Bütün dünya bir şamar yemişti küçük Aylan'dan. Kısa mavi şortu, kırmızı tişörtü ile uzanmış kıyıya, bütün dünyanın gözlerinin içine baka baka; “Burada kumdan kaleler yapmam gerekirken, mezarımın kazılmasını bekliyorum” dercesine, vuruyor tokadını hepimizin yüzüne.
Senden özür dilememizin bir anlamı var mı bilmiyorum Aylan. Ülkelerin âli menfaatleri uğruna, kıyıya vurmuş bedenin kimi ilgilendirir? Herkes kendi hesabının ve siyasi çıkarının peşinde koşuyor. Hatta senin cansız bedenin üzerinden bile bunu gerçekleştirenler var.
Beşşar; “Ben babam Hafız gibi astığımı asar, kestiğimi keserim. Kimse bana karışmasın” diyor. Ondan da babasından da kurtulmak isteyenler, haklı haksız yollara tevessül edip, haklıyken haksız yere düşüyorlar. Türkiye, Osmanlı rolüne girmiş, eski prestijinin peşinde. İran kendisinin önündeki son kaleyi yıktırmak istemiyor. Amerika Beşşar'dan daha uygun bir kişiyi bulamadığından, şimdilik O'nu ülkenin başında tutma gerekliliği hissediyor. Rusya ağabey rolüne girip, ABD'ye bir pasta payı daha bırakmak istemiyor. Körfez ülkeleri keyiflerinin bozulmaması için emre amade erler gibi esas duruş gösteriyorlar Batılı komutanlarına.
Kısacası Aylan'ım seni düşünen yok. Biliyorum senin tabutun küçük. Fakat üzülme. Yalnız değilsin. Daha geçenlerde PKK senin ırkdaşlarından biri olan Fırat'ı paramparça etti. Onun tabutu seninkinden birazcık daha büyük. Abin sayılacak yaşta idi çünkü. Annesi garibimi manava göndermişti. Sonra Kürdistan'ın sahte kurtarıcıları onu paramparça ettiler.
2009 yılında bir ırkdaşın daha böyle paramparça olmuştu. O da ablan Ceylan'dı. Bu kez devletin resmi topları onu hayatından etmişti. Onun da tabutu seninkinden birazcık büyüktü. Hayvanlarını otlatırken topların menziline girmişti. Sonrasında Fırat gibi paramparça oldu.
Hem biz bunları eskiden beri yaşıyoruz. Geçen hafta birazcık değinmiştim. Hani Alakamış'ta yakıldığımızı yazmıştım. Aslında o kadar gerilere de gitmeye gerek yok. Halepçe geldi aklıma. Hani orada Ömer Hawar diye biri vardı. Bütün ömrünce dua etmişti 7 kızdan sonra erkek evladı olsun diye. Allah kendisine ikiz erkek evlat bağışlamıştı. Daha bir aylıktı bebeler. Batı menşeli, Saddam onaylı, Kimyasal Ali'nin attığı bombalar, aileyi sofra başında yakalamıştı. Ömer Hawar, kucaklamıştı ikizlerden birini, belki kurtarabilirim diye. Ancak solunum yolları iflas etmiş, bir kapının eşiğine yükünü oğluna vermeden, omuzundan destek alarak uzanıp, 4998 kişinin sembol fotoğrafını vermişti. Bu küçücük çocuk da sizden evvel gitmişti Allah'ın huzuruna. Sizin abiniz olmasına rağmen, sizden küçüktü yaşı. Onun da tabutu küçüktü.
Ama dünya dönüyor. Amerika, başkan değiştiriyor. Her yeni gelen başkan daha fazla mazlum katletme yarışına giriyor. Batılı çocukların rahat uyuması ve geleceğine güven içerisinde bakabilmeleri için, senin ve akranlarının kanlarına ihtiyaçları var. Biliyorsunuz sizin coğrafyada petrol çok. Bütün dert sizin enerji kaynaklarınız. Her ne hikmetse kaynağın başında sen varsın ama rahat uyuyanlar Batılı çocuklar. Onların rahatı için senin kanının akması gerekiyor. Batılı vampir güruh ve onların yerli işbirlikçi yöneticileri, senin kanının akıtılmasında bir beis görmüyorlar.
Sen hepimizin gözünün içine baka baka “Peki ya Müslümanlar nerde?” diyorsun, biliyorum. Aylan'ım bende soruyorum, Müslümanlar nerede? diye. Ama biraz önce batılıların yerli işbirlikçilerinden bahsettim ya. İşte Müslümanlar da Batı'ya yardım ve yataklık etme yarışına girmiş durumdalar. İşbirlikçi dediğim bu sözde Müslümanlar. Hem senin bildiğin asil Müslümanlar yok artık. Herkes siyasi çıkar peşinde. Bu çıkarlar için senin cansız bedenin sahile mi vurmuş, vız gelir, akranlarının vücudu mayın, bomba ve toplarla paramparça olmuş, tırıs gider.
Bakma üç beş kişinin kameralar önünde senin için ağladığına. Kimsenin umurunda değilsin. Herkes Batılılara yaranmak ve onların bir aferinine mazhar olmak için seni peşkeş çekiyor.
Görüyorsunuz, devlerin çatışmasında ölenlerin tabutları küçük oluyor.
Utanıyorum Aylan'ım. Utanıyorum..!