Bismihi Teâlâ
Yıllar önce -1970'li yılların sonlarına doğru- Emperyalist ve Siyonistlerin karşısında tir tir titredikleri devrimci ve ilim irfanla yoğrulmuş, adalet timsali İmam Humeyni, ramazan ayının son cumasına denk gelen günü ‘'Dünya Kudüs Günü'' olarak ilan etmişti. O günden bu yana ramazan ayının son cuması İslam âlemince devasa gösteri, miting vb. etkinliklerle özel olarak Kudüs bir kez daha gündemdeki yerini almaktadır. Büyük feraset sahibi İmam elbette bu çağrıyla kendisinden sonrakilere de büyük bir mesaj vermek istemiştir.
Peki, imam bu çağrıyla ne demek istiyordu? Ya da bu çağrıya nasıl karşılık vermek gerekir?
Aslında İmam her daim Kudüs'ün ve bünyesindeki kutsalların Müslümanların, İslam âleminin gündeminde olmasını açık bir şekilde ifade etmiştir. Ramazan ayı ile birlikte zihinlerin, gönüllerin arındığı iklimde inananların bu halle Kudüs'ü belki daha iyi idrak edebileceklerine işaret ediyor olmasın mı?! Dolayısıyla bu çağrıya icabet eden; Kudüs'ün, Aksa'nın, Filistin'in sevdasını, aşkını yüreğinde taşıyor. Ki ümmet şükürler ola STK'lar, İslami camialarla farklı farklı coğrafyalarda bu gür sedaya icabet etmektedir. Etnisitesi, kökeni, rengi, mekânı ne olursa olsun; yaşlı genç, erkek kadın aynı sedayla haykırmakta… En azından seslerini dünyaya duyurmakta ve mevcudiyetlerini hissettirmektedirler. Piyon, işbirlikçi, zelil kılıklı İslam beldelerinin korkak yöneticilerine inat!!!
Onun için Kudüs'e olan iştiyak her zaman olmalıdır. Vücuttaki kan nasıl ki sürekli temizlenip tazeliğini devam ettiriyorsa; Müslüman da şevkini, aşkını her daim zinde tutmalı, tazeliğinden ödün vermemelidir. Malıyla, varlığıyla, canıyla ve içten dualarıyla Kudüs'ün izzetli hamilerine destek vermeli; hazır ve nazır halde olmalıdır.
Merhum üstat el-Benna, Müslüman'ın vatanını haritalar üzerinde gösterilmiş minyatür biçiminde görmez. Açıkçası tüm İslam coğrafyasını, Müslüman'ın/Müslümanların memleketi, vatanı olarak görür. Ne kadar geniş bir bakış, ne kadar Mümince! Değil mi?..
İmdi dar düşünceli bazı kimseler gibi Kudüs, Filistinlilerindir ya da Arap'ındır deme lüksümüz kalmaz. Yıllardır ‘'Kâbe Arabın olsun bize Çankaya yeter'',''Kudüs, Filistinlilerin iç meselesidir.'' gibi ırkçı söylemlerle zihinleri bulandıran zihniyet iflasın eşiğinde… İslam da aslolan İbrahim Milleti olduğuna göre memleketi de tüm İslam coğrafyasıdır. Ülküsü vahdet, dayanağı asrısaadettir.
Şükürler olsun Kudüs'ün bekası için her; gün, hafta, ay yoktur ki şehit olmasın. Toprağı şehit kanıyla sulanan çorak topraklar çiçeklerle bezenmez mi? Ya da ölü topraklar şehitlerin al kanlarıyla hayat bulmaz mı?..
Erkek-kadın, yaşlı-genç ne olursa olsun toprağa düşen her şehid/şehide, bizler için zafer muştusudur… Güçtür… Kuvvettir… Takattir… Umuttur… Zaferdir
Haziran ayının başında Rézzan isminde gencecik bir fidan daha şehadete erişti. Mazlumların indinde ‘'Yardım Meleği'' diye tabir edilen daha henüz 20'sine yeni girmiş, tertemiz bedenlerin naaşı Cenneti Âlâ'ya ulaşırken; zalimlere lanet yağdırmakta Arş-ı Âlâ, Aksa'nın her sütunu, Kudüs'ün her karış toprağı!..
Tıpkı 2015'in 13 Temmuz'unda Türkiye Kürdistan'ın mazlum coğrafyasında Diyarıbekir'de PKK çetesinin kurşunlarıyla şehadet mertebesine erişen Aytaç Baran gibi…Gencecik bedenler al kanlarıyla, güzel amelleriyle Hakkın huzuruna çıkınca; davalarına sahip çıkmak en büyük ödevimiz değil midir?..
Ramazan ayını uğurlarken Yaratandan; şu aciz halimizle kıyam, kıraat, sücut ve fıtırlarımızı izzeti dergâhında kabul buyurmasını isteriz. Şehr-i Ramazanın orucunun finalinde bizlere id-el fıtr yani fitre bayramını ödül olarak verdiği gibi Özgür Kudüs, kutsal Aksa için mücadele eden inananlara zaferler bahşetsin!
Ya rab! Şehitlerin hatırına, mücahitlerin aşkına kabul buyur bizden.
Tüm inananların mübarek Ramazan Bayramını şimdiden tebrik ediyor. Sıhhat ve afiyetler diliyorum.