Peygamber Sevdalıları Vakfı tarafından kasım ayının "sahabe ayı" olarak ilan edilmesi münasebtiyle Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde, "Yolumuzu Aydınlatan Yıldızlar: Hazreti Hatice ve Hazreti Sad Bin Ebi Vakkas" isimli program düzelendi.
Siverek- Şanlıurfa karayolu üzerindeki Siverek Kültür Merkezi'nde düzenlenen ve sunuculuğunu Abdullah Bozkurt'un yaptığı program, Enes Gümüştaş tarafından okunan Kur'an'ı Kerim ile başladı.
Selamlama konuşması için sahneye davet edilen Peygamber Sevdalıları Vakfı üyesi Hüseyin Şeker, toplumu değiştirmek isteyen Müslümanların, öncelikle kendisini değiştirmesi gerektiğini söyledi.
Şeker, "Sahabelerin en büyük özelliklerinden biri de teslimiyettir. Sahabeler öncelikle örnek oldular. Örneklikleriyle toplumu değiştirmeye başladılar. Mekke'yi nasıl değiştirdiler? Önce kendilerini değiştirdiler, sonra Mekke değişti, sonra da dünyayı değiştirdiler. Biz eğer dünyayı değiştirmek istiyorsak, öncelikle kendimizden ve çocuklarımızdan bu işe başlamalıyız. İşte bu vesileyle, Peygamber Sevdalıları olarak 2015 yılında kasım ayını sahabe ayı olarak ilan ettik." diye konuştu.
Selamla konuşmasının ardından program, Özlem Ajans sanatçılarının sahabeler ile ilgili seslendirdiği ilahi ve marşlarla devam etti.
Programa konuşmacı olarak katılan İlahiyatçı-Yazar Mehmet Göktaş, Sad Bin Ebi Vakkas'ın hayatından ve mücadelesinden örnekler sundu.
"Bizim durumumuz da zor zamanda Müslüman olanların durumuna benziyor"
Zor zamanda Müslüman olmanın önemine değinen Göktaş, " Bu konuları anlatmam sizlerin imanlarını artırır. Ama ben bunları başka bir şey için anlatıyorum. Bugün bizim durumumuz da zor zamanda Müslüman olanların durumuna benziyor. Siverek, Batman, Şırnak, İdil, Nusaybin, Diyarbakır her yer benziyor. Aşağı yukarı 20 yıldır buraları geziyorum, dolaşıyorum. Müslümanlarla tanışıyorum. Bazı Müslümanlar, hem sahabeyi anlatıyor hem de onlara ulaşılamacayacağını söylüyor. Onlara niye ulaşılmasın ki? Bilakis onlara ulaşılır. Allah amelleri zayi etmez. Sen gel aynı ameli işle, 'Allah asla Muhsinlerin ihsanını zayi etmez.' İstersen Peygamberden bin 400 sene sonra, 3 bin kilometre uzakta aynı ameli işle. Allah, 'bu ibadet önceden olacaktı' deyip zayi etsin. Biz mi istedik dünyaya Peygamberden bin 400 yıl sonra ve Mekke'den 3 bin kilometre kuzeyde dünyaya gelmeyi? Biz böyle istemedik, Rabbimiz böyle istedi. Onun için biz de aynı güzel amelleri burada işlediğimiz zaman Allah'ın izniyle Rabbimiz bu ibadetleri hiç eksik etmeyecektir." ifadelerini kullandı.
"Yüzlerce muhacir; Allah, Kur'an, cami ve çarşaf için hicret etmiştir"
Sahabeler döneminde olduğu gibi günümüzde de güzel amellerin işlendiğine dikkat çeken Göktaş, "Mekke'den Medine'ye hicrette fedakârlık vardı. Anneyi, babayı, malı, mülkü orada bırakıyorsun, bir başka memlekete gidiyorsun. Ama oraya vardın mı derin bir nefes alıyorsun. Elhamdülillah diyorsun. Bazı şeyleri Mekke'de bırakıyorsun ama Peygamberine kavuşuyorsun. Sana kucak açan 'Ensar' var. Ben öyle yüzlerce muhacir tanıyorum ki, bu topraklardan Allah, Kur'an, cami ve çarşaf için hicret etmişler. Mallarını mülklerini bırakmışlar. PKK, Jitem, FETÖ öldürecek diye hicret etmişler. Hicret ettikleri yerde 'hoş geldin' diye kucak açacak kimseler de yok. Öyle insanlar tanıyorum ki hicret ettikleri yerde halen aranıyorlar. Neee… suç mu işlediler? Çocuklara Kur'an okutmaktan başka bir suçları yok. Gitseler teslim olsalar haklarında müebbet ve idam cezası verilmiş. Onun için kaçıyorlar. Zindanda olanları ve şehid olan Müslümanları söylemiyorum. Şu anda halen yaşayan hicretteki Müslümanları söylüyorum." dedi.
"Hazreti Hatice nasıl bir kadınmış bunu anlatmak lazım"
Araştırmacı Yazar Özkan Yaman ise konuşmasında Hazreti Hatice'nin örnek yaşamına değindi. Hazreti Hatice'nin günümüz kadınları için en iyi örnek olduğunu vurgulayan Özkan, "Bu zamanda en çok Hane-i Saadet'teki annelerden bahsedilmesi gerekir. Peygamber Efendimizin eşi Hazreti Hatice'nin çokça konuşulması gerekir. Günümüzde bu kadar kadınların aşağılandığı, reklam malzemesi yapıldığı, kadına hak vereyim derken haksızlık yapıldığı böyle bir zamanda Hazreti Hatice nasıl bir kadınmış bunu hatırlamak ve anlatmak lazım. İnanın bizim şifamız, çözümümüz ve ilacımız; Ayşe annemizde, Hatice annemizde… Ama en başta dediğimiz gibi Hatice annemizde." diye konuştu.
"Hazreti Hatice'nin sıddıklığı Hazreti Ebubekir'den öncedir"
Hazreti Hatice'nin Peygambere olan imanından dolayı "Sıddıka" olarak anıldığını belirten Yaman, "Örnek bir kadın, örnek bir aile, ideal bir zevce nasıl olmalı bu soruların adresi Hatice annemizdir. Hatice annemizi anlatmak o kadar da kolay değildir. Peygamber Efendimizin ilk çocuğu Kasım'dır. Kasım, daha 2 yaşına gelmeden vefat ediyor. Hazreti Hatice, Peygamberimize 'O verdi, O aldı' diyor. Gözünden 2 damla gözyaşı geliyor. İsyan, bağırma ve çağırma yok. Hazreti Hatice Peygamberimize, 'Anam, babam sana feda olsun Ya Resulullah! Göğsümde daha Kasım'ın sütü var. Keşke şu sütün hepsini emseydi, sütten kesilseydi, öyle ölseydi.' diyor. Peygamber Efendimiz de O'na ' Ey Hatice ister misin Allah sana şu an Kasım'ın cennette süt emdiğini göstersin. Ya da O'nun sesini sana duyursun. Şu an Kasım cennete ve süt içiyor.' Bunun üzerine Hazreti Hatice, 'Allah Resulü doğru söylemiştir. Benim bunu görmeye ihtiyacım yok. Kesinlikle öyledir. Ben de şu an inanıyorum ki Kasım cennette süt emiyor. Benim kalbim bu konuda mutmaindir. Hiçbir şüphem ve tereddüdüm yok.' diyor. Onun için Hazreti Hatice'nin sıddıklığı Hazreti Ebubekir'den öncedir." İfadelerini kullandı.
Program Özlem Ajans sanatçılarının seslendirdiği ilahilerle sona erdi.
İLKHA