Uzun zamandır görmediğim bir arkadaşla konuşuyoruz. Konu ailesinden açıldı ve söz babasına geldi.
“Hocam, babamın belki fazla bir ilmi ve bilgisi yoktu; ama iyi bir insandı ve sağlam bir imana sahipti. İslam'ı ve müslümanları da çok severdi” deyip babasının iyi insan oluşuna, yaptığı iyiliklerinden birini anlatarak örnek verdi:
“Bir tanıdığımız evlenmek istiyordu; ama fakirliğinden dolayı evlenecek parası yoktu. Babam bunu öğrenince onu çağırdı. Babamın on tane öküzü vardı. O zamanda bir öküzün parası ile evlenilebiliyordu. Babam kendisine bir öküzünü verdi. ‘Al götür bu öküzü sat ve evlen' dedi...
Aradan yıllar geçti. Adam evlenmiş, ev kurmuş ve karayollarının yol çalışmalarında iş tutmuş, para biriktirmiş ve getirmiş babamın parasını vermek istemişti. ‘O zaman param yoktu, şu anda durumum iyi, param var...' ne dedi ve ne yaptıysa babam parayı almadı. ‘Ben o gün sana borç olarak vermedim, karşılıksız verdim. Bu sebeple almayacağım' dedi babam ve parayı almadı.”
İyiliğe güzel bir örnek olabilir, belki anlattığım. Ancak ben çok daha önemli bir boyutuna, bir hususa değineceğim. Arkadaş, babasının iyi insan oluşunu anlatırken, benim kafam bir cümleye takıldı. Bugün ne kadar da muhtaç olduğumuz bir cümle!
“Babamın fazla bir ilmi ve bilgisi yoktu; ama iyi bir insandı ve sağlam bir imanı vardı.”
İşte bu cümle...
Bu cümlede ifade edilen manaya günümüz Müslümanları, daha doğrusu ilim sahipleri ne kadar da muhtaç. Resullah'ın (sav) özellikle biz ahir zaman Müslümanlarına da tavsiyesi: “Kocakarı imanına sahip olun...”
Yani imanınız saf olsun.
Koca koca kitaplar okuyan, ayet ve hadis ezberleyen ve bunlarla onu, bunu tekfir eden, mezhepçilik ve ırkçılıkla Müslümanlar arasında tefrika ve fitne oluşturanları gördükçe “kocakarı imanı”nın manasını, daha iyi anlıyor insan.
Koca koca ilim sahipleri dağıtıyor, bozuyor, yıkıyor, kırıyor, derin düşmanlıklar oluşturuyor. Ama az bir ilme sahip “kocakarı imanı” ise yapıyor, derman oluyor, derin muhabbetler ve dostluklar oluşturuyor.
Elbette ideal olan; hem ilim sahibi olmak ve hem de saf bir imana sahip olmaktır. Ama maalesef bugün İslam dünyasındaki temel sorunlarımızdan biri de sözde ilim sahipleri. Maalesef çoğunlukla bu ilim sahipleri, saf imanı bulandırıyor.
Bugün ilim, iyiliğin aracı olmaktan ziyade kötülüğün aracı olmuş. Tefrikanın, fitnenin, adavetin, öfkenin, şiddetin, gazabın aracı olmuş.
Tabi ki bu, ilimde olan bir olumsuzluk, kötülük değil, ilmi öğrenendeki olumsuzluktur, kötülüktür.
Hz. İsa'nın dediği gibi; “İlim gökten inen suya benzer. Tatlı ağaç onu alır, tatlı meyve verir. Acı ağaç onu alır, acı meyve verir.”