Trump İran’ı bu defa 52 rakamıyla tehdit etti. Meğer bu elli ikiden maksat, İran İslam İnkılabı esnasında Amerika’nın Tahran elçilik binasının kuşatılmasıyla 52 vatandaşının yüzlerce gün esir tutulması sebebiyleymiş.
Eğer intikam maksadıyla İran yeni bir saldırıda bulunursa, Amerika da İran’da 52 hedef tespit etmiş ve oraları vuracakmış.
Kasım Süleymani ve beraberindekilere operasyon düzenleme sebebi de onun Amerikalı bir görevliyi öldürmesiymiş.
Vah vah vah, ne kadar da önemliymiş. Katlettiğin milyonlarca çoluk çocuk, kadın, viraneye çevirdiğin İslam yurtlarından aklında kalan sadece 52 esir öyle mi?
Bakıyorum da bazılarımız Amerika ve özellikle siyonist terör devletinin kendi vatandaşlarına böylesine değer vermesinden övgüyle söz ediyor; “Adamlar bir tek vatandaşı için neler yapıyorlar, bize gelince bizim insanımız çok ucuz...” gibi düşüncelere kapılıyorlar.
Öyle ya Amerika gibi terör rejimi de bir tek askerinin, bir tek esirinin hatta cesedinin karşılığında binlerce tutsağı serbest bırakıyor.
Şimdi de ta kırk yıl önce sadece esir tutulan 52 Amerikalı için 52 hedefi vurma tehdidi. Kendi insanının fiyatını bu şekilde yüksek tutması ayrı bir tartışma konusudur.
Fakat 52 rakamı bizim aklımıza ilk etapta iskambili, kumar kâğıtlarını getirdi. Zaten Trump da bir numaralı kumarcı, ülkesindeki kumarhanelerin sahibidir.
Kumar oynatıcılar, kumarhane sahipleri her halükârda kazanırlar, kaybetme ihtimali olanlar kumar oynayanlardır. Trump kendisini hep kumarhane sahibi olarak bildiği için İran karşısında da kaybetmeyi hiç aklının ucundan geçirmiyor, öyle ya kumarhaneci hiç kaybeder mi?
Fakat şu elliikici Trump’ın unuttuğu bir şey var; bugün kendisi kumarhane sahibi olarak değil kumarbaz olarak sahnededir.
Evet bay Trump, fizik kurallarına göre kazanacak olan ve şimdiye kadar da kazanan hep sensin, muhataplarına göre füzelerinin menzilleri belli, nükleer silahların daha hiç söz konusu bile değil, kısacası hiç bir açıdan kaybetme ihtimalin yok.
Fakat bir şeyi unutuyorsun. Yeryüzünün bütün mazlumlarının ve özellikle Müslümanların biriken ve arşa yükselen ahları ve gözyaşları ve bunların dönüşmeye başladığı okyanusları dolduracak öfkeleri, evet öfkeleri!
Bunca gözyaşı ve öfkenin fiziki anlamda karşılığının ne edeceğini, nerelere ulaşacağını bilemeyiz.
Ümmetin bağrına sapladığın her bir askeri üsse kimsenin yaklaşmasına müsaade etmeyebilirsin, etrafında kuş uçurtmayabilirsin.
Fakat Müslümanların arşa yükselen bu ah ve gözyaşları iyi bil ki Newyork’a da uzanır, Washington’a da uzanır. Yeter ki Müslümanlar mezheplerini ve meşreplerini hiç olmazsa ikinci plana atacakları, sadece Amerika’nın zalimliğini ve gavurluğunu net bir şekilde göreceği günlere ulaşsınlar.
Dememiz odur ki; Kumarhaneci Trump, bir gün kesinlikle kaybedeceksin.