı alana maruz kalan bu bireylerin hayat kaliteleri düşer. Kapalı alan korkusu kişinin bedeninde psikolojik fizyolojik açıdan gerilim oluşturur.
Kapalı alan korkusu neden olur?
Aile bireylerinde kapalı alan korkusu bulunanlar bu korkuyu taşımaya daha yatkındır. Ebeveynin kapalı alanda yaşadığı korku ve endişe durumu çocukların da benzer korkular yaşamasına neden olabilir.
Ebeveynin panik atak geçirmesi çocukların da mantıklı bir sebebi olmayan korku yaşamalarına neden olabilir. Çocukken kilitli kalan ve bir yere sıkışan bireyler, ilerleyen dönemde kapalı alan korkusu yaşayabilir. Boğulma tehlikesi atlatan çocukların da kapalı alan korkusu yaşaması mümkündür.
Klostrofobi belirtileri nelerdir?
Kapalı alan korkusu kişi üzerinde psikolojik ve fizyolojik etkiler oluşturmaktadır.
Kapalı alan korkusunun bazı psikolojik belirtileri şunlardır:
-Hüzün
-Kapalı alandan çıkamama korkusu
-Duvarların üzerine gelme hissi
-Kendini kötü hissetme
-Boğulma hissi
-Bayılma korkusu
-Panik hali
-Öfkeli hissetme
Kapalı alan korkusunun bazı fizyolojik belirtileri şunlardır:
-Nefes daralması
-Hızlı kalp atışı
-Titreme
-Terleme
-El ve ayaklarda kitlenme
-Göğüs sıkışması ve ağrısı
-Ağızda kuruluk
-Tuvalete gitme ihtiyacı
Klostrofobinin genellikle iki önemli semptomu olduğu düşünülmektedir: Kısıtlama korkusu ve boğulma korkusu. Tipik bir klostrofobik, en az bir ya da birkaç kısıtlamadan korkmaktadır. Küçük odalar, kilitli odalar, arabalar, uçaklar, trenler, tünel, sualtı mağaraları, bodrum katlar, asansörler ve mağaralar gibi yerlerde kısıtlama korkusu yaşayabilirler.
Genellikle, bir bölgeye kısıtlandığı zaman, klostrofobikler, boğulma korkusu yaşar ve sınırları içinde hava eksikliği olabileceğine inanırlar.
Kapalı alan korkusu hangi ortamlarda açığa çıkar?
Kişinin kapalı alan korkusunun temelinde yatan kaygıyı harekete geçiren birden çok ortam olabilir. Kişinin yaşadığı kapalı alan korkusunun büyüklüğü ile ilişkili olarak;
-Kilitli odalar
-Asansör
-Uçak
-Metro ve tüneller
-İyi havalandırılmamış ve aydınlatılmamış dar mekânlar
-Kıyafet değişim kabinleri
-Döner kapılar
-Kilitli araçlar gibi ortamlarda kapalı alan korkusu açığa çıkabilir.
Klostrofobi tedavisi
Kapalı alan korkusunu yenmek isteyen bireyin çevresi tarafından zorlandığı görülmektedir. Korkusunu yenmesi için iyilik yapmak isteyen yakınları, kişiyi kapalı alanlara zorla veya ısrar ile sokma çabasına girer. Bu durum, kişinin korku halinde artmalara ve gerilimin kontrolsüz tırmanmasına neden olabilir. Neticede bu yaklaşım kişinin kapalı alan korkusunun gerçek nedeni bilinemediğinden çözüme katkı sunmaz.
Uzman nezaretinde yapılacak hipnoterapi/psikoterapi ile kaygının nedeni bulunabilir. Sorunun kaynağının belirlenmesi ile kişinin kaygıları giderilebilir. Böylece kapalı alanlarda yaşanılan korku giderilmiş olur.
Tamamen psikolojik nedenler sonucu ortaya çıkan kapalı alanda kalamama durumu, yine psikolojik tedavi yöntemleri ile çözülmelidir. İlk olarak tüm psikolojik rahatsızlıklarda olduğu gibi klostrofobide de hastanın kendini hastalığına inandırması ve yaşayacağı sıkıntıların farkına varması sağlanmalıdır.