CHP’de Cumhurbaşkanlığı Külliyesini ziyaret üzerinden kopan fırtına dinmek bilmiyor.
Komployu kimin kurduğu da tam belli değil, kime karşı kurulduğu da…
Muharrem İnce “mağdur” rolüne girmek istiyor; ama bunun getirisini götürüsünü tam olarak hesaplayamıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu da mevcut durumun kendisine zarar vermeye başladığını fark ettiği için olayı “soğutmaya” çalışıyor; ama nafile!
Komplo CHP’nin genlerinde var.
Birkaç örnek üzerinde durarak meseleyi izah etmeye çalışalım.
CHP’ye karşı ilk hareketlenme Terrakiperver Cumhuriyet Fırkası (TCF) ile yaşandı.
İstiklal Harbinin önemli isimlerinin yönetimde olduğu TCF’nin programında; egemenliğin halkta bulunduğuna vurgu yapılırken, özgürlüklerin geliştirilmesi ve sağlıklı seçimlerin yapılması isteniyordu. Bunların da ötesinde halkta oluşmaya başlayan rahatsızlıkları da göz önünde bulunduran parti, din ve inançlara saygılı olduğunu vurguluyor ve yerinden yönetimin gerçekleştirilmesi esasını benimsediğini ifade ediyordu.
3 Haziran 1925’te hiç alakası olmadığı halde Şeyh Said Kıyamı gerekçe gösterilerek kapatıldı.
“Tek Parti” mantığı sorgulanınca yeni bir teşebbüs gündeme getirildi.
Yine CHP içerisinden bazıları Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı kurdular.
CHP’de yer bulamadığı için küskün olan bazı isimler SCF’de yer almaya başlayınca tedirginlik oluştu.
SCF, İzmir Suikastı ve “Cumhuriyet düşmanlarının partide kümelenmesi” gerekçe gösterilerek 18 Aralık 1930’da resmen kapatıldı.
“Halk daha çok partili sisteme hazır değil” denilerek muhalefetin oluşması uzun zaman engellendi.
Demokrat Parti’nin aldığı yüksek oylar CHP’yi öfkelendirdi ve komplolarla halkı sokaklara dökerek darbeye zemin hazırladılar.
Darbeden sonra başbakan ve bakanlar idam edilirken CHP bundan kazançlı çıktığını düşündü; ama sevinci çok fazla sürmedi.
1965 seçimlerini Adalet Partisi kazanınca CHP’de kazan kaynamaya başladı. Ecevit, 1965 seçimlerinde Meclis'e Zonguldak milletvekili olarak girdi. Turhan Feyzioğlu ve arkadaşları CHP’nin Kemalizm’den koptuğunu Marksizm’e yaklaştığını söyleyerek koptular ve 43 milletvekili ile Güven Partisi'ni kurdular. CHP'nin içinde bir “sola kayma”dan söz ediliyordu. Ecevit bu konulardaki düşüncelerini o yıllarda yazdığı 'Ortanın Solu' ve 'Bu Düzen Değişmelidir' kitaplarında açıkladı. Daha önce Mustafa Kemal’i bile sola yakın durmadığı için eleştiren Ecevit, aşırı sol ile arasına mesafe koydu; ama İnönü’ye karşı da hamlelere girişti. Kısa sürede partinin genel sekreteri oldu.
12 Mart muhtırasında partisiyle ayrı düşen Ecevit, görevini bıraktı; ama parti teşkilatında kendi ekibini oluşturmaya başladı. 1972'de toplanan CHP kongresinde Ecevit, İnönü'nün karşısına alternatif bir liste çıkardı. İnönü, desteklediği liste kaybedince genel başkanlıktan istifa etti.
Ecevit’in dönemi 12 Eylül darbesine kadar devam etti.
Bu arada meşhur “Güneş motel” olayından da söz etmek gerekir.
1977 seçimlerinde CHP birinci parti olmuş; ama hükümeti kuracak sayıya ulaşamamıştı. Bunun üzerine Ecevit, AP’li 12 milletvekiline istifa edip CHP’ye katılmaları durumunda kendilerine bakanlık verileceği vaadinde bulundu. Bu milletvekilleri (Tuncay Mataracı, Şerafettin Elçi, Mete Tan, Hilmi İşgüzar, Orhan Alp, Fethi Acar, Mehmet Oğuz Atalay, Cemalettin İnkaya, Ali Rıza Septioğlu, Enver Akova, Ahmet Karaaslan ve Güneş Öngüt) ile Güneş Motel’de yürütülen pazarlık sonuç vermiş ve istifa etmişlerdi.
90’lardan itibaren Deniz Baykal ve parti içi çekişmeler gündeme geldi.
CHP yerine siyasette SHP vardı ve başında da Erdal İnönü bulunuyordu. Deniz Baykal, üç kez kurultaylarda yarıştığı Erdal İnönü’ye karşı kaybetti. Sonunda bir kısım vekille beraber ayrılıp CHP’yi yeniden canlandırdı.
CHP’nin oy oranı düşüktü. Deniz Baykal, ısrarla “solda bütünleşme”yi gündeme getirdi. Tabi birleşme yeri CHP olacaktı, çünkü Atatürk’ün kurduğu partiydi. O sırada SHP’nin başında Murat Karayalçın vardı.
Sonunda birleşme kararı alındı. Baykal, üçüncü bir ismin (Hikmet Çetin) genel başkanlığına razı oldu. Nasıl olsa kısa sürede girilecek kurultayda zaferle çıkacaktı. Nitekim öyle oldu.
Baykal, internete düşen bir görüntü kaseti ile istifa etti. Görüntüler skandaldı; ama CHP’liler ısrarla “Kaset komplosu” dediler.
Ve Kılıçdaroğlu dönemi…
Önder Sav’ın tasfiyesi, Sarıgül’ün ihracı, İnce’nin adaylığı…
“Kemal Bey işi öğrenmiş” diyecektik ki, bu son olay patlak verdi.
Büyük ihtimalle Muharrem İnce çekilmek zorunda kalır.
Bundan sonraki süreçte Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu arasında bir komploya şahit olabiliriz.