İslam dünyasındaki Kudüs duyarlılığı hep eleştirilmiştir. Ancak eleştiri, işlevsiz olduğunda kimi zaman yapılanın da gerisine düşmeye yol açabilir.
Türkiye'nin Kudüs duyarlılığı önemlidir. Son dönemde Endonezya'nın da Kudüs konusunda bir duyarlılık edinmiş olması dikkate değerdir.
Ne var ki Türkiye, Filistin'e komşu değildir, Endonezya ise Filistin'e çok uzaktır.
Filistin'de fiilî sonuçların alınması ilkin Filistin'de güçlü bir israil karşıtı yapının bulunmasına bağlıdır.
Filistin'de fiilî sonuçların alınmasının ikinci koşulu Filistin'in komşularında israil karşıtı güçlü bir yapının bulunmasıdır.
Filistin'in iki büyük komşusu Mısır ve Suriye'dir. Onların dışındaki Lübnan ve Ürdün, kendileriyle sorunun çözülemeyeceği küçük devletlerdir.
Filistin'de fiilî sonuçların alınmasının üçüncü koşulu, Siyonistlerin küresel güçleri karşısında İslam dünyasının önemli bir kesiminde israil karşıtı bir yapının oluşmasıdır.
Filistin'de fiilî sonucun daha kolay alınmasının bir koşulu ise dünyanın en azından bir bölümünün Müslümanların yanında durmasıdır.
Filistin, israil karşıtı güçlü bir yapıyı bulundurma konusunda geçmişten daha iyi durumdadır. Filistinliler, mücadele konusunda büyük deneyim edindiler. Kimin kendilerini aldattığını, kimin onların yanında durduğunu gördüler ve kendi öz imkânları ile israil karşıtı bir cephe oluşturdular.
Dolayısıyla Filistin davasının bir yanı başarılmıştır. Sorun, ikinci yana geçememektir; Mısır ve Suriye'de israil karşıtı bir yapının oluşmamasıdır.
Geçmişte Nasır ve BAAS gibi ulusalcı sosyalistlerin Filistin davası güdüyor görünmeleri, bir aldatmaydı, davayı Siyonistler ile işbirliği içinde olan uluslar arası sistem adına kontrol altına almaktı. Filistinliler, o kontrol ortamından bile yararlanmanın yolunu bildiler.
Mısır ve Suriye, bugün davayı kontrol altına alma yeteneğini kaybetmiştir. Ama Mısır ve Suriye'de Filistin davasına sahip çıkacak bir yapı da oluşmamıştır. Mısır ve Suriye, Filistin davası için alan oluşturmada bugün geçmişin çok daha gerisindeler. Suriye BAAS'ı can çekişirken, Mısır'ın israil yanlısı açık tutumu malumdur.
Mısır ve Suriye'nin bu durumu Filistin sorununun çözümü için engeldir.
Filistin'e uzak olmayan İslam ülkelerine gelince İslam alemi, bu konuda geçmişin çok ilerisindedir. Henüz seçimlerin yapılmadığı Türkiye'de neredeyse her partinin Filistinlilerin yanında durması veya duruyor görünmesi gözler önündedir.
Son dönemde Tunus, Lübnan, Malezya, Irak gibi seçimlerin yapıldığı bütün ülkelerde öne çıkan isimlerin İslamî bir kimliğe sahip olmaları İslam aleminin geldiği nokta açısından çok önemlidir.
Dünyanın da Filistin konusunda geçmişe göre çok olumsuz bir noktada olduğu söylenemez. Aralık 2017'de Birleşmiş Milletler'deki Kudüs oylamasında dünyanın ABD'yi yalnız bırakması, ABD'nin geçen haftaki elçilik açılışına da dünyadan sınırlı sayıda katılımın olması bunu göstermektedir.
Eğer mesele bitişik havuzlar üzerinden düşünülecekse bugün Kudüs davasıyla ilgili bütün havuzlarda boşluk bulunmakla birlikte boş havuz, Filistin'in komşuları, Mısır ve Suriye havuzudur.
Bu havuz bir şekilde dolmadıkça sorunun çözülmesi, davanın neticelenmesi zor görünmektedir. Filistin davasındaki kopukluk, neticesizlik ondan kaynaklanmaktadır.
Siyonistlerin bütün çabası, Filistin ve Mısır-Suriye havuzlarının birlikte dolmamasına yöneliktir. Bu havuzlardan en azından birini boş bırakarak israil'in ömürünü uzatmak, israil'e güçlenmesi için zaman oluşturmak onların en önemli stratejileridir.