Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2018 yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri takdim törenine katıldı.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen törende bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu yıl ödüllerin Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu tarafından belirlendiğini söyleyerek, ödüle layık görülen kültür sanat insanlarını tebrik etti.
"Topyekûn bir mücadeleyle ülkemizi kültür sanatta ileriye taşıyabiliriz"
Konuşmasında, "Bize göre kültür; tıpkı toprak gibi, tıpkı bayrak gibi, tıpkı ordu gibi, tıpkı para gibi bir milletin bağımsızlığının sembollerinden biridir." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünyanın en güçlü ülkelerine baktığımız zaman, ordularından ziyade kültürel iktidarlarıyla bu konuma geldiklerini görüyoruz. Günümüzde kültür endüstrisi öyle bir seviyeye geldi ki dünyada girmediği, ulaşmadığı, tesir etmediği yer kalmadı. Sinemadan müziğe, giyimden teknolojiye ve mimariye kadar her alanda bu etkiyi görüyoruz. İşte bu gerçek bizi kültür sanat politikalarımıza dört elle sarılmaya itiyor." ifadesini kullandı.
Geçtiğimiz 16 yılda Türkiye’nin, eğitim ve kültür sanat politikalarında arzu edilen mesafeyi kat edemediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Esasen bu alandaki gelişmelerin diğer yatırımlar gibi sadece devlet projeleriyle, kamu imkânlarıyla sağlanabilmesi işin tabiatına da uygun değildir. Millet olarak topyekûn bir mücadeleyle ülkemizi kültür sanatta ileriye taşıyabiliriz, çünkü bu faaliyetler sonuç itibarıyla bireysel çabaya, bireysel üretkenliğe dayalıdır. Devlete düşen görev, bireylerin bu gayreti ortaya koyabilecekleri iklimi tesis etmektir. İnşallah yeni dönemde bu doğrultuda çok daha büyük adımları hep birlikte atacağız."
"Siyasi ve sosyal alanlardaki kırılmalar kültür ve sanat dünyamızda kuraklığa neden oldu"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin son bir asrının siyasi ve sosyal alanlar yanında kültür ve sanat açısından da büyük kırılmaların yaşandığı bir dönem olduğunu belirterek, "Bu süreçte dilimiz öylesine büyük bir değişime uğramıştır ki, dedeler torunlarıyla sağlıklı iletişim kuramaz hâle gelmiştir. Aynı şekilde müzik zevkimizde çok ciddi değişimler yaşanmıştır. Giyim-kuşamdan yeme-içmeye kadar her alanda bu sıkıntının emarelerine şahit olabiliyoruz. Kültür sanat dünyamızın kuraklığının en başta gelen sebeplerinden biri de budur." değerlendirmelerini yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, medeniyetin esasta bir inşa faaliyeti olduğunu, bu faaliyetin temelinin de ilim ve hikmet olduğunu ifade ederek, "Biz uzunca bir süre, ecdadın ihtişamlı medeniyet mirasına sırtımızı dönüp kendimizi her alanda gecekondulara, kaçak yapılara mahkûm ettik." dedi. Bugün Türkiye’de ve genel olarak medeniyet coğrafyasında yaşanan sorunların, ilme, hikmete, tefekküre, gayrete, azme ve tevekküle yeteri kadar sarılmamaktan kaynaklandığı söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu: "Rabbimiz Kur'an-ı Kerim’de bize defalarca, ‘Akıl etmez misiniz?’ diye hitap ederek, gitmemiz gereken yolu orada gösteriyor. Diğer hususlarla birlikte kültür sanat alanındaki kısırlığı aşmak için yapmamız gereken budur; yani aklımızı kullanmamız, geçmişten ve bugünden gereken dersleri çıkarmamızdır. Üstelik bunun için gerçekten çok kıymetli bir müktesebata sahibiz, bu alanda zenginiz, fakir değiliz."
"Mehmet Akif Ersoy’un fikir mirası, önümüzde yeni yollar açmaya yetecek zenginliktedir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy’un fikir mirasının bile önümüzde yeni yollar açmaya yetecek zenginlikte olduğuna işaret ederek, "Mehmet Akif Ersoy’un hayatı ve geride bıraktığı eserleri, başlı başına milletimize verilmiş bir ödüldür. Bizim burada kendisi adına varisine takdim edeceğimiz ödül, sadece milletimizin istiklal şairine olan vefasının ifadesidir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy’un Mısır’dan Türkiye’ye döndüğünde Beyoğlu’nda kaldığı dairenin kamulaştırılıp, müze eve dönüştürüleceğini belirterek, "İstiklal Marşı şairimize ait pek çok eser ve şahsi eşyanın da sergileneceği bu müze evinin bilhassa gelecek kuşaklara üstadı daha yakından tanıma ve anlama imkânı vereceğine inanıyorum." açıklamasında bulundu.
"Önümüzdeki sürecin kültür sanat insanlarımızın desteğiyle yükseliş dönemine dönüşeceğine inanıyorum"
Türkiye’nin yeni Mehmet Akif’lere, Tanpınar’lara, Necip Fazıl’lara, Nazım Hikmet’lere, Arif Nihat Asya’lara, Kemal Tahir’lere ihtiyacı bulunduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Aynı şekilde müzikte yeni Dede Efendi’ler, Itri’ler, Hacı Arif Beyler, Âşık Veysel’ler, Muzaffer Sarısözen’ler, Neşet Ertaş’lar yetiştirmeden özgünlüğümüzü koruyamayız. Mimar Sinan gibi kendi alanında asırlarca devam edecek ekoller oluşturacak mimarlar yetiştirmeliyiz. Önümüzdeki sürecin ülkemiz ve milletimiz için buradaki kıymetli kültür sanat insanlarımızın desteği ve gayretleriyle yeni bir yükseliş dönemine dönüşeceğine inanıyorum."
"Toplumların kutsallarını küçümseyerek, ideolojik siparişlere göre köreltmeye çalışmak, kültür ve sanat olamaz"
Konuşmasının devamında, kültür ve sanatın tabiatı gereği sivil, özgür ve vesayet kabul etmeyecek bir karakterde olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, tek tipçiliği, tek sesliliği dayatan totaliter rejimlerde sanatın layıkıyla neşvünema bulmasının bu yüzden mümkün olamayacağının altını çizdi. Aynı şekilde toplumların kutsallarını, inançlarını küçümseyen, hafife alan, tahfif eden yahut ideolojik siparişlere göre köreltmeye çalışan kişinin yaptığı işin adının kültür ve sanat olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Esasen bu tarz işlere tevessül edenlerin isimleri ve eserleri tarihin tozlu raflarında kaybolup gitmiştir. Buna karşılık içinden çıktığı toplumla barışık, sanat ve edebiyat insanları isimler ive eserleriyle asırlarca ayakta kalmayı başarmışlardır. Dünya ve Türk klasikleri bu anlayışın örnekleriyle doludur." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye, bir yandan geçmişteki değerlerine sahip çıkarken, diğer yandan da bunların izinde yeni kültür ve sanat insanları yetiştirmek mecburiyetindedir." sözleriyle konuşmasına devam ederek, "Küresel düzeyde dolaşıma girecek eserler üretecek kültür ve sanat insanlarının yanında olmayı en başta gelen görevimiz olarak görüyoruz. Bu anlayışla her fırsatta kültür ve sanat insanlarımızla birlikte olmaya önem veriyoruz. Bazı çevrelerin hüsnüniyet ürünü bu gayretimize dahi tahammül edemediklerini üzüntüyle takip ediyoruz. Ülkemizin en büyük sorunu; kendi toplumunu, kendi ülkesini küçümseyen bir grubun uzunca bir süre kültür sanat dünyamızı adeta esir almasıdır." dedi.
"Türkiye’nin 2053 ve 2071 vizyonunun önemli bir ayağını da kültür sanat oluşturacaktır"
Bu esaretin yavaş yavaş ortadan kalktığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle gençler arasında gelecek adına ümit veren güçlü bir kıpırdanışın, bir arayışın giderek yükseldiğini dikkat çekerek, "Türkiye’nin 2053 ve 2071 vizyonunun önemli bir ayağını da kültür sanat başlığı oluşturacaktır. Bugün dünyanın neresine gidersek gidelim televizyonun düğmesine dokunduğumuzda karşımıza mutlaka ülkemizde yapılmış bir televizyon dizisi çıkıyor, bunlar da bizi mutlu ediyor. Demek ki çalıştığımızda, emek verdiğimizde, mücadele ettiğimizde, televizyon gibi rekabetin çok üst düzeyde olduğu bir alanda netice elde edebiliyoruz. Aynı başarıları diğer alanlarda göstermememiz için hiçbir sebep göremiyorum." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda ödüle layık görülen kültür sanat insanlarını tekrar tebrik ederek, Vefa Ödülü’ne layık görülen Mehmet Ersoy’u rahmet ve şükranla yâd etti.
2018 yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük ödülleri, tarih ve sosyal bilimler alanında Profesör Mehmet İpşirli’ye, sinema alanında Türker İnanoğlu’na, müzik alanında Erol Sayan’a, sanat-fotoğraf alanında İzzet Keribar’a verildi. Vefa Ödülü’ne layık görülen Mehmet Akif Ersoy’un ödülünü ise adına torunu Selma Argun aldı.
İLKHA