Cumhuriyetin kurulmasından bu yana Türkiye her açıdan Batıya bağımlı bir ülke olmaktan kurtulamadı. Kültürel, siyasi, ekonomik, askeri, her anlamda Batının taarruzu altında kaldı. Batı, ülkemize bir sömürge gözüyle baktı, o doğrultuda politikalar belirledi. Ülkemiz Batının politikalarına mahkûm yaşadı. Değerlerine, dinine, Müslüman komşularına düşman, kendi arasında büyük ayrışmalar yaşayan bir ülke haline getirildi. Gelişmesine, büyümesine, iç ve dış barışı sağlamasına müsaade edilmedi.
Şimdi Türkiye Batıdan; Batıya bağımlı yaşamaktan, Batının ileri karakolu olmaktan kurtulmaya çalışıyor. Geç de olsa barbar Batının kötü, sömürgeci niyetini, ülkeyi parçalama arzusunu, fitneci tutumunu anladı. Batıdan kurtulma arzusu büyük bir aşama, hayati bir gelişme. Peki, bu tek başına yeterli mi? Siyasi ve askeri anlamda Batı tahakkümünden kurtulmak o kadar kolay mı?
Nasıl Batıdan kurtulacağız? Batı kültürüyle beslenen, Batılı bir yaşam tarzına sahip, uygarlığın merkezi ve dünyanın efendisi olarak Batıyı gören, Batının sinemasına, müziğine hayran bir gençlikle mi Batıdan kurtulacağız? Tarihe, olaylara, dinlere, ideolojilere, edebiyat ve sanata Batılı gibi bakan, anayasası ve tüm kanunları Batı menşeli olan bir toplumla mı Batıdan kurtulacağız. Batılı değer, ideoloji ve mekteplere toz kondurmayan, Batı ürünü olan laiklik ve demokrasiyi varlık sebebi sayıp olmazsa olmazları arasına alan, kokuşmuş Batı zihniyetinin ürünü ulusçuluğu, milliyetçiliği İslam kardeşliğinin önüne koyan siyasetçi sınıfıyla mı Batıdan kurtulacağız?
Kendimizi kandırmayalım! İkinci bir kurtuluş savaşının arifesindeyiz. Batı yüz yıl sonra tekrar ülkemize gözlerini dikti. Bu defa fiili olarak bizi yönetmek istiyor. Ülkemizi küçük devletçiklere bölüp milletimizi paralı asker olarak kullanmak, Müslümanları birbirleriyle savaştırmak istiyor. Erdoğan'ın dediği gibi direnmezsek ikinci bir Sevr'e mahkûm olacağız. Belki daha da korkuncuna…
O yüzden kararlı olmak, ne pahasına olursa olsun Batıdan kurtulmak zorundayız. Bunun yolu da her anlamda Batıdan, Batılı değer ve öğretilerden uzaklaşmakla olur. Eğitim sistemimizde devrim niteliğinde değişiklikler yapmanın, gençliği öz değerleriyle barıştırmanın zamanı geldi. Batı kültüründen, Batı yaşam tarzından, Batıya hayranlıktan, dünyaya ve olaylara Batının gözüyle Bakmaktan kurtulmalıyız artık.
Toplumumuz, gençliğimiz Batı dünyasını kıble edinme sevdasından vazgeçip yüzünü İslam dünyasına dönmeli. İslam dünyasını, İslam ümmetini tanımalı, okullarda İslam uygarlığını öğrenmeli. Batının sahte tarih anlayışını bırakıp gerçek tarihi bilmeli. Barbar, cani, cahil, bir asır öncesine kadar yıkanmasını bile bilmeyen, bilim adamlarını büyücü diye öldüren, bağnaz, ırkçı, mazlum halkların kanı üzerinde uygarlıklarını inşa eden Batının gerçek yüzünü ifşa eden gerçek tarihi öğrenmeli. Asırlar boyunca dünyaya bilimi, barışı, adaleti, insani değerleri egemen kılmayı başarmış İslam uygarlığını merkeze alan bir toplum inşa olmalı.
Batıdan kurtulmak istiyorsak bunu yapmalıyız. Batılı gibi düşünüp onun gibi yaşayan bir toplum ve gençlikle Batıdan kurtulmak ham hayaldir.