Kur'an Nesli Platformu tarafından Türkiye'nin birçok il ve ilçesinde düzenlenen "Hayat Namazla Güzeldir" programlarının finali Diyarbakır'da gerçekleştirildi.
Diyarbakır merkez Sur ilçesi Hazreti Süleyman Camii yerleşkesinde düzenlenen programa, 7-10 yaş grubunda yer alan binlerce çocuk ve aileleri katıldı.
Ağustos ve eylül ayı süresince yaklaşık 20 gün boyunca Kur'an Nesli Platformu tarafından 7-10 yaş grubundaki kız ve erkek çocuklara namaz, temel dini bilgiler, fıkıh, siyer ve Kur'an-ı Kerim dersleri verildi. Eğitim programı süresince namaz kılmayı öğrenen binlerce çocuk program alanını hınca hınç doldurdu.
Diyarbakır'da gelenekselleşen program dolayısıyla Hazreti Süleyman Camii yerleşkesine kortejler halinde akın eden Diyarbakırlılar, binlerce çocuğun görüntüsünü cep telefonlarıyla kayıt altına aldı.
Suriyeli Beha'nın Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programın sunuculuğunu Fatih Taş yaptı. Programda Taş'ın namazın önemini anlatan ifadelerini tekrarlayan çocuklar, hep bir ağızdan "Asla terk etmeyeceğim ibadet namaz" dedi.
Programda Eğitimci Medeni Taş da bir konuşma gerçekleştirdi.
"Şu imrenilesi tablo Mü'min yüreklerde ancak iman artırır"
Alanda toplanan çocukların oluşturduğu güzel tabloya dikkat çeken Taş, "Hayat namazla güzeldir, hayat namaz ile anlamlıdır, hayat namaz ile cennet olur, cennete götürür. Namazın göz aydınlığıyla nurlanan şu güzel kardeşlerimizin oluşturduğu şu imrenilesi tablo Mümin yüreklerde ancak iman artırır, kalbinde nifak olanlar ise belki de bu tablolar karşısında çoğu kez kinlerinden kahrolmaktadırlar. Bu tablonun hikayesi, bu tablonun mazisi çok eskilere dayanır. Belki şu an burada oturan kardeşlerimiz nasıl bir fedakarlığın son halkası olduğunun farkında değiller, nasıl güzel bir iş yaptıklarının da farkında değiller. Zaman bunu bize en güzel bir şekilde tefsir edecektir inşallah." ifadelerini kullandı.
"İbrahim Aleyhisselam Allah rızası için kendi sevdiklerinden vazgeçmişti"
Müslümanların kıblesi olan Kâbe'nin nasıl vücuda geldiğini aktaran Taş, şöyle konuştu:
"Bir vakit içli ve hisli bir adam çölün ortasına kendi ailesini, ciğerparesini, evladını ve eşini Allah'ın dilemesinden dolayı Allah için bırakıp gitmişti. İçin için dua ediyordu, Allah'a yalvarıyordu. Ya Rabbi diyordu: Ben çocuklarımdan bir kısmını Senin Beyt-i Haram'ının yanında, ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim ki namaz kılsınlar. Ey Rabbimiz! Bundan böyle insanlardan bir kısmının gönüllerini de oraya akıt, onları bazı ürünlerle rızıklandır ki şükretsinler demişti. O hisli ve içli adamın ismi İbrahim Aleyhisselam idi. İbrahim Aleyhisselam o gün Allah rızası için kendi sevdiklerinden vazgeçmişti ve arkasına bakmamıştı. O gün bugündür ne zaman ki bir baba Allah'ın davası uğruna kendi sevdiklerinden vazgeçti, arkasını dönmeden gitti, o baba orada İbrahim Aleyhisselam'ın sünnetini gerçekleştirmiştir, orada İbrahim Aleyhisselam geçmiştir, o baba İbrahim'i bir iş yapmıştır.
Hazreti İbrahim Aleyhisselam arkasına bakmamıştı. Allah Celle Celaluhu da O'na lütuflarda bulunmuştu. Orası Beytullah olmuştu, insanlar akın akın oraya koşmuşlardı. Ve sonra bir dua daha vardı. Allah Celle Celaluhu'nun İbrahim Aleyhisselam'a verdiği lütuf sadece bu değildi. Çünkü kendisi şöyle demişti: Bismillahirrahmanirrahim, 'Ey Rabbim! Benden ve soyumdan gelenlerden de bizleri namazı dosdoğru kılanlardan eyle ve duamı kabul buyur.' demişti. Allah-u Teala O'nun duasını kabul etmişti, O'nun soyundan insanların en şereflisi olan Hazreti Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi Vesellem gelmişti. Hazreti İbrahim Aleyhisselam, Hazreti Muhammed ile şeref bulmuştu, şerefi artmıştı. Hazreti Peygamber de Kâbe'de kıyama duranlardan, namaza duranlardandı. Bazen tek başına, bazen annemiz Hatice ile birlikte, bazen Hazreti Ali'miz ile birlikte ama garip ama kimsesiz, 2 kişi veya 3 kişi… küfre ve şirke inat, haykırırcasına kıyama duruyorlardı. Hakaretlere uğruyorlardı, eziyetlere uğruyorlardı, üzerlerine deve işkembeleri bırakılıyordu, yollarına dikenler seriliyordu, yolları ateş közleriyle engelleniyordu. Ama Allah'ın Resulü vazgeçmiyordu ve kendisi de bu namazların büyüteceği bir neslin ümidini taşıyordu. Hazreti Alilerin, Hazreti Ammarların, Hazreti Bilallerin, Hazreti Mus'abların büyümesini bekliyordu."
"Her dönemde namaz için bedel ödeyenler olmuştur"
Tarih boyunca namaz kılanların bir bedel ödediğine işaret eden Eğitimci Medeni Taş, "Namazlarımız Hazreti İbrahim Aleyhisselam'ın adanmışlığı üzerinden bizlere miras kaldı. Bu namazlarımız Hazreti Muhammed'in samimiyeti üzerinden bizlere miras kaldı. Bu namazlarımız garip ve kimsesizlerin yetimliği üzerinden bizlere ulaştı. İslam tarihinin namaz ile ilgili mücadelesi burada bitmemişti. Tarih boyunca her devirde, her dönemde namaz için bedel ödeyenler vardı. Ancak ben dikkatlerinizi yakın tarihimize, 28 Şubat sürecine çekmek istiyorum. Çünkü böyle bir dönemde, ortaokul, lise yıllarında namaz kılma ile ilgili öyle sıkıntılar yaşadık ki özellikle bizim yaşımızda olanlar o 28 Şubat sürecinin zulüm dolu günlerinde okullarda çok sıkıntılar çektiler. Çünkü okullarda mescitlerin olmadığı, namaz kılmanın bir fişlenme sebebi olduğu günlerdi. Sınıflarımızda masalarımızı kıbleye yönlendirip hızlıca namazlarımızı kıldığımız, bir arkadaşımızı da koridoru gözetlemesi için bıraktığımız zor günlerdi. Cuma namazı dönüşlerinde elinde sopayla okul kapısında bizleri bekleyen okul idarecilerini gördük. Namaza gitmek için, cuma namazına gitmek için çok kez okul duvarlarının üzerinde atlarken elbiseleri tellere takılıp elbiseleri yırtılan bir nesildik. İşte bütün bunlara rağmen asla ve asla namazımızdan vazgeçmedik. O günlerde dilimizde bir ezgi vardı. Bugünlerin hayalini ve özlemini taşıdığımız bir ezgiydi. Şöyle diyorduk:
Ruhuma saplanır Hançer-i zamanın alır düşüncelerimi sonsuza götürür
Ve bir çağlayan coşar yaralı gönlümde, katar da önüne Hakk'a götürür
Bir gün gelir yürür dağlar şehre yürür, bir gün gelir hazan çiçeklerimiz büyür
Bir gün gelir meydanlara güller dökülür, bir gün gelir bir gün gelir.
O gün söylediğimiz bu ezgi bugünün özlemini yansıtan bir ezgiydi. Şimdi bizler de buradan özellikle gelecek çağa bir bakış olsun diye o günün ezgisine bir atıfta bulunup sözlerimi bitireceğim:
Bir gün gelir namaza duran bu yiğitler bu topluma özlenilen İslam adaletini getirir.
Bir gün gelir sizlerin açtığı bu çığır fevc fevc dalgalanır, mazlumlara yeniden umut olur.
Bir gün gelir sizin adınız Selahaddin olur, feryadınız Kudüs'e varır Aksa'yı kuşatır.
Bir gün gelir hüzün dolu hicretlerin ardından Mekke'ye Fetih yoluna düşersiniz.
Bir gün gelir Diyarbakır Kalesi'nde yükselen sesimiz olursunuz, Hüseyinlerin ümit beslediği gençler olursunuz ve yıkarsınız zulmün kara çadırını." dedi.
"Ne olur çocuklarımızın namazlarına göz koyanların heveslerini kursaklarında bırakalım"
Eğitimci Taş, son söz olarak şöyle konuştu:
"Sözlerime son verirken şu sözleri sizlere emanet edip bırakıyorum: Sevgili evlatlarımız, annelerimiz, babalarımız! Ne olursunuz şu güzel kazanımları daha da büyütelim. Ne olursunuz namazımızı, mescitlerimizi artık hiçbir zaman yetim bırakmamak adına gayret gösterelim. Ne olursunuz gençlerimizin, çocuklarımızın namazlarına göz koyanların heveslerini kursaklarında bırakalım, onları geçmiş karanlık günlerin tarihine gömelim."
Eğitimci Medeni Taş Hoca'nın konuşmasının ardından ilahiler seslendirildi. Çocuklar, programda söylenen ezgi ve ilahilere hep birlikte eşlik etti.
Coşkuyla devam eden programda platforma çıkan çocuklar ayet ve hadisler paylaştı, her vakit namazının önemini anlatan kısa konuşmalar gerçekleştirdiler.
Ayrıca küçük bir çocuğun okuduğu temsili ezanın ardından kız ve erkek çocuklar kendilerine ayrılan alanlarda cemaatle namaza durdu.
Çocukların program sırasında takke ve seccadelerini sevinçle havaya fırlatmaları güzel görüntülere sahne oldu.
Programın sonunda "Hayat Namazla Güzeldir" programına katılanları temsilen bazı çocuklar, platforma çağrılarak sertifikaları takdim edildi.
Program okunan duanın ardından sona erdi.