Kur`an ve Furkan penceresinden aşk ve özgürlük açılımı

Abdulhakim SONKAYA

Fıtratın en acayip yönlerinden birisi de insanın aynı anda ve şiddetle hem aşkı hem de özgürlüğü talep etmesidir. Aşk ve özgürlük insan için vazgeçilmez iki taleptir. Daha acayibi ise aşk ve özgürlüğün birbirlerinin zıttı olmasıdır. Yani böylece insan birbirine zıt olan iki şeye taliptir. Çünkü aşkta; caziplik yani çekim gücü, özgürlükte ise bu çekim alanından kendini kurtarma gayreti vardır. Böylece ilginç bir şekilde insan aşka ulaştığında özgürlüğü; özgürlüğe ulaşınca da bu sefer aşkı talep eder. Çünkü her aşkın nihayeti özgürlük, her özgürlüğün sonu aşktır. Bu nedenle Allah(c.c)’ın Kitabının bir ismi Kur’an, bir ismi de Furkan’dır. Kur’an; birleştiren cem eden anlamındadır. (Kıyame:17) Furkan ise ayıran, fark koyandır. Yani Kur’an ile Furkan mana itibariyle birbirinin zıttıdır.

Kur’an ve Furkan;  insan tabiatına uygun olarak, İslam şeriatının her emrinde yansımasını bulmaktadır. İnsanın bütün ilişkilerinde de bu tecelliyi müşahede etmek mümkündür. Örneğin cemaatle namaz kılmak Kur’an, tek başına namaz kılmak Furkan’dır. Farzlarda Kur’an- cemaat, Sünnetlerde ise Furkan yani ferdiyet esastır. Cemaat aşkı, tek başına ibadet etmek de özgürlüğü temsil eder. Bu şekilde tek başına yapılan bütün ibadetler aşkı, toplu ibadetler de özgürlüğü getirir. Zekat Kur’an, sadaka Furkan’dır. Hac Kur’an, umre Furkan’dır. Cemaat olmak Kur’an, fert olmak Furkan’dır. İnsan, fert kaldığı zaman cemaati arar. Yani özgürlükten sonra aşkı ister. Aynı şekilde cemaat insana özgürlüğü getirir. 

Aile içinde erkek Kur’an-toplayan, kadın ise Furkan’dır. Çünkü kadın erkekten ayrılmak suretiyle yaratılmıştır. “Halaka minha zevcehe-eşini ondan yaratmıştır” buyrulur. Ayette geçen “min” harfi cerri, “türü ve bazılığı” ifade eder. Yani kadın ve erkek aynı türdendir, birbirinden yaratılmıştır. Ama aynı zamanda “min” harfi cerri, bir şeyin başladığı noktayı ifade eder. Ayrılanlar da birbirini çeker ve özler. İşte böyle, aynı anda hem Kur’an hem Furkan meydan geliyor. Kur’an aşk, Furkan özgürlüktür. Kadın ve erkek birbirinden farklı iken aynı zamanda bir oldukları için birbirlerini çeker. Bunlar arasında eşitlik kıstası batıldır, saçmalıktır. Bunlar zaten birdir. Fakat bazen birleşir bazen ayrılırlar. Ancak kendilerini mutlak surette ayrı görenler eşitlik diye bir saçmalığın davasını güder. Bir kere eşitlik varsa mutlak surette ayrılık vardır. Mutlak ayrılıkta da asla eşitlik olmaz. Bu nedenle İslam, Kur’an ve Furkan esasına dayanır. Kadın veya erkek kendini mutlak olarak ayrı gördüğünde hem aşktan hem de özgürlükten olur. Yusuf(a.s) için Zeliha; “…eğer ona emrettiğimi yapmazsa zindana atılanlardan olacaktır” dedi. (Yusuf:32). Kendini ayrı gayrı gören Zeliha, aşkı emirle elde etmeye çalıştı. Buna da ulaşamadı. Kadın, emir sahibi olduğunda yörüngeden çıkarak cazibesini-çekim gücünü yitirir. Oysa aynı anda hem Kur’an’ı hem de Furkan’ı talep etmek gerekir. Aksi takdirde insan hem aşktan hem de özgürlükten olur.

Kur’anın bir ismi de Zikirdir ve Allah(c.c)bunu, Kitabının korunmasını “Zikri Biz indirdik, Onu koruyacak olan da Biziz” ayetiyle “zikir” ismiyle buyurmuştur. Demek ki asıl olan zikirdir. Çünkü zikir hem Kur’an’ı hem Furkan’ı kapsar.  Ayrıca  gaflet ve cehalet tamamen unutkanlıktan kaynaklanır. Eğer Hak Teala, Zikri muhafaza etmeseydi herkes konumunu unuturdu.  Bu nedenle Zikri koruyan herkes hafızdır.

Erkeğe de zikirle aynı kökten olan “zeker” ismi verilmiştir. Demek ki ailede zikri muhafaza etme görevi zeker olması hasebiyle erkeğe verilmiştir. Çünkü erkek kendisinden ayrılan parçayı unutmaz. Buna mukabil bütünden ayrılan parça, aslını unutabilir. Bu nedenle kadın için unutkanlık bariz bir vasıftır. Eğer erkek zikri unutur, Zikri muhafaza etmezse aile içinde zekerliği hükmünü yitirmiş olur. Erkek Kur’an; kadın Furkan’dır. Zikri korumak da erkeğin görevidir. Bu nedenle Allah(c.c), erkeklerin kadınlara nasihat etmesini  emretmiştir. Kadın Furkan’dır. Eğer özgürlüğün tadını alırsa aşkı arar. O zaman aslına döner. Eğer Furkan sonunda Kur’anı talep etmezse hayasızlaşır. Aşkını emirle elde etmeye kalkışır.

Liderlik, Zikri muhafaza etmektir. Zikir de Kur’an’ı ve Furkan’ı hatırdan çıkarmamaktır. Birlik de budur. Vahdet de budur. Özgürlüğü Kur’an’da, aşkı Furkan’da arayarak bunun zikrini muhafaza edenlere selam olsun.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.