Ölülerin kabri başında Kur'ân okumak veya okunan Kur'ân'ın sevabını ölülere hediye etmek geçmişten günümüze Müslümanlar arasında tartışılan konulardan biridir. Bu konuda İslâm âlimlerinin farklı görüşleri bulunmaktadır. Kimi âlimler ölülere Kur'ân okumayı caiz görüp doğal karşılarken. Kimi de bunun İslâm'a aykırı bir davranış olduğu düşüncesiyle karşı çıkmışlardır.
Ölülere Kur'ân okumayı caiz görenler, Kur'ân okumanın her yerde ve her zaman iyi olduğunu, ölülerin yanı başında Kur'ân okumayla ilgili herhangi bir yasaklama olmadığını ifade etmişlerdir. Bununla beraber Kur'ân'ın okunduğu yere rahmet ve bereket indiğiyle ilgili sahih hadisler bulunmaktadır. Özelde ise Peygamber Efendimiz(S.A.V) ölü üzerine Yasin suresinin okunmasını tavsiye etmiştir. "Ölüleriniz üzerine Yasin Suresini okuyun" (İbn-i Maceh-Ebu Davud).
Okunan Kur'ân'ın sevabını ölüye hediye etmek konusunda ise açık net bir delil bulunmamaktadır. Ayrıca İnsanın öldükten sonra amel defterinin kapanacağı ancak üç şeyin(Faydalanılan ilim, devam eden sadaka ve dua eden salih evlat) devam edeceğini bildiren hadiste bu üç şey arasında Kur'ân okumak sayılmamıştır. Ancak bu hadiste insanın kendi amelinden bahsedilmiş, başkasının kendisi için yapacağı ameller farklı bir durum olup ölü için Kur'ân okumak insanın kendi ameli değil başkasının kendisi için yaptığı bir ameldir. Sahih hadislerde ise ölü adına yapılan bazı amellerin –sadaka gibi- sevabının ölüye ulaşacağı belirtilmektedir. Dolaysıyla ölü için Kur'ân okumak hadisin konusu dışında farklı bir konudur. Ayrıca ölüye Kur'ân okumak bir nevi ölüye dua niteliğinde olduğu için dua kapsamında değerlendirilebilir. Zira bir ölüye dua etmenin fayda sağlayacağı konusunda Ehl-i Sünnet âlimleri arasında herhangi bir görüş ayrılığı yoktur. Özelde bir delili olmasa da ölü için dua niteliğinde Kur'ân okuyup hediye etmekte herhangi bir sakınca yoktur. İmam Ebu Hanife, İmam Ahmet B.Hanbel ve bazı Şâfiî âlimler bu görüşü benimseyenler arasındadır. Ancak böyle bir şeyin para karşılığında yapılması durumunda sevap söz konusu olmayacağı için olmayan sevabı ölüye hediye etmenin de bir anlamı yoktur.
Ölünün kabri başında Kur'ân okunamayacağını söyleyenler meseleye bidat anlayışları bağlamında yaklaşmaktadırlar. Zira onlara göre Kuran'dan ve sünnetten açık delili olmayan ibadet içerikli fiillerin yapılması uygun değildir. Ancak bidat ile ilgili yazımda da belirttiğim gibi Ehl-i Sünnet âlimlerinin genel yaklaşımı İslâm'da aslı olan bir şeyin -Kuran okumak, Zikir yapmak gibi- farklı şekil ve uslüplarla yapılmasında bir beis yoktur. Ölüye okunan Kur'ân'ın sevabının ölüye gitmeyeceğini söyleyenler ise meseleyi “Herkese ancak yaptığının karşılığı vardır" ilkesi bağlamında değerlendirerek hakkında özel bir delil olmadığı sürece ölünün başkasının yapacağı amellerden yararlanmasının mümkün olmadığını ifade etmişlerdir.
Sonuç olarak halk arasında yaygın bir adet haline gelen ölülerin kabri başında Kur'ân okumak veya özelde Fatiha suresini okumak güzel bir adettir. Zira Kur'ân okumak herhalükârda ibadettir. Bu tür adetlere bidât diyerek Kur'ân'ın pek okunmadığı bir toplumda insanları Kur'ân okumaktan uzaklaştırmanın bir faydası yoktur. Ancak bunu ticarete dönüştürüp para karşılığında Kur'ân okumanın ne okuyana ne de okunan kişiye herhangi bir faydası da yoktur. Okunan Kur'ân'ın sevabını ölüye hediye etmek konusunda ise muteber âlimler arasında farklı görüşler olsa da sonuç itibariyle Kur'ân okumak sevap ve ibadet olup ölüye sevabı ulaşmasa bile dua niteliğinde ölüye sevabını hediye etmenin herhangi bir mahsuru yoktur.