Gaziantep Üniversitesi Rektörü Ali Gür, İslam ümmetinin içinde bulunduğu duruma işaret ederek, "Siyasal akımlarımıza, mezhepçi ve meşrepçi taassuplarımıza Kur’an’dan ayetler ve parçalar aradığımız için bu hale geldik. Oysa Kur’an-ı Kerim bütündür, bütüncüldür, parça ile amel edilmez. Bütünüyle amel etmek zorunluluğumuz vardır." dedi.
Gaziantep Üniversitesinde (GAÜN) Türkiye’nin çeşitli üniversitelerden 330 akademisyenin katılımıyla "Geçmişten Günümüze Tefsir İlme Konusu ile Hedefi ve Sınırları" konulu bir sempozyum düzenlendi. Sempozyumda, İslam dünyasının içinde bulunduğu olumsuz tabloyla ilgili görüşler dile getirildi.
Gaziantep Üniversitesi Mâvera Kongre ve Sanat Merkezinde düzenlenen sempozyuma Gaziantep Vali Yardımcısı Uğur Aladağ, GAÜN Rektörü Prof. Dr. Ali Gür, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şehmus Demir ile öğretim görevlileri, Gaziantep İl Müftüsü Ahmet Çelik, Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden akademisyenler, âlimler ve öğrenciler katıldı.
Sempozyumun açılışında konuşan GAÜN Rektörü Prof. Dr. Ali Gür, İslam ümmetinin içinde bulunduğu duruma işaret ederek, "Bizler siyasal akımlarımıza, mezhepçi ve meşrepçi taassuplarımıza Kur’an’dan ayetler ve parçalar aradığımız için bu hale geldik. Oysaki Kur’an-ı Kerim bütündür, bütüncüldür, parça ile amel edilmez. Bütünüyle amel etmek zorunluluğumuz vardır." dedi.
"Dolayısıyla Kur’an-ı Kerim'i en iyi tefsir eden Peygamberimizdir"
Gür, "İşte bu yüzden de özellikle tefsirci hocalarımızın; elbette ki yüzyılları aşan bir kurumsal kimlik vardır. Her aklına esen, Arapçanın bir harfini bile bilmeyen ve Türkçe kelimeler üzerinden internete bakarak tercüme yapanlara bu iş yürümez. Eğer kurumsal kimlik yüzyıllardır varsa, bir tefsir, hadis usulü varsa buna riayet edilerek Kur’an-ı Kerim'i yeniden asrın icadına, idrakine sunmalıyız. Ama bu sunanlarda ehil insanlar olacak. Bu ehil insanlarda asla geçmişin bataklığına saplanıp kalmayacaklar. Şerhler üzerinden değil, yeni bir şekilde geçmişin birikimini alıp bugünün ihtiyaçları ile buluşturacaklar. Ama öz, Kur’an-ı Kerim olacak. Dolayısıyla Kur’an-ı Kerim'i en iyi tefsir eden yine Peygamberimizdir ve O’nun hadisleridir, sünnetidir." ifadelerini kullandı.
GAÜN İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şehmus Demir ise konuşmasında özellikle günümüz İslam dünyasında Müslümanların çeşitli nedenlerle sürekli birbirlerini ötekileştirdiğine, çatıştığına dikkat çekti.
"Kur’an araçsallaştırılıyor!"
Demir, "Maalesef bunun arka planında yatan unsur siyasi olsa bile öne sürülen argüman çoğunlukla Kur’an metnidir. İnsanlar hep Kur’an metninden çeşitli ayetler bularak bir şekilde kendi görüşlerini belirlendirmeye çalışıyor. Dolayısıyla bu süreçte çoğu zaman Kur’an, insanların görüşlerine meşruiyet alanı açma aygıtına dönüştürülüyor. Kur’an araçsallaştırılıyor! Kur’an’ın özellikle modern dönemde Kur’an yorumunun kaygan bir zemin üzerinde yapıldığını rahatlıkla ifade edebiliriz." şeklinde konuştu.
Farklı grupların haklılıklarını hep Kur’an üzerinden temellendirmeye çalıştığını belirten Demir, "Ancak bu temellendirme çabası çoğu zaman Kur’an-ı Kerim'in bütünlüğünden ve iniş sürecinden koparılarak yapılmakta. Böylece Kur’an-ı Kerim çeşitli grupların görüşüne hizmet eden ve ona her türlü şeyi söyletebilecekleri bir metne dönüşmekte. İşin bir diğer boyutu modernlik, gelenekçilik, geleneksellik bunlar hep tartışılıyor. Ama üzerinde önemle durulması gereken bir husus, geleneği katı bir şekilde savunanları Kur’an’ın, geçmiş âlimlerin tekelinde olmadığını bilmemeleri ve dikkate almamaları veya geleneğe, görenekselciliğe karşı tutum sergileyenlerin Kur’an-ı Kerim'i kendi düşüncülerinin bir çiftliği olmadığını bazen göz ardı etmeleri ciddi bir sorun olmaktadır." diye konuştu.
Kur’an’ın bir söz olduğunu, bir metin olmadığının mutlaka farkına varılması gerektiğinin altını çizen Demir, "Aslında çoğunlukla sorun Kur’an’ın kendi iniş süresinden koparılarak ve günümüz dünyasının bütünüyle argümanları tarafından doldurularak amacından saptırılmasıdır. O halde aslında yapılması gereken Kur’an’ın bir söz olduğunun, bir metin olmadığının mutlaka farkına varılması, bizim istediğimizi söyletebileceğimiz bir metin olmadığını, her bir sözün bir bağlamının olduğunun 23 yıllık bir süreçte toplumu dönüştüren, toplumla diyalog kuran ve sürekli konuşan bir kelam olduğunu da bilmemiz gerekiyor. Aslında Kur’an’ı anlamaya çalışırken de bu temelden hareket etmemiz gerekiyor." dedi. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)