Ramazan ayının son Cuma’sındayız. Bilindiği gibi yıllardır Ramazan’ın son Cuma’sı, Dünya Kudüs Günü olarak anılıyor. Bugünde, başta Gazze olmak üzere dünyanın birçok yerinde Müslümanlar meydanlara inip Filistin davasına sahip çıktıklarını ilan edip işgalci İsrail’i ve destekçisi küresel şer odaklarını lanetliyorlar.
Batılı devletlerin desteğiyle İsrail bağımsızlığını ilan ettiği 1948’den bugüne zulüm ve katliamlarını aralıksız devam ettirdi, binlerce Filistinli Müslüman’ı şehid etti. 1967’de mübarek beldemizi barındıran Kudüs’ü işgal ettikten sonra zulüm ve baskılarını sistematik hale getirdi.
Terör şebekesi İsrail, Âlem-i İslam için kutsal olan Mescid-i Aksa’yı çoğu zaman keyfi gerekçelerle ibadete kapattı, İslam’ın şiarlarından olan ezanı yasakladı, necis postallı askerleriyle mescide baskın yaptı, Rablerine ibadet eden masumları katletti. İsrail’in zulmü ve baskısı hiç azalmadı; kimi zaman cami içerisinde namaza durmuş olan Müslümanlara bombalar yağdırdı, yüzlerce Müslüman’ı bir seferde katletti.
Kimi zaman hedef gözetmeksizin Gazze’deki evlere bombalar yağdırdı, zehirli gazlar kullanarak binlerce Müslüman’ı zehirledi. İşgalci İsrail, Kudüs’te on binlerce konut inşa ederek gerçek sinsi hedefini tüm herkese göstermiş oldu. Bunlarla da yetinmedi, küresel haydut ABD’nin desteğiyle Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etti. Siyonistlerin uşağı emperyalist ABD ise adeta İslam dünyasına meydan okuyarak Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığını açıkladı ve daha sonra büyükelçiliğini Kudüs’e taşıdı.
Siyonistler, emperyalistlerden aldığı güç ve destekle zulüm, baskı ve katliamlarına devam ediyorlar. Dünya Müslümanlarının meydanlara inip Kudüs’e sahip çıktıkları bugünlerde bile küresel şer güçlerin desteğiyle daha büyük işgallere kapı aralamak için yeni şeytani planlar yapıyorlar. Yüzyılın Anlaşması projesini, bu şeytani plana örnek gösterebiliriz. Bu projeyle sadece Kudüs’ü değil bütün kutsal beldelerimizi işgal etmenin hesabı içerisindedirler.
Âlem-i İslam, Yüzyılın Anlaşması adıyla sunulan sinsi tezgâhı ortaya koyacağı izzetli ve hikmetli duruş ile bozmalıdır. Bugüne kadar siyonist zulümlere karşı ciddi bir şekilde karşı durmayan İslam âlemi, sessizliğini bozmak, sorunları mutlak manada çözecek adımlar atmak ve yeni stratejiler geliştirmek zorundadır. İslam âleminin sessizliğinden ve dağınıklığından güç alan emperyalist ve siyonistler, Kudüs’ümüzü tamamen elimizden almak için harekete geçmiş durumdadır.
Artık söz söylemenin bir anlamı kalmamıştır. Gün, bugüne kadar işgalcilere karşı söylenmiş sözleri eyleme dönüştürmenin günüdür. Durmanın, beklemenin, olabileceklere göre pozisyon almanın günü değil bugün, bugün harekete geçmenin, adımlar atmanın, inisiyatif almanın günüdür. Bugün küfür cephesinin bize yönelik ilan etmiş olduğu savaşta yerimizi almanın günüdür. Bu önemli günde mahzun Kudüs’ün yalnız ve sahipsiz olmadığını tüm şer güçlere göstermenin günüdür.
Bugün Kudüs davasına bütün güç ve imkânlarımızla sahip çıkma günüdür. Bugün bir bütün olarak yani ümmet olarak meydanlara inmenin, izzetli bir biçimde ve onurlu bir şekilde Kudüs’ü savunmanın günüdür. Bugün ayrışmanın, ayrı durmanın, ihtilafları konuşmanın günü değil, bugün safları sıklaştırmanın, birlik olmanın günüdür.
Gün, İslam âleminin Batılı şer güçlerin oyunlarını boşa çıkaracak adımları atma günüdür. Gün, İslam dünyasının özüne dönüp birlik ve beraberlik içinde adım atma günüdür. İslam dünyasının ve Müslümanların geleceği açısından ehemmiyet arz eden bu adımlar bugün atılmazsa, yarın çok geç olabilir. O yüzden bugün bu adımların atılması için tüm Müslümanların sorumluluk şuuruyla hareket etmesi gerekir.
Dünya Müslümanlarının meydanlara indiği bu günler, ümmetin birlik ve beraberliği için kaçırılmaması gereken bir fırsattır. Zira şeytani planlar Âlem-i İslam’ın birlik ve dirliği neticesinde bertaraf olur. Âlem-i İslam’ın birliği de, bir bütün olarak tüm Müslümanların mukaddes Kudüs davası etrafında birleşmesiyle gerçekleşir.