Hüseyin Kaya / Doğruhaber/Haber Yorum
Kobani bir tehdit altında.
İnsanlar zorla ya da korkudan dolayı şehri terk ediyorlar.
PKK ve türevlerine bakarsanız Kobani konusunda sağlam ve işe yarar bir bilgiye ulaşamazsınız.
Bir taraftan “Kobani düşerse insanlık biter” çığlıkları ile durumun kötü olduğunu söylerler, öte taraftan IŞİD’i püskürttüklerini, büyük bir güç olduklarını iddia ederler.
Direniş için Kobani’ye doğru neredeyse davul zurna ile yola çıkıyor, çıkışa engel olan jandarmaya taş atıyor, tazyikli su ve biber gazı karşısında kahramanca direniyorlar, sonra Kobani’ye geçtiklerinde top atışlarını duyuyor, ödleri kopuyor, bu kez de Kobani’den çıkmak ve Türkiye’ye girmek için jandarma ile çatışıyorlar.
Anlamak gerçekten zor.
Şimdi kimse kalkıp bunun adının çok yönlü siyaset olduğunu iddia etmesin! Çelişkiden geçilmiyor ki, düzgün bir tahlil yapasın.
Birkaç örnek verelim.
*Gerek Selahattin Demirtaş gerekse de Diyarbakır eski Belediye Başkanı Osman Baydemir, yaptıkları açıklamalarla Türkiye’den silah istediler. Demirtaş, ağır silahların geçişi için koridor açılmasını bile talep etti.
Şimdi çelişkiye bakın!
Türkiye IŞİD’e destek veriyorsa neden IŞİD’e karşı Türkiye’den yardım istiyorsunuz? Türkiye ile “silahsızlanma” konusunu görüşürken ve siz bunda yavaş davranırken Türkiye Hükümeti neden sizin bir türevinize silah versin?
*IŞİD’in Güneye (Irak Kürdistan’ı) saldırısı sırasında PKK medyası Peşmerge aleyhine kirli bir propagandaya başladı. PKK medyasının iddiasına göre Peşmerge korkaktı ve kaçmıştı. Ayrıca Barzani’nin IŞİD’le işbirliği içinde olduğunu, Peşmergenin Êzidi kadınlara tecavüz ettiğini bile iddia ettiler.
Çelişki şu ki, şimdi PKK, korkak ve IŞİD destekçisi Peşmerge’den IŞİD’e karşı yardım istiyor.
*PKK, Rojava’da Baas rejimiyle işbirliği içinde muhalif hiçbir gruba hayat hakkı tanımadan uyduruk bir yönetim ihdas etti. Kendisine muhalif birçok kimse ya infaz edildi ya da bölge dışına çıkmak zorunda kaldı. Hapishaneleri, mahkemeleri, idarecileri, Eş Başkanları ve birlikte çalıştıkları muhaberatları ile birlikte kantonlardan oluşan bir “devlet” kurdular.
Amerika öncülüğündeki koalisyonun hava desteğine rağmen IŞİD saldırısı karşısında dayanamayıp geri çekildiklerinde mazeret aramaya başladılar. Cemil Bayık, “Dağda savaşabildiklerini, ovada savaşmaya alışık olmadıklarını” söyledi.
İyi de hani siz devletleşmiştiniz. Devlet yerleşik, örgütler ise mobil halde hareket eder. Yoksa devlet görüntüsünün altında örgüt idaresi devam mı ediyor? *PKK’nin siyasi ayağı üzerinde faaliyet yürütenler “PKK’nin tarihinin en güçlü döneminde olduğunu ve savaş seçeneğini tümüyle rafa kaldırmadıklarını” söyleyerek T.C. Hükümetini tehdit ediyorlar.
Tarihinin en güçlü dönemindeki PKK “üç-beş çapulcudan oluşan IŞİD” karşısında başarısız oluyorsa, paralelinden derinine kadar bir tasfiye yaşadığı için eli daha da güçlü olan T.C. karşısında neyine güveniyor? Rojava’da IŞİD’e karşı, Güney’de Barzani’ye karşı zor durumdayken “çözüm süreci bitti” demenin “stratejik aptallık”tan başka bir şey olmadığını anlamak için sıradan bir gözlemci olmak yeterli iken halihazırdaki durum nasıl izah edilebilir?
Çelişkiler o kadar çok ki hangi birine değineceğimizi bilemiyoruz.
Yani uyuşturucudan pay alanların uyuşturucu ile mücadele edeceğini söylemesinin, Kobani için seferberlik ilan edilmesi gerektiğini söylerken konserler düzenlemenin de izah edilebilir bir tarafı yok!
Birkaç “Kobani çelişkisi” ile meseleyi izah edelim dedik.