Bir zamanların en gözde mesleği arasında yer alan tenekecilik mesleğini yarım aşkın süredir devam ettiren Mehmet Hayri Barutçuoğlu’nun (60), işyerinde günlük olarak Kur’an-ı Kerim okuması ve vakit namazlarını ise camide cemaatle kılması güzel bir örneklik teşkil ediyor.
İş yerinde günlük olarak belli vakitlerde Kur’an-ı Kerim okumak için kendisine bir zaman ayırdığını ve namazlarını işi ne kadar yoğun olursa mutlaka camide cemaatle kıldığını belirten Barutçuoğlu, Kur’an-ı Kerim okumayı çok sevdiğini, iki günde bir muhakkak bir cüz Kur’an-ı Kerim okuduğunu ve üç ayda bir Kur’an-ı Kerim'i hatim ettiğini belirtti.
Mesleğe 1965 yılında babasının yanında başladığını, o dönemler hem okula gittiğini hem de babasının yanında çalışarak tenekecilik mesleğini öğrendiğini söyleyen Barutçuoğlu, “Ben 1957 yılında dünyaya geldim. 1965 yılında babamın yanında bu tenekecilik mesleğine başladım. 1983 yılında ilk dükkanımı açtım. şu ana kadar da hâlen dükkanımı işletmeye devam ediyorum. İki oğlum var. Şu an bir eleman ve bir çocuğumla birlikte çalışıyoruz. Çocuklarım dışarıya montaja gidiyor. Ben de dükkanda kalıyorum.”dedi.
1983 yılına kadar babasının yanında çalıştığını ve daha sonra ise babasından ayrılarak kendi iş yerini kurduğunu anlatan Barutçuoğlu, “İşimizin ağırlığı fabrikasyon işler. Kendi işimi kendim kurdum. Hiç bir yerden bir destek almadım. Ben kendi çabamla bugüne kadar ayakta kalmaktayım. Allah'a hamdolsun çalışıyoruz. Rabbimizin verdiği güçle çalışmaya devam ediyoruz. 7 yaşında ben ilkokula başladım. Bu meslek babamın mesleği olduğu için hem okula gidiyordum hem de babamla birlikte bu mesleği öğrendim. Babama yardım etmek ile bu mesleğe başladım.” ifadelerini kullandı.
Mesleğe soba yapımıyla başladığını belirten Barutçuoğlu, “Ben tenekecilik mesleğinde de kendimi geliştirdim. Bu işe ilk olarak soba yapma ile başladım. Gaziantep'te daha önceleri tandır ocakları vardı. ondan sonra soba olayı başladı. O dönemin zenginleri soba kurmaya başladı. Daha sonra fabrikalara ürün yapmaya başladım. Un, mercimek, bulgur ve diğer hububat ürünlerinin değirmenlerine ürünler yapmaya başladım. Şimdi fabrika azaldığı için mecbur kaldım, lokantalara da ürün yapmaya başladım. Yani bir şekilde mesleğimi devam ettiriyorum.” şeklinde konuştu.
“İşini sevmeyen insan başarılı olamaz”
Baba mesleği olduğu için tenekecilik mesleğini çok sevdiğini belirten Barutçuoğlu, bu meslekte sürekli olarak kendini geliştirdiğini ve yeni ürünler yaparak mesleğini ayakta tuttuğunu ifade ederek, şunları söyledi:
“Ben kendi işimde hep kendimi geliştirerek bu konuma geldim. Eğer ben mesleğe başladığımda yani o zaman sobacılık üzerine başlamıştım. Eğer o meslek üzerine devam etmiş olsaydım belki bugün hiçbir iş yapacak duruma gelmezdim. Hiçbir zaman durmadım, işyerimde ilklere imza attım. sürekli bir arayış içerisine giriyordum. Allah'a hamdolsun şu an Gaziantep'te ben devamlı kimsenin yapamadığı ürünleri yapıyorum. Bu şekilde kazandım, Allah’a hamdolsun kazanmaya da devam ediyorum. Çocuklarımdan okuyan olmadı, sürekli eleman ihtiyacım olduğu için mecburiyetten dolayı çocuklarımı yanımda çalıştırmak zorunda kaldım. Allah'a şükürler olsun şu anda çocuklarımın da durumu iyi. İki çocuğumla beraber çalışıyoruz. Mesleğimi çok seviyorum. İşini sevmeyen insan asla başarılı olamaz. Ama ne yaparsan yap, hangi meslek olursa olsun işini seveceksin. Yani her şey sevgiyle başlar sevgiyle biter, sevgi olmadan olmaz.”
"Namazların camide cemaatle kılınmasını tercih ederim"
Kur’an-ı Kerim okudukça huzur bulduğunu ve bundan dolayı işi ne kadar yoğun olursa olsun günlük olarak Kur’an-ı Kerim okuduğunu ve namazlarını da camide cemaatle kıldığını söyleyen Barutçuoğlu, “Hemen hemen iki günde bir muhakkak bir cüz Kur’an-ı Kerim okurum. Yaklaşık iki veya üç ayda bir Kur’an-ı Kerim'i hatim ederim. Kur’an-ı Kerim okumayı çok seviyorum. Bundan dolayı hem çalışıyorum hem de müsait zamanlarımda da bu şekilde Kur’an okuyorum. Namazlarımı da camii haricinde hiçbir yerde kılmam. Namazların camide cemaatle kılınmasını tercih ederim. Benim elimde ‘altın’ işte olsa müşteri başımda beklese de yine de camiye gider namazımı camide kılarım. Yıllardır bu şekilde camiye gidiyorum. Allah'a hamdolsun Rabbim bu nimeti bana sundu. Ben de onu değerlendiriyorum. İnsan bazen bunalır sıkıntı içerisine girer. Yani günümüzün deyimiyle stres diyorlar. Ben bu stresin de olduğuna inanıyorum. Eğer strese giren bir insan varsa bir besmele çeksin, bir ayet, beş ayet, bir sayfa veya beş sayfa Kur’an okusun bırakın sadece o günkü stresi üzerindeki bir haftalık stresi gider. Kur’an-ı Kerim okunduğu zaman kişide stres diye bir şey bırakmıyor. Kur’an okudukça seviniyorum ve huzur buluyorum. insan ne kadar yoğun olursa olsun, elindeki iş ne kadar çok olursa olsun ne kadar zamanı olmayan bir insan da olsa eğer insan isterse her şeye zaman bulur.”diye konuştu.
İLKHA