Kadim topraklar…
Kadim coğrafya…
Ortadoğu denilen İslam coğrafyası…
Bu coğrafya üzerinde yeni bir dünya, yeni bir düzen kuruluyor.
Haritalar yeniden çiziliyor, daha doğru bir ifade ile yeniden güncelleniyor.
Aziz İslam'ın medeniyet ufkunu ve tasavvurunu sabote etmek, siyonizmin birkaç milenyumluk rüyasını gerçekleştirmek ve bu coğrafyanın yer altı-yer üstü zenginliklerine çökmek için.
Yapan kim ve niçin yapıyor?
Bunu bilmeyenin bu topraklarda siyaset yapmaya hakkı yok, olmamalı!
Ve bu yeni düzene tamah edenin de...
“Bir koyar üç alırız”cı mantığın akıbeti ortada iken!
11 Eylül'ü Afganistan'ın işgaline gerekçe kıldı şeytan.
Saddam'ı Irak'ın, Kaddafi'yi Libya'nın ve Esed'i Suriye'nin…
Zalim mi bu şahıslar?
Kuşku yok.
Sevinelim mi peki bunların devrilmesine veya Esed gibi devrilmenin arifesine gelmesine?
Buna karar vermek için “bunları kim, niçin deviriyor?” sorusu denklem çözücü, tereddüt gidericidir.
Bu zalimlerin eliyle zulme maruz kalmış, katledilmiş, zindanlara atılmış, yerinden yurdundan sürülmüş mazlum halksa şayet; bu bir devrimdir ve sevinmemek pek de tekin olmayan bir hesap içinde olmaktır.
Fakat son tahlilde görüldüğü gibi deviren ve devirmek isteyen küresel şarlatanlarsa şayet, bilmem kaçıncı kere ısırıldığımız delikten ısırılmama adına bin kez düşünmektir.
Mevcut hal, hiçbir söze gerek bırakmıyor:
Şehirlerimiz harap, medeniyetimiz türap, ciğerlerimiz kebap…
Sükût etmiş insaniyet, sineler büryan, dideler giryan…
Saddam'ın ve Kaddafi'nin devrilmesine veya Esed'in devrilme arifesine gelmesine sevinenlerin sevinçlerinin kursaklarında kalmadığını kim söyleyebilir?
Şu hale bakın:
Şeytan bizi hem oyuna getiriyor, hem zilletimizle dalga geçiyor.
“Kur'an mermileri durdurmuyor!” kapağı ile çıkmış Çarli Hebdo!
Kemal Sunal'ın filmlerinden görmeye alışık olduğumuz hakaretamiz Müslüman erkek tiplemelerinden birini koymuş kapağına.
Güya Müslüman erkek eline Kur'an-ı Kerim'i almış ve göğsüne siper etmiş de mermiler koruyamamış.
Kur'an'la birlikte Müslüman erkeği de delik deşik edip geçiyor mermiler!
Bu kadar zillete düşürülmeler, bu zilleti böylesine gözümüze sokmalar ve bununla bu kadar dalga geçmeler yetmiyor mu?
Durup düşünmemiz gerekiyor.
Hakikatte Kur'an değil, Kur'an'ı okuyan ama fehmetmeyen müminlerdir mermileri durduramayan!
Zira Kur'an mermi durdurmaz ama mermi durdurmanın yollarını kesin olarak mü'minlerine öğretir.
Nerede Allah yolunda kurşundan kaynatılmış binalar gibi saf saf cihâd edenler?
Allah'ın ipine sımsıkı sarılıp şeytandan kaçtığı gibi tefrikadan uzak duranlar?
Bütün aidiyetlerini Müslüman kimliğinin potasında eritenler?
Aziz İslam'ın maslahatını hiçbir grup, parti veya devlet çıkarına kurban etmeyenler?
Ne güzel söylemiş şair?
“Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;
Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.”
Kavmiyet, mezhep ya da başka bir aidiyet taassubunun her biri için verilen mücadele yıkılacak bir şehrimiz, açlıktan ölecek bebeklerimiz, öz yurdundan sürülüp denizlerin serin sularında boğulacak insanlarımız…
Ve… Bu zillet halimizle dalga geçerek bizi ve kutsallarımızı tiye alan şeytan ve şarlatanların varlığı demektir.
Selam ve dua ile…